Üç yıl önceydi: Ali Yiğit, dayısı Mehmet Demirtaş'ın teklifi üzerine Ümraniye'de bir manav dükkanı açmıştı. Bir süre sonra, dükkanın yanı başındaki "gecekondu"da oturmaya başladı.
Aradan yaklaşık bir yıl geçti. Bir gün, babası Şevki Yiğit, Ali'ye çatıda "askeri sandık" gördüğünden söz etti. Konuyu, Ali'nin dayısı Mehmet Demirtaş'a açtılar. Evin sahibi Demirtaş, onlara "kasanın Oktay Yıldırım'a ait olduğunu söyledi; "Sakın kimseye bir şey söylemeyin. Herhangi bir şey olursa işin içinden çıkamayız" diyerek baba-oğlu uyardı.
Üç ay kadar sonra (12 Haziran'07) Trabzon Jandarma İl Alay Komutanlığı'na yapılan bir ihbar neticesinde "gecekondu"da çok sayıda patlayıcı ele geçirilecekti.
Manavı bıraktıktan sonra taksicilik yapmaya başlayan Ali Yiğit, el bombaları bulunmadan yirmi gün önce gecekonduyu boşaltmıştı. İhbarı, dayısıyla kavgalı olan babasının yapmış olabileceğini düşünüyordu.
Ev sahibi Demirtaş, ifadesinde "Bombalarla dolu sandığı askerde komutanı olan, bağlantısını sivil hayatta da sürdürdüğü emekli astsubay Oktay Yıldırım'dan aldığını" söyleyecekti.
Bombalarla dolu kasada O.Y'nin parmak izi çıktı.
Bu arada, Yıldırım'ın evinde "andıç" başlıklı gizli nitelikte bir askeri belge bulundu. -Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı'ndan komuta katına gönderilmek üzere hazırlanmış olan Nisan 1998 tarihli bu belge dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir'in onayına sunulmuştu.
* * *Oktay Yıldırım; Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan'ı azmettirmekle suçlanan emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin'le on yıldır tanışıyordu. M.T. Ümraniye'deki bombalar için "hurda" diyordu.
Kilit isim durumundaki "tekinsiz" Muzaffer Bey'in ofisinde "Ümraniye bombaları ile seri numaraları benzeşen iki el bombası" bulunacaktı.
* * *Ergenekon davasının bir numaralı sanığı Oktay Yıldırım, çapraz sorguda "Ümraniye'deki bombaları inkar etmeyi ne kadar çok sevdiğini" bir kere daha gösterdi:
"-Bombalara parmak izini başkaları koymuş olabilir"di!
"Danıştay saldırısı bana yapılmıştır" diyerek tam uçuşa geçen Yıldırım; A.A'nın "dinci" değil "ulusalcı" bir katil olduğu gerçeğini görmezden geliyordu.
Oktay Yıldırım, manav Ali Yiğit'i tanımadığını da iddia ediyordu!
'Sanık' Ali Yiğit ise dünkü mahkemede "Yıldırım beni göz aşinalığıyla değil, çok iyi tanıyor." dedi. "Dört yıl önce dayısının LPG istasyonunda" tanışmışlardı.
Yıldırım, Ali'nin manav dükkanına -bir buçuk yıl içinde "ayda üç kez" gelip gitmişti.
Yiğit, Tekirdağ Cezaevi'nde bazı tehditlere maruz kalmıştı: "Oktay Yıldırım'ın aracılığıyla gelen bir avukat" kendisiyle görüşmüş ve avukatını reddetmesini istemişti.
Bayrampaşa Cezaevi'nde bulunduğu sırada ise "Bu bombaları gecekonduya polis koydu diyeceksin!" yollu tehditlere maruz kalmıştı!
* * *Öncesi de vardı: "Ümraniye'deki gecekondunun yanındaki balıkçıda" aralarında Kemal Kerinçsiz'in de bulunduğu altı kişiyle oturmuşlardı
Ali Yiğit'in o yemekte olup bitenle ilgili iddiası şuydu:
"-Benden ifademi değiştirmemi istediler. 'Bu bombalar silah kaçakçılığı yapan babamındır. Oktay Yıldırım'ın değildir' diyeceksin dediler. Onlara 'tamam' dedim."
Yüzlerine öyle konuştu ama ifadesini değiştirmedi, Ali Yiğit:
Dün de, "inkar şarkıcısı" Oktay Yıldırım'ın ipliğini pazara pardon "bombacılığını" mahkemeye çıkardı.