Bir ilahiyat profesörü. Bir tv kanalında fetvalar veriyor. Bilim yaptığı (doktora, doçentlik vb. çalışmaları) tefsir de değil, fıkıh da değil.
Ama hep tefsir ve fıkıh konuşuyor.
Asırlardan beri kabul edilmiş ve uygulanmış, aslı itibariyle Hz. Peygamber'in de onayını almış bulunan usulü (dini anlama, metinleri yorumlama ve gerektiğinde bunlardan hüküm çıkarma metodunu) bir yana atmış.
Kur'an'ı kendi akılsızlığı ve hevasına göre sağa sola çekiyor.
Kur'an'da olmayan dinde de yoktur diyor.
Benim dinlemediğim bir başka konuşmasında şeytan taşlama diye bir şey yoktur demiş.
Benim tansiyonumun izin verdiği ölçüde dinlediğim birkaç dakika içinde verdiği cevaplardan üçünü örnek olarak sunayım:
1. Abdestte ağza ve buruna su almak gerekmez. Hz. Peygamber bunu bazen yapmıştır. Kur'an'da yok.
2. Kader Allah'ın, yaratırken yaptığı projedir, alın yazısı diye bir şey yoktur.
3. Misvak, kılık kıyafet, sakal bir kültür olarak uygulanabilir, ama dine sokulursa bunlara sünnet filan denirse büyük hata olur.
Bunların her birine birer risale ile cevap vermek gerkir. Ama kısaca açıklayalım:
1. Abdest alırken ağza ve buruna su alıp yıkamak bazı müctehidlere göre farzdır, çoğunluğa göre de sünnettir. Bunların terk edilmesinin önemsiz bir şey olduğu söylenemez, gereği de yoktur.
2. Alın yazısı vardır diyenler insanların alınlarına yazılmış gerçek manada- bir yazıdan söz etmiyorlar. Bu bir mecazdır. Kader konusu böyle proje filan gibi seküler, Allah'ı beşerileştirici, edep dışı sözlerle geçiştirilecek bir konu değildir. Kaderi inkar eden en azından ehl-i sünnet Müslümanı olamaz.
3. Kılık kıyafetin, misvak ve sakalın sıradan, beşeri bir kültür olmanın ötesinde özellikleri hakkında bir yığın dini metin vardır. Din iman ve amelden ibarettir. Sünnet de amele dahildir. Bir mümin misvaki, sakalı, sarığı Hz. Peygamber'in sünneti bilerek, böyle inanarak uygularsa bundan ecir alır ve bu dine dahil olur.
Bana Kim bu adam diye sormayın.
Benim işim şahıslar değil.
Dinin doğru anlaşılması, anlatılması ve uygulanması ile ilgileniyorum.
Bir kimse nereden mezun ve nerede hoca olursa olsun, branşı dışında kesin konuşuyorsa ve ilim ehlinin muteber ve bağlayıcı bildiği usulün dışına çıkıyorsa onu şüphe ile karşılayın.
Söylemek istediğim budur.