Bugünkü günlük gazetelerden okuduğum bir manşet Türkiye’nin istikbali açısından beni çok üzdü ve endişelendirdi. O manşet inşallah hayali bir manşettir.
Manşete taşınan sözleri BDP Eş Başkanlarından Selahattin Demirtaş sarf etmemiştir inşallah.
Manşette ‘’Yarın polisler karakollardan çıkmasın’’ diye emirvari bir ikaz yapılıyor.
Düpedüz provokasyon ve tahrik kokan bir söylemdir bu.Bu sözü eden zaat, doğabilecek olumsuz gelişmelerden dolayı hem yargı önünde hem de insanlık vicdanında mahkum olacaktır. Daha dün;Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi başkanı reisi sayın Osman Baydemir’in ‘’Çocukların yeri okul bahçeleridir, sokakta polise, panzere taş atmak değildir’’ diye basına verdiği beyanat herkesin takdirini almıştı. Aradan daha bir gün geçmeden savaş çığırtkanlığı yapan Selahattin Demirtaş’ın talihsiz ve tahrik kar çağrıları yeniden toplumu endişeye sevk etmiştir.
Bir kez daha anlaşılıyor ki, BDP’nin ipleri kandildeki savaş tanrılarının elinde imiş.O tanrılar ne buyurursa BDP de onların buyruğuna uyacaktır.Kandil;’’açıktan açığa Nevroz bayramının çatışmalarla, kargaşayla geçmesi için düğmeye basınca, Demirtaş da buna uygun demeç verdi.Yoksa Demirtaş’ın eti nedir, budu nedir?
Tarih göstermiştir ki,amaçlarına silah ve zor/baskı ile ulaşmaya çalışanların,insan kanı akıtarak iktidar olanların ve olmaya çalışanların akıbeti çok kötü olmuştur.
Buna karşın; amaçlarına ulaşmak için,hak/hukuktan ve adaletten ayrılmayanlar, demokratik metotlarla,kültürel ve siyasal çalışmalarla yollarına devam edenler sonunda zafere ulaşmışlardır
Nevroz bayramı sadece Kürtlerin değil, Ortadoğu,yakın Doğu, Kafkaslar ve balkanlarda birçok halk tarafından kutlanan bir bayramdır.Baharın gelişini, tabiatın yeniden canlanışını sembolize eden bir geleneksel bayramdır.Kelime olarak da Farsçadır ve ‘’Yeni gün’’ anlamındadır.
Nevroz bayramını hakkıyla, bir Kürt gibi kutlayanlar;Irak, İran ve Suriye’deki Kürtlerdir. Oradaki soydaşlarımız Nevroz’u gerçek anlamıyla kutlamaktadırlar.Türkiye’de Cumhuriyetin kuruluşundan yakın zamana kadar iktidarda olan elitlerin faşist/ırkçı temsilcileri Nevroz kutlamalarını yasakladılar. Bu yasak PKK ve türevlerinin ekmeğine yağ sürmekten başkaca bir işe yaramadı.
Türkiye’de 2000 lı yıllardan sonra başlayan değişim ve demokratikleşme süreci ile birlikte PKK’nın istismar araçlarından birisi elinden alınmış oldu. Çünkü; artık Kürtçe konuşmak, şarkı söylemek, yazmak ve Nevroz kutlamak serbest oldu. İşte PKK ve onların kumanda merkezlerinin hazmedemediği konu budur. Bu yüzden; ortalığı karıştırmaya ve halk ile devlet güçlerini karşı karşıya getirmek istiyorlar.Türk halkının Milli duygularını kaşıyıp iç savaş çıkarılmaya çalışılıyor. Ancak; gerek mevcut AKP iktidarının istikrarlı ve aklıselim bir politika izlemesi gerek ise halkın bilinçlenmiş olması PKK ve efendilerinin hevesini kursağında bırakmaktadır.
Nevroz’un resmi kutlanma tarihi 20/21 Mart günleridir. BDP/PKK’nın bu tarihi öne, yani 18 Mart gününe almak istemesi bile onların hangi hinliklerin peşinde olduğunu göstermektedir.
Bilindiği gibi 18 Mart; Çanakkale Şehitlerini Anma Günüdür. Çanakkale ruhu son dönemlerde Türkiye’nin dört bir yanında yeniden canlanmaktadır. İşte bu ruh bazı kesimleri çok rahatsız etmektedir.
Çanakkale’de Mehmet ile Memo; işgalci devletlerin ordularına karşı omuz omuza savaştılar ve kucak kucağa şehit düştüler. Ruhları şad olsun.
Kan ve gözyaşından çıkar umanların hain emellerinin gerçekleşmediği, pis heveslerinin kursaklarında kaldığı ve gerçek manasında bir NEVROZ Bayramının kutlanması umut ve dileğiyle.
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ! Diyerek tertemiz alınlarını düşman mermilerine, göğüslerini top güllelerine ve bedenlerini düşman süngülerine hedef ederek şahadete eren atalarımızın birlik ruhunun tekrar hâkim olmasını diliyorum.
Kahrolsun bizi biri birimize düşürenler!
Yaşasın Çanakkale ruhu!
Abdulkadir Aygan/ 2012.03.18