İnanılır gibi değil. 8 Kasım Cumartesi gecesi İstanbul milletvekili Nursuna Memecan ile eşi Salih Memecan'ın evlerindeki yemeğe ilişkin ne kadar aptalca laflar ediyorlar.
Bildiğiniz gibi " birincil " konuklar Tayyip ve Emine Erdoğan idi. Ayrıca yirmiye yakın davetli daha katıldı.
Gecede gündelik siyasetten söz açılmadı. Ortada adı konmuş, önceden belirlenmiş bir konu da yoktu.
Kâh ertesi günkü F.Bahçe-G.Saray maçından bahsedildi, kâh yemeklerin lezzetinden.
Bildiğiniz gibi " birincil " konuklar Tayyip ve Emine Erdoğan idi. Ayrıca yirmiye yakın davetli daha katıldı.
Gecede gündelik siyasetten söz açılmadı. Ortada adı konmuş, önceden belirlenmiş bir konu da yoktu.
Kâh ertesi günkü F.Bahçe-G.Saray maçından bahsedildi, kâh yemeklerin lezzetinden.
Soru 1: Başbakan gibi bir siyasi figürün olduğu yerde nasıl olur da siyaset konuşulmaz?
Çünkü " o tarz " bir davet değildi bu.
(Yoksa biz de biliriz Kürt meselesinden, Org. Başbuğ ile ilişkilere; bir sürü konuyu kurcalamayı.)
Batı ülkelerinde böyle toplantılar olağandır. Genellikle birbiriyle daha önce tanışmış ve tanışmamış insanlardan oluşan bir karma grup yapılır.
Toplantının niteliğine göre davetliler aynı sektörden de olabilir, farklı alanlardan da.
Çünkü " o tarz " bir davet değildi bu.
(Yoksa biz de biliriz Kürt meselesinden, Org. Başbuğ ile ilişkilere; bir sürü konuyu kurcalamayı.)
Batı ülkelerinde böyle toplantılar olağandır. Genellikle birbiriyle daha önce tanışmış ve tanışmamış insanlardan oluşan bir karma grup yapılır.
Toplantının niteliğine göre davetliler aynı sektörden de olabilir, farklı alanlardan da.
Soru 2: Siyaset konuşmayacaksanız, en önemli politikacı ile niye bir araya geldiniz?
Bu tip toplantılarda amaç; insanların rahat bir ortamda, yüz yüze gelerek, birbirlerini az buçuk tanımalarını sağlamaktır.
Mesela ben, Başbakan Erdoğan ile daha önce sadece bir kere yüz yüze gelmiştim. Bir ödül töreniydi. Karşılıklı birer cümle söyledik. El sıkıştık. Bitti.
Emine Erdoğan'ı ise hiç tanımıyordum. (Dünya tatlısı bir kadınmış! Hakikaten şaşırdım.)
Birkaç yıl önce bizde yazmasına rağmen Adana milletvekili ve akademisyen Ömer Çelik ile de tanışmamıştım.
Ayrıca medyadan tanıdığım Sabancı Üniversitesi Rektörü Tosun Terzioğlu ve eşi Nuran Hanım, THY eski Başkanı Cem Kozlu ve Ali Koç'un eşi Nevhabar Hanım ile de ilk kez bir araya geldim.
Bu tip toplantılarda amaç; insanların rahat bir ortamda, yüz yüze gelerek, birbirlerini az buçuk tanımalarını sağlamaktır.
Mesela ben, Başbakan Erdoğan ile daha önce sadece bir kere yüz yüze gelmiştim. Bir ödül töreniydi. Karşılıklı birer cümle söyledik. El sıkıştık. Bitti.
Emine Erdoğan'ı ise hiç tanımıyordum. (Dünya tatlısı bir kadınmış! Hakikaten şaşırdım.)
Birkaç yıl önce bizde yazmasına rağmen Adana milletvekili ve akademisyen Ömer Çelik ile de tanışmamıştım.
Ayrıca medyadan tanıdığım Sabancı Üniversitesi Rektörü Tosun Terzioğlu ve eşi Nuran Hanım, THY eski Başkanı Cem Kozlu ve Ali Koç'un eşi Nevhabar Hanım ile de ilk kez bir araya geldim.
Soru 3: Gazeteci Fehmi Koru 'nun davet edilmemesinin sebebi, birkaç gün önce " Obama gibiydi, Bush'a benzedi " demesi; Başbakan'ın da ona kızması değil miydi?
İşte size garantili bir ölçüt: Bunu kim söylüyorsa, anlayın ki ya ahmağın teki ya da su katılmamış bir ' sonradan görme'.
Çünkü ancak onlar, bu tip bir toplantının çok önceden organize edildiğini bilmez.
Defterime baktım:
28 Ekim günü davet edilmişiz.
Yani yemeğe daha 11 gün varken!
Bu da davetli listesinin yuvarlak hesap 15 gün önce kesinleştiğini gösterir. ( Başbakan'ın boş vaktini bulmak kolay mı sanıyorsunuz? ) Ortada henüz " sev ya da terk et " ve " pompalı " tartışmaları yok.
Ayrıca Obama da Başkan seçilmemiş durumda. Dolayısıyla Fehmi Koru'nun, " Obama gibiydi, Bush'a benzedi " demesi de mümkün değil.
Koru'nun orada olmamasının ardında çok basit bir gerçek var: Farklı bir toplantı için, farklı bir grup oluşturmuş ev sahipleri.
Eğer amaç " gazetecilerle sohbet " olsaydı, hiç kuşkusuz önde gelen medyacılar davet edilir ve büyük olasılıkla aralarında Fehmi Koru da olurdu.
"Peki, gelir miydi" ya da "Başbakan gelmesini ister miydi" derseniz, o apayrı bir tartışma konusu.
İşte size garantili bir ölçüt: Bunu kim söylüyorsa, anlayın ki ya ahmağın teki ya da su katılmamış bir ' sonradan görme'.
Çünkü ancak onlar, bu tip bir toplantının çok önceden organize edildiğini bilmez.
Defterime baktım:
28 Ekim günü davet edilmişiz.
Yani yemeğe daha 11 gün varken!
Bu da davetli listesinin yuvarlak hesap 15 gün önce kesinleştiğini gösterir. ( Başbakan'ın boş vaktini bulmak kolay mı sanıyorsunuz? ) Ortada henüz " sev ya da terk et " ve " pompalı " tartışmaları yok.
Ayrıca Obama da Başkan seçilmemiş durumda. Dolayısıyla Fehmi Koru'nun, " Obama gibiydi, Bush'a benzedi " demesi de mümkün değil.
Koru'nun orada olmamasının ardında çok basit bir gerçek var: Farklı bir toplantı için, farklı bir grup oluşturmuş ev sahipleri.
Eğer amaç " gazetecilerle sohbet " olsaydı, hiç kuşkusuz önde gelen medyacılar davet edilir ve büyük olasılıkla aralarında Fehmi Koru da olurdu.
"Peki, gelir miydi" ya da "Başbakan gelmesini ister miydi" derseniz, o apayrı bir tartışma konusu.