Çağdaşlık içki içmek ve açıklık mıdır?

xxx52

Alkollü içki tüketiminin özellikle gençliğin sağlığını korumak ve kötü örnek olmayı engellemek amacıyla bazı sınırlamalara tâbi tutulması teşebbüsü karşısında koparılan fırtına bana şunları hatırlatıyor:

Bir seçim arifesinde Sayın Baykal şöyle konuşmuştu: "Ne yani, bunlar ülkeye hakim olacak da biz, sevgilimiz veya sevdiklerimizi yanımıza alıp Boğaz'da balık yiyip rakı içemeyecek miyiz?"

Sayın Erdoğan İstanbul Belediye Başkanı olacağı günlerde kulaktan kulağa şu dedikodu yayılıyordu: "Eğer o başkan olursa belediye otobüslerine başörtüsüz, ince çoraplı veya çorapsız bayan alınmayacak, hatta bacaklarına bazı militanlar jilet atacaklarmış!"

Sayın Erdoğan Belediye Başkanı oldu, dedikodunun tamamen yalan olduğu ortaya çıktı, İstanbul bunca nüfusuyla yaşanabilir hale geldi.

Sağ veya "İslamcı" partiler iktidar oldular, bugüne kadar -örtünenlerin hak ve hürriyetlerinin kısılması veya kısıntının devam etmesi bir yana- açıklara ve alkollü içki tüketenlere hiçbir şey yapılmadı.

Bu ülkenin siyasi düzeni "demokrasi, laiklik ve liberallik" olduğuna göre başkalarının hak ve hürriyetlerine zarar vermeyen ve şiddet içermeyen her davranış serbesttir.

İnsan hakları belgelerinde "genel ahlak" diye bir kavram vardır; ama bunu da ya kuşa çevirerek veya unutarak bütün çirkin, ayıp, günah, ahlaka aykırı davranışları "genel ahlak" süzgecinden rahatça geçiriyorlar.

Şimdi ne demek istediğime geleyim:

Sözde çağdaş (aslında Batı) uygarlığını temsil eden, kendilerine benzemeyenleri, bizim asıl medeniyetimizi ihya ve temsil etmek isteyenleri "ilkel, çağdışı, gerici" sayan, hatta adam saymayan baylar ve bayanlar, batılılaşma karar ve uygulamasından beri Batı'nın da cevherini değil curufunu almaya devam ettiler. Bugün onlara göre uygar ve ileri olan Batı nelerle uğraşıyor; bilimde, ekonomide, maddi şartların iyileştirilmesinde, kendi insanlarına mahsus hak ve özgürlüklerin korunmasında... neler yapıyor, nereye gidiyor, bizimkiler nelerle uğraşıyor, neleri mesele yapıyorlar?!

Cevap vereyim:

İçki, çıplaklık, bizim kültürümüze yabancı kopya sanatın (ucube) savunulması, din özgürlüğünün olabildiğince kısıtlanması, demokrasi adına fitne, fesat ve istikrarsızlığa çanak tutulması.

İşte böyledir; kendisi olmaktan çıkanlar başkası da olamaz, iki arada bir derede kalırlar.