Kâlem kağıt kullanılırdı bir zamanlar, ama modern çağda cirit attığımızdan, artık kağıt kâlem pek nadir kullanılıyor. Artık iphone´lara veya bazı cep telefonlarına kayıtlanır, o bazı özel günler. Kayıtlamadığım zaman bazen unuturum ben de. O yüzden kayıtlamak her zaman iyidir diyerek kayıt alırım, sevdiklerimin özel günlerini. 7 Ekim 2010´da benim özel günümmüş. Bugün meğersem benim DOĞUM günümmüş. Böyle günlerde hemen o doğum günü tebrik mesajları gelir aklıma.
İşte onlardan bazıları:
„Bugün doğum günün olduğu için farklı ve özel olduğunu mu sanıyorsun sen? Oysa sen benim için sadece bugün değil her gün farklı ve özelsin… Dostluğunun, arkadaşlığının verdiği keyfi sana anlatmam çok zor. Kalbim hep seninle. İyi ki varsın… Birlikte daha nice yaşlara...“
Ve… buyurun birtane daha:
„Arkadaşlar yıldızlar gibidir, onları her zaman göremezsin ama senin için her zaman var olduklarını ve seni düşündüklerini bilirsin. Doğum günün kutlu olsun...“
Ve dahası. İnternetiniz varsa, „google“ amcaya „doğum günü tebrik mesajları“ yazın ve enter tuşuna basın, bakın bakalım daha binlercesi ile karşılaşacaksınızdır. Peki ben bunu neden yazdım şimdi? Bu soruyu soranlarınız elbette olmuştur.
Gelen mesajlar elbette beni memnun ötesi edecekti. Ettide. Yazanlar hatırladı. Yazmayanlar da hatırladı belki, ama kısa mesaj atacak parası yoktu. İnsanlık hali. Eyvallah!
Benim derdim aslında yazıp yazmamaları değildi. Bugün çok farklı şeyler oldu ben de. İç alemim de. Kendi kendime bugün senin için özel bir gün, dedim. Bugün 7 Ekim. Özel olmasının bir başka sebebi daha vardı, kız kardeşimin de aynı günde doğum günü oluşuydu. Bu da özeldi belki de.
Ama o değildi benim derdim.
Ben tam 26 yıldır dünya üzerinde, bir İNSAN olarak hayat sürüyorum. Şükür ki insan olarak! Peki ben hayatım adına neler yaptım? Nasıl bir hayat sürdüm!? Ne için yaşadım!?
Zaman değil miydi ömür? Peki, bir yılda 365 gün vardı. İşte bu geçen günlerim nasıl ve nerelerde geçti? Hakkı verilmiş miydi. Çünkü zaman dediğimiz olay, en kıymetli sermayemizdi. Ömür sermayemiz geçiyor. Su gibi akıyor, rüzgâr gibi uçuyor. İnsan ise bu dünyaya yalnız güzel yaşamak, rahat ve safa ile ömür geçirmek için geldiğini sanıyor, aldanıyor.
"İnsan bir yolcudur. Sabavetten gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder." diyen Bediüzzaman Hz.leri konuyu ne güzel ifade etmiş.
Güller Sultanı (a.s.)´da bir hâdis-î şerif´lerin de şöyle buyurmuşlar: “"iki şey vardır ki, insanların çoğu onun kıymetini bilmezler: Sağlık ve boş vakit"…
Yine doğru söyledin Sultanım herzaman olduğu gibi. Ah o boş vakitler. Ah o boş geçen yıllar.
İşte ben bugün bunları düşündüm. Ve bir hoş oldum. Kendimi sarstım. Düşüncelerimi kontrol ettim. Ve yeni yaşımda bunları bana hatırlatana binlerce şükrettim.
Ömrümüzün kıymetini bilelim. O büyük sermayeyi dizi karşılarında, gıybet ve dedikodu pazarında sarfetmeyelim.
Velhasıl Vel Kelam, hayat yolunu kat ederken Rabbimden hayırlı bir ömür istiyorum. Ve sizlerden de sevgili dostlar, benim için özel dua etmenizi istiram ediyorum…
Baki dua ile Efendim