Taksim'den Atina'ya, Dubai'den İngiltere'ye ve ABD'ye kadar, son günlerde ardı ardına patlayan ya da kargo şirketleriyle gönderilen bombalar arasında bir bağ var mı? Varsa nasıl bir bombalama haritasından söz edebiliriz? Varsa bu bomba fırtınasından sonra neler gelebilir?
Taksim'de intihar saldırısı gerçekleşiyor...
Atina'da iki gündür bombalar patlıyor...
Ortadoğu'dan Avrupa-Amerika'ya uçan uçaklarda patlayıcılar tespit ediliyor...
Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ofisinde şüpheli paket bulunuyor. Neler oluyor?
Sırayla gidelim:
29 Ekim'de Yemen'den ABD'ye gönderilen, yazıcı kartuşları içine gizlenen patlayıcılar İngiltere'de tespit edildi. Patlayıcıların hedefinin Chichago'da bir sinagog olduğu açıklandı. Benzer bir şekilde, Dubai'den hareket eden bir kargo uçağında patlayıcılar bulundu. Bunların hedefinin de ABD olduğu, İngiltere üzerinden ABD'ye giden uçaklarda tespit edildiği açıklandı. ABD ve Avrupa ülkelerinde terör alarmı verildi. İsrail Ulaştırma Bakanı, ihbarlar aldıklarını ve dünya genelinde alarma geçtiklerini açıkladı.
Terörün kaynağı Yemen'di ve olağan şüpheli El Kaide idi.. Birkaç yıldır Yemen'de özel operasyonlar yapan, insansız hava araçlarıyla saldırılar yürüten ABD'nin, özel operasyon birliklerini ve CIA timlerini hatta kara birliklerini Yemen'e sevk edeceği, bir nevi işgal senaryosundan söz edilir oldu. İngiltere Genelkurmay Başkanlığı bunun için "erken" olduğunu açıkladı!
Ne kadar bağlantılı bilemeyiz ama, Taksim'deki intihar saldırısı iste bu sırada gerçekleşti. PKK ve bağlı çevreler saldırıyı kesin bir dille reddetti. Devrimce Karargah Örgütü de benzer bir açıklamayla saldırıyla bağlantısını reddetti. BDP'li Selahattin Demirtaş dün, saldırının tam bir provokasyon olduğunu söyledi. Genel kanaat böyleydi... Teröre yönelik hem Türkiye içinde hem de çevre ülkelerde ve dünya başkentlerinde yürütülen temaslar belli bir kıvama gelmişken, PKK ateşkes süresini uzatırken bu saldırı neyin nesi oluyordu?
Batı basını Taksim'deki saldırıdan hemen sonra teşhisi koydu; El Kaide.. Örgütün Türkiye'de güçlü olduğunu iddia eden bir Avusturya gazetesi, diğer patlayıcılarla ya da bombalamalarla bağlantı kurarak "örgüt değişik noktalardaki eylemleriyle dikkat çekmek istiyor" görüşünü ortaya attı.
Ancak ne gariptir ki, Taksim'de kullanılan patlayıcı Avusturya kaynaklıydı. Viyana'nın soruşturma başlatması dikkat çekiciydi. Hal böyle iken dikkatler el Kaide üzerine çekiliyordu. Bombacının Habur'dan Türkiye'ye giriş yapan Van nüfusuna kayıtlı olduğu ortaya çıktı. PKK, Habur, Kuzey Irak, Avusturya, Irak'taki ABD güçleri, Taksim... Bütün ihtimaller masada. Birileri Türkiye'nin hesaplarını mı bozmaya çalışıyor?
Ve Atina..
Önceki gün Meksika'nın Atina Büyükelçiliği'ne gönderilmek üzere kargo şirketine bırakılan bombanın patlamasıyla bir kişi yaralandı. Bomba fırtınası dün de devam etti. İsviçre ve Rusya büyükelçilik binalarının dışında birer bomba patladı. Parlamento binası önünde ve bir kurye şirketinde bulunan iki bomba ise kontrollü olarak patlatıldı. Kurye şirketindeki bombanın Almanya Büyükelçiliği'ne gönderildiği ortaya çıktı. İki saat içinde beş ayrı bomba! Bütün elçilik binaları polis kordonuna alındı. Bunlardan hemen sonra Almanya'dan bir haber geldi. Merkel'in ofisinde bir şüpheli paket bulunmuştu.
Yunanistan, ekonomik krizle büyük çöküş yaşıyor. Rusya'dan ABD'ye ve Çin'e kadar başkent başkent dolaşan yunan liderler, ülkelerini ekonomik çöküşten kurtarmaya çalışıyor. Tam bu dönemde İsrail ile özel bir yakınlaşma kuruldu. Savunma anlaşmaları, ortak tatbikatlar yapıldı. Yakınlaşmanın ekonomik sebepleri elbette vardı ama güvenlik eksenli ve bir çok ülkenin dikkatini çeken yeni bir ilişki biçimiydi bu.
Bombalı paketlerden sol gruplar sorumlu tutuluyor. Peki bu Yananistan'ın iç meselesi mi? Mesela sol gruplar, Atina-Tel Aviv arasındaki yakınlaşmaya mı tepki gösteriyorlar? Öyleyse neden Atina'daki elçilikleri hedef alıyorlar?
Taksim'deki intihar saldırısını bu harita içinde nereye koyacağız? Bütün bunlar birbirinden bağımsız mı?
Hiç sanmıyorum. Bugüne kadar edindiğimiz tecrübe, tanık olduklarımız, saldırılar sonrasında gelişen olaylar, ortada birbirinden bağımsız münferit saldırılar olduğu tezini büyük oranda boşa çıkarıyor.
Peki bütün bunları El Kaide mi yapıyor? Örgüt dünya genelinde savaşa mı hazırlanıyor? Olağan şüpheli o ve söylem de bu yönde. Ama pek ikna edici değil.
Diyelim Yemen el Kaide üssü... Atina ve İstanbul'u da mı öyle düşüneceğiz? Bunu kabul etmek mümkün değil. Hakim söylemi bu çerçevede ciddi bir sorgulamaya tutmak belki bombalar kadar öncelikli. O zaman nedir bunlar?
Birkaç gün daha bekleyin. Fırtına devam edecek. Büyük ihtimalle yeni saldırı girişimleri, bombalama olayları gerçekleşecek. Ardından, görebilenler için apaçık şeyler çıkacak ortaya. Tabii kör olanların göremeyeceği gerçekler bunlar.
Derinlerde büyük bir kapışma var. Güçler çatışması diyelim buna. Terör üzerinden güç gösterisi, meydan okuma diyelim. Kim kiminle nasıl bir savaş yürütüyor, neyin paylaşımı yapılıyor göreceğiz. Muhtemelen küresel düzeyde terör alarmları verilecek. Gerçek gizlenecek. Ama çatışma devam edecek.