Siz bu işte bir yanlışlık görmüyor musunuz? Kendisini istifaya kadar sürükleyen süreci, Deniz Baykal, gazetelere hep aynı ifadelerle anlatmış: Başta eşi Olcay Hanım olmak üzere, çocukları ve torunlarıyla hafta sonu biraraya gelip ne yapması gerektiğini kendi aralarında istişare etmişler; Baykal, "Ailemin desteği olmasaydı, bu komploya karşı bu kadar dirençli olamazdım" diyor...
"Görüntüleri kaydetmede birlikte olduğu kişinin eşinin parmağı olabilir mi?" kuşkusuna ise, "Bunlar hükümeti sorumluluktan kurtarmak için gösterilen gayretlerdir; hiç ilgisi yok, ben Yavuz'la her gün 2-3 defa konuşuyorum; o da araştırıyor bunun kaynağını, ben de" cevabını veriyor CHP'in istifa eden lideri...
Yerli dizilerin muhayyilesi en geniş senaristi bile geleneksel bir ailenin üyelerine, alay edilmeyi veya kıyasıya eleştirilmeyi göze almadan böyle bir tavrı kolay kolay yakıştıramaz.
İstifasını da açıkladığı ve hükümeti suçladığı basın toplantısının metnini kendisi yazmış Deniz Baykal; önce partisinin ileri gelenlerine metni okumuş, sonra da gazetecilerin karşısına aynı metinle çıkmış... Dün de burada işaret ettim; yanlışı yanlış biçimde savunuyor o metinde Deniz Baykal... Konunun 'polisiye' yönü üzerinde duruyor yalnızca; bütün vurgusu görüntülerin kaydedilmesi ile internet sitesine konulmasına yönelik, onun faturasını da hükümete çıkarıyor...
Görüntünün içeriğiyle ilgili tek bir sözcük bile yok açıklamasında...
Ailesiyle görüşmüş işte, görüntülerdeki ikinci kişinin eşi de yalnızca görüntüleri kimin kayda aldığıyla ilgili ve internet sitesine kimin yolladığının peşindeymiş... Üzerinde durulacak başka bir yön var mı?
Herhalde var.
Eğer konu bu kadar basite indirgenebilecek yüzeysellikte olsaydı istifa etmesi de gerekmezdi CHP liderinin; olayın özü önemsizse kabuğuna verdiği tepki müthiş orantısız sayılır. Birkaç gazetede bildik imzalar "İstifa etmelisin" diye yazdığı için mi partisinin başından ayrılmış oldu Deniz Baykal?
Baykal'ın başına gelen türden ve ancak 'skandal' sözcüğüyle karşılanabilecek 'sürpriz' gelişmeler, konunun içinde yer alanların tek başlarına göğüsleyip geri püskürtebilecekleri türden olaylar değil. 'Travmatik' etkileri olabilecek olaylara 'travma' etkisi altındaki kişinin verdiği tepkiler kendisini zor duruma düşürebilir. Deniz Baykal'ın yaptığı 'savunma' -hem okuduğu metin, hem de sonrasında konuştuğu gazetecilere yaptığı açıklamalar- mantık süzgecinden geçtiğinde su kaldıracak türden değil.
CHP kadrosu ve tabanı bu durumu hazmedecek midir, yoksa olayın bu denli basite alınmasına daha da mı kızacak ve yanlışı yanlışla savunma biçimi yüzünden daha ağır bir tepki mi verecektir?
Politikacılar da insandır ve her insan gibi onlar da yanlış yapabilir; savunurken uygun bir dilin kullanılmasıyla yanlışın etkisi azalabilir, hatta yok da olabilir... Deniz Baykal'ın yapmadığı bu işte.
Belki de toplum işin özüyle ilgilenmeyecek kadar umursamaz hale gelmiştir; belki de CHP tabanı tahmin edemeyeceğimiz kadar gönlü yüce kadınlardan oluşmaktadır ve hiçbiri görüntülerin içeriği ve anlamı üzerinde kafa yormamaktadır...
O zaman ne söyleyebiliriz ki?