Madalyalı şehir,
Kahramanlar yurdu,
Ashab-ı Kehf yatağı,
Büyük Dogu’nun başkenti,
istiklalin, kurtuluşun, istikbalin umudu,
gül yetiştiren binlerce güzel adamın,
şairlerin, âşıkların, ozanların
hamurunu karan,
ruhunu mayalayan
memleketim;
hazan oldu,
tufan oldu,
enkaz oldu bugün.
Mateme döndü düğün.
İnandık, ikrar ettik:
Ondan geldik, ona döneceğiz,
topraktan olduk, toprak olacağız.
Sevdiklerimizi bağrına basan,
bedenlerimizi gömen toprak,
vel ba’sü ba’del mevtin,
yeniden dirilişin,
ölümsüzlüğün muştusu olacak.
Ne güzel ifade etmiş yedi güzelden biri,
Beyazıt oğlu Erdem:
“Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm
Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm”
“Beyaz haberlerim var kardeşlerim” diye muştulardı, baş harflerinde kimliği, ACZ olan Zarifoğlu.
Lakin kara haberler geliyor ülkemin güneyinden.
“Maraş’tan bir haber geldi,
Dediler ki Meyrik öldü”
Dinleyen herkesi hüzne boğan Mahsuni Şerif’in keder dolu bu dizeleri de 1970 yılında Pazarcık Damlataş’ta yaşanmış bir acıyı hikâye eder.
Ancak bugün ölen Meyrik değil, Meyrik’in ahı tuttu Maraş’ı.
Bugün şehir öldü, insan öldü, ihsan öldü, toprak, beton demir öldü.
(Çoktandır şu maraş kalesi hatıraları elinden alınmış bir taş yığınıdır. -onların yerine bilardo masaları konmuştur -şalvarlı şövalye ve kovboylar bilardo oynamaktadırlar)(*)
6 Şubat seher vakti Pazarcık’tan yükselen feryat, şerha şerha tüm yurdu tuttu.
Gün içinde Elbistan’dan gelen ikinci darbe umutları da yuttu.
Sabah 04;17’de 7,7 şiddetli Pazarcık’ta meydana gelen depremin şoku henüz atlatılamamışken, Elbistan’da saat 13.24'te 7.6 büyüklüğünde ikinci bir deprem daha sarstı memleketi.
İkinci deprem yıkımı artırmakla beraber motivasyonu da kırdı.
Böyle bir deprem, kayıtlara göre 1114 tarihinde bir daha yaşanmış, 40 bin kişinin öldüğü ve şehrin alt üst olduğu rivayet edilmekte.
Afetlerde ilk 72 saat hayati önem taşır. Bugün depremin 6.günü doldu ama hala canlı kurtarılanlar var elhamdülillah.
Etki alanın genişliği, şiddeti ve tekrarı arama-kurtarma ve sosyal yardım çalışmalarını olumsuz etkiledi maalesef. Bundan kaynaklı can kaybı artmakta, maddi yıkımın boyotu tam olarak tespit edilememektedir.
Kamu, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları yekvücut enkazı kaldırmak için maddi-manevi tüm imkânlarını bölgeye sevk etmiş durumdalar. Yaraların daha hızlı sarılması için afetten 1.derece etkilenen 10 ilde olağan üstü hal ilan edildi. Üniversiteler uzaktan eğitime geçti ve yurtlar depremzedelere tahsisi edildi.
Milletimiz fert fert, her ihtiyaç anında olduğu gibi, sağına soluna bakmadan, seferberlik ruhuyla beklenen âli cenaplığı gösterdi.
Bu yaz hayatı beğenemedin aklımda kandan gökdelenler”
“Yer o dehşetli sarsıntısıyla sarsıldığı,
(içindeki her türlü) ağırlıklarını çıkar(ıp fırla)ttığı,
Ve (dehşet içinde) insan: “Buna ne oluyor?” dediği (zaman)!
O gün (yer) senin Rabbinin kendisine bildirdiği haberleri anlatacak.”(**)
Ayetler Zilzal suresinden. Zilzal; zelzele, deprem demektir. Deprem de; yer kabuğunun derin katmanlarının kırılıp yer değiştirmesi veya yanardağların püskürme durumuna geçmesi yüzünden oluşan sarsıntı, yer sarsıntısı, hareket, olarak tanımlanmaktadır.(***)
Zilzal; Allah’ın azamet ve kudreti karşısında insanın acziyetine delalet eden tabii bir ayettir. Bilimsel izahlarının yanında bize bir mesaj taşımaktadır. Dünyanın değersizliğini ikaz eden, insanı dehşete sevk eden bir kıyamet provasıdır.
Bu deprem tarihe Kahramanmaraş depremi olarak geçmiştir. Bugün yıkımın merkezi olduğu gibi yarın da bölgenin imarının üssü olacaktır. Zira tarihin kırılma anları şehre böyle bir misyonu doğal olarak yüklemektedir zaten.
Evliya Çelebi seyahatnamesinde Maraş için “Şehir i Azim’dir” der. Şehir 637’de Hz Ömer zamanında Halid bin Velid tarafından fethedilir. Bu fetih Anadolu’nun İslam adına kilidini açar.
1515 yılında Maraş merkezli Dulkadiroğlu beyliğinin Osmanlı devletine katılması da Anadolu’da Türk-İslam birliğinin kati tescili demektir. Şehrin sembolü Ulu Cami, Hatuniye Camii, Taş Medrese ve Türbe, Kâtip Han, Taş Köprü gibi birçok eser o dönemin mirasıdır.
TBMM tarafından “İstiklal Madalyası” (1925) ve “Kahramanlık” (1973) unvanı ile şereflendirilen Maraş 12 Şubat 1920'de Fransız işgalinden ilk kurtulan şehir olarak milli mücadelenin de fitilini ateşlemiştir.
Deprem Kahramanmaraş’ın birçok değerini toprağa gömdü. Ancak bu ova, Çukurova ülkemin en mümbit topraklarıdır. En kıymetli madenler yerin derinliklerinde gizlidir. Depremle yeryüzüne çıkan enerji, o diriliş ruhunun yeniden neş-vü nema bulmasına vesile olur inşallah.
Yine Karakoçlar, Necip Fazıllar, Pakdiller, Sütçü İmamlar, Rıdvan Hocalar, Arslan Beyler, Senem Ayşeler, Gül Yetiştiren Güzel Adamlar yetişir. Çünkü bu damar bu topraklarda mevcuttur.
Bugün Kahramanmaraş’ın Kurtuluş Bayramı. 103 yıldır 12 Şubat memleketin her köşesinde büyük bir coşkuyla bayram havasında kutlanır. Bu vesileyle tüm şehitlerimizi rahmetle yâd eder, milletimize başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimi sunarım.
O günlerin ruhu yansıtan bir ibret vesikası: Abdal Halil Ağa
Fransızlar şehrin işgaline Ermeni lejyonerlerle gelir. Onları karşılamak için yerli Ermenilerin önde gelenleri zengin Agop Hırlakyan’ı görevlendirirler. Hırlakyan, karşılama merasimi için Abdallar Aşireti Reisi Halil Ağa’ya gider ve Fransız askerlerini karşılama esnasında şehirde ne kadar davulcu, zurnacı abdal varsa hatırı sayılır bir meblağ karşılığında hepsini görevlendirmesini ister. O günün şartlarında büyük zorluk ve darlık içinde yaşayan aşiretin durumunu bilmesine rağmen Abdal Hali Ağa Hırlakyan’a şu tarihi cevabı verir: “Gönderdiğim davulların kasnağını altınla dolduracak olsanız bile yine de bir tek davul, bir tek zurna göndermem! Tek bir davul bile dum demeyecek. Bu bir din bahsidir, din kardaşlarımın bağrına çomağımı vuramam!”
“Bu insanlar dev midir
Yatak görmemiş gövde midir
Bir yara açar boyunlarında
Kolkola durup bağırdıklarında
-Ya kurbanın olam
Dağlar önüme durmuş
Ki dağlanam”
“Ben seni beyaz haber ustası
Olasın DİYE boğmadım -DOĞURDUM
Beyaz haberlerim için hazır olun kardeşlerim”(*)
(*) Cahit Zarifoğlu/ Yedi Güzel Adam
(**) Zilzal 99/1-5
(***) TDK