Çankaya Köşkü'nün 'iğrenç' sözcüğünün de kullanıldığı yalanlamasının ardından Anayasa Mahkemesi de 'dördüncü adam' haberlerini yalanladı. Başbakanlık da içinde 'dezenformasyon' sözcüğünün yer aldığı bayağı sert ifadelerle Çukurambar buluşmasında dördüncü bir kişi daha vardı haberi ile o haber üzerine yazılan yorumları kınadı.
Böylece tarafların hepsince yalanlanan haber çöpe mi atıldı?
İnanmayacaksınız, ama bunun tersi doğru: Dün Yeniçağ gazetesinde, gazetenin Ankara Temsilcisi Sebahattin Önkibar'ın 'Çukurambar karanlığı' başlıklı yazısında aynı konu işleniyor. Yazı Anayasa Mahkemesi'nin yalanlamasından söz ediyor, diğerlerini görmezden geliyor. Yazar yine de 'dördüncü adam' olduğunda ısrarlı. Açıklama bekliyor.
Komik.
Yeniçağ, anladığım kadarıyla, MHP çizgisinde yayın yapan, 'ciddilik' iddiası olan bir gazete. Devletin en tepe üç kurumu (Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Anayasa Mahkemesi) tarafından yalanlanmış bir haberi hâlâ 'gerçek' saymak 'ciddiyet' ile nasıl bağdaşıyor, hayret!
Dün buluşmanın gerçekleştiği dâvetin sahibi Mehmet Tekelioğlu'yla görüştüm. İTÜ mezunu uçak mühendisidir Mehmet Bey ve Dokuz Eylül Üniversitesi'nde profesör iken siyasete atılmış, iki dönemdir İzmir'i Meclis'te temsil etmektedir. MTTB'de yönetim kadrolarında görevler üstlenmiş bir gençlik lideriydi; tıpkı genç Abdullah Gül ile genç Tayyip Erdoğan gibi...
Buluşma 'gizli' olsun diye planlanmamıştı dedi Prof. Mehmet Tekelioğlu; Bu yüzden de gizliliği sağlama amaçlı hiçbir tedbir alınmadı. Araçlara cumhurbaşkanlığı forsu ile başbakanlık bayrağı çekilmemesi özel bir ziyaret olduğu içindir; yoksa 'Kimse bizi görmesin' endişesi taşınmıyordu.
Bazıları Neden beş saat sürdü? sorusu eşliğinde buluşmaya farklı bir özellik atfediyorlar. Prof. Tekelioğlu, buna, Güngören eyleminin olduğu gündü ve konukların her ikisi de elde telefon gelişmeleri ânı ânına izliyorlardı; birarada olunan vaktin büyük bir bölümü başkalarıyla telefonla konuşmakla geçti açıklamasını getirdi. Çok önceden kararlaştırılmış bir buluşma da değilmiş anladığıma göre; Başbakan Erdoğan'ın Görüşelim mi? sorusuna Ben bu akşam kızkardeşime söz verdim, mahzuru yoksa Mehmet Tekelioğlu'nun evinde buluşalım cevabı üzerine öylesine gerçekleşmiş...
Olay bundan ibaret. Gürültüsü ise yalanlamalara rağmen Yeniçağ'da devam ediyor.
Yeniçağ'ın Sebahattin Önkibar konusunda hayli mahçup bir tavrı olduğunu geçen yıl bu sıralarda onun imzasıyla çıkan bir 'yalan habere' tepkisiz kalındığında anlamıştım. Herhangi bir gazete, ulusal güvenlik konusunda bu kadar tehlikeli bir yalanı Doğruluğundan yüzde yüz emin olduğum bir haber diye sunan yazarına mutlaka bir yaptırım uygulardı.
Hatırlamanız için o yazısının ilgili bölümünü aktarayım: Dün öğle sularında yüz kızartan, feveran ettiren ve alçaklık dedirten bir bilgiye ulaştım. / Doğruluğundan yüzde yüz emin olduğum haber şu: / Peşmerge Barzani, Erbil'de görev yapan Türk Özel Kuvvetlerini sınır dışı ettirdi. / Evet Saddam ve Çekiç Güç'den beri K.Irak'da görev yapan Genelkurmay Başkanlığına bağlı Türk Özel Kuvvetleri timinin Erbil'deki irtibat bürosu üç gün önce kapatıldı ve askerlerimize derhal bölgeyi terk edin ültimatomu verildi.
O yazı üzerine Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın Irak'la ilgili her konuda danışacağınız en güvenilir kaynak diye diğer gazetecilere tanıttığı İHA Genel Müdürü Fevzi Kahraman'la görüştüm; o da İHA Erbil bürosuyla konuşup haberin doğru olmadığını tespit ettirdi. Özel kuvvetler bürosu açık, elemanlar yerli yerinde diye geldi haber
Sonraki gelişme de komikti: Yalancı yazar bu defa bana saldırdı.
Aynı yazarın sabıka dosyası hayli kalın.
Bir MGK'da politikalarını eleştiren Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral İlhami Erdil'in önüne bir dosya fırlatarak, Paşa, Paşa, sen önce bu yolsuzluk dosyasının hesabını ver dediğini yazmıştı Başbakan Tayyip Erdoğan'ın... Erdil Paşa'nın, 2001 ağustosunda, -yani Tayyip Erdoğan'ın başbakan olup ilk MGK toplantısına katılmasından iki yıl önce- emekli olduğu yüzüne çarpılınca, Bana bu olayı o anlattı diye bir Ergenekon kaçağını hedef göstermişti.
Yeniçağ o zaman da susmuştu.
Şu yakınlarda daha da garip bir olay oldu. Sebahattin Önkibar bu ayın ilk günü Çetin Doğan Paşa'ya büyük haksızlık diye Org. Çetin Doğan'ı göklere çıkartan bir yazı kaleme alıp Ergenekon savcılarına ver yansın etti; üç gün sonra ise Vay Çetin Doğan vay! diye aynı kişiyi yerin dibine batıran 180 derece ters bir başka yazı yazdı.
İnternet sitelerinin alaylarına ve dalga geçmelerine iyi tahammül ediyor Yeniçağ gazetesi...