Gerek son yaşananlar( yani cumhurbaşkanınının "Faizler yüksek" deyip faiz indirimine gitmesi ve şu anda bilemediğimiz başka sebepler yüzünden , döviz ve altının fırlaması) gerekse Pandemi sürecinde yaşadıklarımız gösterdiki şu anki sistemde bir başarısızlık olduğunda bağırıp çağıracağımız, başarınca alkışlayacağımız bir muhatabımız var karşımızda. Dün yaşadıklarımızdan sonra ortalık fena karıştı. Halkta, muhalefette haklı olarak iktidara, daha doğrusu, Cumhurbaşkanına tepkilerini gösterdiler. "... Niye böyle oluyor? Döviz, altın nereye kadar gidecek? 20 yıldır iktidardasınız, sorumlu sizsiniz, yönetemiyorsunuz, erken seçim gerekli..." diye feveran ettiler. Haksızlar mı? Yerden göğe kadar haklılar. Erdoğan da, "Türkiye'deki faizin yüksekliğinin dövizin yüksekliğinden daha zararlı olduğunu, bu nedenle faiz indirimine devam edeceklerini" bildirdi. Sonuçta bu gün düne göre dövizde bir gerileme oldu. Bunun sonu nereye gider bilemeyiz. Çünkü hem PANDEMİ, hem diğer sebepler, dünyadaki bloklaşmalar, gerilimler....Hem de ekonomi dediğimiz olgunun siyasetten, sosyoloji den, psikolojiden ve halkın güveninden ayrı düşünülemeyeceği gerçeği. ileriyi görmemizi engelliyor. Konunun uzmanları bile bu mevzuda birbirinden çok farklı şeyler söylerken, bizim gibi konunun cahili olan insanların konuşması beyhude ve boş bir çabadan ibaret olur. ŞİMDİ KOALİSYON OLSAYDI Yaşadıklarımız siyasete nasıl yansır onu zaman gösterir. Ama bu olay şunu göstermiştir ki başkanlık sistemi iyi bir sistem. Niye, çünkü bu sistemde karşınızda bir muhatap var. Eğer son yaşadıklarımızı Parlementer sistem de hele de bir koalisyon hükümeti zamanında yaşasaydık, ne olurdu biliyor musunuz? Vakayı şöyle müşahhaslaştıralım: Diyelimki seçimler oldu ve seçimi millet ittifakı kazandı. Saygı değer liderler Kılıçdaroğlu, Akşener, Davutoğlu, Karamollaoğlu, Babacan.. . Hepsi birer bakanlık veya başkanlık yardımcılığı aldılar. ( İnşallah başarılı bir hükümet kurarlar) Ama diyelim ki bugünkü gibi bir hal, bir "kriz" oldu başaramadılar. Döviz, altın, enflasyon yükseldi. Mal tedariki azaldı, ortalık karıştı. O zaman herkes suçu başkasına atar." efendim bunun sorumlusu başbakan. Olur mu efendim sorumlu bsşkan yardımcıı falan çünkü maliye O'na bağlı. Ne münasebet efendim sorumlu filanca bakan çünkü ticaretten o sorumlu...." Sorumluluğu ne sayın Kılıçdaroğlu üzerine alır ne sayın Akşener, ne Babacan, ne Karamollaoğlu.. Veya tersi oldu hükümet bir başarı elde etse o zaman da başarı paylaşılmaz. Herkes başarının kendilerine ait olduğunu söyler.( örnek Kıbrıs çıkartması. Bu zaferi Hala Ecevitciler Karaoğlana, Erbakancılar Hoca' ya verirler) Koalisyon hükümetlerinde ve parlamenter sistemde kime kızacağınız, kimi takdir edeceğiniz belli değildir. Başkanlık sisteminde ise bir muhatabınız vardır. Başarırsa alkışlarız başaramazsa O'na kızlarız. Tıpkı bu gün İstanbulla ilgili bir sorunda sayın İmamoğlu'nu, Ankara'nın bir eksikliğinde Sayın Mansur Yavaş'ı muhatap gördüğümüz gibi. ARI SİSTEMİ Dünyada birçok devlet yönetim tarzı vardır. Bunların en iyisi daha önce bir kaç kez yazmıştım" ARI SİSTEMİDİR". Arılar aralarından bir anaç arı seçerler. O kraliçe arı ne derse onu yaparlar. Eğer Kraliçe arı kovanı yönetemez, yanlış yaparsa onu indirirler başkasını getirirler. Başkanlık sistemi de buna benzer. ENDİŞEYE MAHAL YOK Böyle olağan üstü anlarda ümitsizliğe gerek yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu işi başarırsa devam eder başaramazsa halk seçime gider başkasını getirir. Yeni başkan elindeki büyük yetkilerle seçildiği sürece çalışır çabalar,. Başkasına bahane bulmadan, "yok şunlar engel oldu yok ortağım böyle yaptı" demeden dönemini tamamlar. Halk beğenirse tekrar seçer, beğenmezse yerine başkasını getirir. Bu nedenle başkanlık sistemi iyidir.
Bunun İçin Başkanlık Sistemi
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.