Camisi Olmayan Tek Osmanlı

Feyza KAPLAN

Uzun bir yaz tatilinin ardından Ramazan-ı Şerifin ilk haftası Selanik’e döndüğümde Ramazanın feyzini bereketini heyecanını Türkiye’de bırakmıştım. Ramazanın ilk haftasını Türkiye’de çok şükür ailem, akrabalarım  arkadaşlarımla her gününü iftar ederek geçirdik, birlik beraberlik, kardeşlik ve sevgiyi maneviyatla birleştirip orucun feyzini yaşamak, varlık ve yokluğu hissetmek  EZANI MUHAMMEDIYEYLE  iftar açmak nasip oldu.

 

         Selanik’te okullar erkenden acıldığı için eylül başında burdaydık, okulumuz uluslararası olduğundan her ülkeden arkadaşlarla beraberdik, Ramazan oldugunu öğrenen arkadaşlarımın bana karşı gösterdikleri saygı çok güzeldi, yanımda kahve içmek ya da herhangi bir yerde  birlikte dolaşmak gibi tekliflerini hep ertelediler asla hiç biri yanımda bir şey yiyip içmedi ve bugün beni  telefonla arayıp bayramımı kutladılar. Bu benim icin hangi dinden olursa olsun insana ve değerlerine gösterilen saygıydı, keşke % 90’ı müslüman olan ülkemdede bu saygı olabilseydi dedirtti. Zira Türkiye’de maalesef bir çok kişi alışveriş merkezlerinde gözünüzün içine  bakarak yemek yiyor, saygı sevgide  ölçü bilmiyor, kim tok kim aç haberdar degil, bir tabak da olsa komşusuna yemek verenler her gün azalıyor ama en güzel restoranlarda  düğüne gider gibi yemek yemeğe gidenler coğunlukta. Büyük küçük ya da çoçuğa ramazan nasıl sevdirilir önemsenmiyor, asıl açlığın fedakarlığın sadece yemek yememekden ibaret oldugunu sananlar(oysaki ruhların temizlendigi, vücüdumuzun dinlendigi, ruhen ve bedenen arındığımız  bir ramazanın olduğunu bilmek gerekiyor) ikindi vakti mutfağa kosturan hanımların iftara kadarki yorgunluğu, beylerin coğunun uykuyla zaman doldurduğu bir ramazan sadece sayılı günden ibaret oluyor.

 

          Bu kadarda kötümser olmayalım ailecek hep beraber iftar sofrasına oturup herkesin eline bir tabak alıp dahil olduğu komsulukların varlığınu hissettiren köyler kasabalar ve sehirlerimizi unutmayalım, dualarla, hatimlerle  Ramazana yakışır ruhaniyetle her günü maneviyatla geçiren, elindekinin yarısını başkalarıyla paylaşan  RAHMET, MAĞFIRET ve CEHENNEM AZABINDINDAN kurtuluşun bilincinde olan bayrama ulaşabilmek heyecanını yaşayanların var olduğunu unutmayalım.

 

          Biz de burada BAYRAMI ve RAMAZAN’I çok farklı bir şekilde yaşadık sayın HAKAN ABACI’nın başlattığı iftar yemeği ve bayramlaşma geleneğini bu kez yeni konsolosumuz sayın HÜSEYIN ÖZDEMIR ile devam ettirdik.

 

       Bir akşamda olsa EZANI-MUHAMMEDİYEYLE oruç açmak, Selanik valisi başta olmak üzere, Selanik’in önde gelenleri, burda yaşayan Türk vatandaşı ve batı trakya Türkleri dahil olmak üzere  okunan ezanın ardından orucumuzu açmak bir gecede olsa duyulan bir ezanın ardından hep beraber oruç acmayı yaşattı bize.

 

       Ne acıdırki bir çok ülkeyi ziyaret etmiş ve oradaki camileri görmüş biri olarak Osmanlı'nın senelerce hüküm sürdüğü ve onlarca eser bıraktığı bu topraklarda minaresi yıkılmış adı camiden kiliseye cevrilmiş, müze konumundaki tarihi eserlerin içerisinde biz müslümanlar için bir camimiz  maalesef yok. Avrupa birliği ulkeleri içerisinde başkentinde camisi olmayan tek ülke de maalesef YUNANİSTAN 

 

          Küçük bir dükkan ya da boş bir binanın mescide çevrilip ibadet yapıldığı  Selanik şehrinden tüm dünya müslümanlarına bayram hayırlar getirsin, huzur dolu nice bayramlara dostluk sevgi ve barış ile erişebilmek dileğiyle  BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN.

 

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.