Türkiye bir demokrasi, bu sebeple iktidarın yanında muhalefet partileri de olacak. Son seçim sandıktan Ak Parti’yi iktidar çıkardığı gibi CHP, MHP ve BDP’ye de temsil ettikleri siyasi kesimlerin sözcüsü olma görevini verdi. Sandıktan güçlenerek çıkan her iktidar partisi nasıl davranırsa öyle davranıyor Ak Parti; ancak muhalefet partilerinde ciddi bir istikamet belirsizliği yaşanıyor.
CHP’yi bu gözle ele alalım.
Halk iktidarı değiştirmeye karar verdiğinde o konum için düşüneceği partinin CHP olması beklenir. Geçmişte hükümetler kurmuş bir parti CHP. ‘Altı oku’ gördüğünde gözü kapalı mührü basacak küçümsenmemesi gereken bir taraftar kitlesi var. Bürokraside, iş dünyasında, medyada CHP’ye ‘umut’ bağlayanları da unutmayalım.
Ancak CHP, tabanına, iktidara alternatif olabileceği umudunu vermiyor.
Nasıl bir parti CHP? İlk akla gelen ‘sol’ sözcüğü yönetim kadrosunu göz önünde tutunca tam uyuşmuyor CHP ile; ‘sol’ denildiğinde ilk akla gelen isimlerin CHP ile ilgisi de, ilişkisi de bulunmuyor. ‘Sol’ geçmişte işbirliği yapılacak bir parti olarak görürdü CHP’yi; geniş-cepheli mücadelelerde işbirliği örnekleri verildi de...
Sol, bugün, CHP’yi önündeki bir engel olarak görüyor.
Kimliğinden ‘sol’ iddiasını aldığınızda CHP için geriye fazla bir siyasi malzeme kalmıyor. ‘Sol’ da değilse nedir CHP? Hangi sosyal kesitin, hangi davaların partisidir?
Zorluk biraz da Ak Parti’nin izlediği ‘sosyal’ politikalardan kaynaklanıyor. Kendisini ‘muhafazakâr-demokrat’ olarak tanımlasa da, topluma yönelik politikalarında basbayağı ‘sol’ bir program uyguluyor hükümet. Önceliği ekonomik istikrara vermesi, ülkeyi büyütürken zenginliği daha geniş kitlelere yaymak istemesi, ‘fakir-fukara, garip-guraba’ deyimiyle tanımladığı nimetlerden daha az yararlananları gözeten sosyal yardım girişimleri...
Bütün bunlara karşı, CHP, “Bizim programımızı çalıyorlar” dışında bir söylem geliştiremiyor. Böyle giderse, gireceği her seçimde, Ak Parti karşısında kaybetmeye mahkum görünüyor CHP...
Geçmişte CHP’yi yine de iktidara taşıyan ‘formüller’ devreye girer, olağanüstü dönemlerin yararını CHP görürdü. O formüllerin işlemeyeceği olağan dönemlerin günü belirlediği ‘Yeni Türkiye’ en fazla CHP’yi (tabii diğer muhalefet partilerini de) zorluyor.
Zorluyor, ama dışarıdan bakanların gördüğü bu gerçeği henüz CHP kadrosunun ve partiye yakın çevrelerin bu çıplaklıkla fark ettiği söylenemez. Fark etselerdi, ağızlarından çıkanlara CHP sözcüleri son zamanlarda biraz daha dikkat eder, iktidardan gelebilecek karşı-tepkilerin altında ezilebileceklerini düşünüp daha ölçülü davranırlardı.
İkinci keman olmak da bir konumdur orkestralarda; ancak siyasette sürekli ikinciliğin hiçbir cazibesi yoktur. Kitleler hiçbir zaman iktidar olmayacak bir partiye neden oy versinler, o parti için mücadeleyi neden göze alsınlar?
Son ayları gözünüzün önünde canlandırın: İçeride ve dışarıda meydana gelen onca önemli olaydan hangisinde CHP’nin olumlu-olumsuz bir katkısı, akılda kalan bir başarısı, yakın duran insanlara “Keşke oyumu CHP’ye verseydim” dedirtecek bir tavrı oldu?
Muhalefet yeni bir dil bulmak zorunda.