Vaktiyle bir "kundakçı" hikayesi dinlemiştim. Bir şehirde kundakçılar türemiş; evleri, dükkanları, başkaca mekanları yakıyorlarmış. Birgün bir eve yaşlı, perişan kılıklı bir adam gelmiş, yatacak yeri olmadığını söylemiş ve çatıda barınmasına izin vermeleri için yalvarmış (Bu kundakçının ilk adımı). Evin sahibi adama acımış, kundakçı olmayabilir diye izin vermiş. Birkaç gün sonra ihtiyar elinde bir miktar çalı çırpı ile eve gelirken (Bu kundakçının ikinci adımı; yakacak topluyor) ev sahibi görmüş, "Bunlar ne?" diye sormuş, "Yola atılmış, zayi olmasın diye topladım, belki lazım olur" cevabını almış; "kışın lazım olur" demek istiyor" diye yorumlayıp dokunmamış. Bir başka gün ihtiyarın elinde kibrit ve çıra görmüş (bu üçüncü adım), "Herhalde gece uyanınca ışığa ihtiyacı oluyor" diye düşünmüş ve dokunmamış. Sonunda bir gün sahibi evine gelirken çatıdan alevler çıktığını görmüş, pişman olup döğünmüş ama iş işten geçmiş ve kundakçı işini görmüş.
İslam fıkıh usulünde "Seddü'z-zerâi'" diye bir hüküm yöntemi (fer'î asıl) var; buna göre mübah olan bir fiil, bir izin, bir tasarruf adım adım yasak ve haram olana doğru gidiyor, buna yol açıyor, bu sonucu doğuruyorsa, o "mubah serbest, helal" olan fiil... caiz olmaktan çıkıyor, yasaklanıyor. Bu kuralın, normal hayatı olumsuz etkilememesi ve hak ve hürriyetleri ölçüsüsüz kısıtlamaması için dikkatli olarak kullanılması da gerekiyor.
Hikayemizde yersiz yurtsuz bir adama yatacak, barınacak bir yer sağlamak mübah değil, müstehab, sevaplı, güzel, insani bir eylem. Lakin ortada yaygın bir tehlike var (kundakçılık) ne idiüğü belli olmayan bir adamı çatıya yerleştirmenin de buna yol açabileceği ihtimali varid; işte bu durumda seddü'z-zerî'a prensibi işletilmeli idi.
Bunları niçin yazdım?
Çağdaş İslam hukuk alimlerinden Prof. Dr. Abdulkerim Zeydân ile ilgili bilgi topluyordum, onun 2010 yılında yayınlanmış ve 2011 de teyit edilmiş bir fetvasına rasladım. Fetva Kerkük'ün Irak'tan ayırılarak Kürdistan'a bağlanmasıyla ilgili. Zeydan şöyle diyor:
"Federatif veya bölgesel sistem adı altında Irak'ın bölünmesi, izalesi farz olan bir münker (meşru olmayan bir tasarruf)tur. Bunu yapmak isteyenlere fiil, söz, destek, övgü, finansman vb. şekillerde yardımcı olmak caiz değildir. Hatta bunu yapanlarla ilgiyi kesmek, onlara karşı protest tavır takınmak gereklidir. Bu teşebbüs (tefrika, ümmetin birliğini bozmak) büyük günahlardan olduğu için teşebbüs edenlerin tazir çerçevesinde cezalandırılmaları meşru olur."
Zeydân bu fetvasına gerekçe olarak iki madde üzerinde duruyor:
1. Ayrılık için ileri sürülen gerekçeler ve mevcut duruma yönelik şikayetler böyle bir karar ve eylem için yeterli değildir. Bir yanlış, bir kötülük, ona denk veya ondan daha büyük bir yanlışla, bir kötülükle izale edilemez.
2. Müslümanların temel referansı dindir. Dinin caiz görmediği bir fiil, herhangi bir gerekçe ile tecviz edilemez.
Bizde bazı "insan hak ve hürriyetleri" havarileri de "federalizm dahil her şey konuşulabilir" gibi laflar ediyorlar da,o hikayeyi ve bu fetvayı bir katkı olur diye naklettim.
"Burası laik bir ülke, devlet yaptığını İslam'a göre mi yapıyor ki, siz bunu meşru görüp farklı teşebbüsleri din adına mahkum ediyorsunuz?" diye bir itiraz ileri sürülebilir.
Cevabım şudur:
Devlet laik diye Müslümanlar, serbest oldukları alanlarda İslam'ı uygulamıyorlar mı, imanları gereği buna mecbur değiller mi?
Durum böyle ise Müslümanların bütün farklılarla beraber üzerinde yaşadığı, ecdad yadigârı, ümmetin mülkü olan bu toprakları -yakın tarihte olanlara ek olarak- daha fazla bölmek meşru olmadığına göre Müslümanların bölmeye karşı tavır almaları gerekmez mi?
Müslümanlara düşen vazife daha fazla bölünmek, daha fazla çatışmak yerine birleşmek, bütünleşmek, hak ve adaleti birlikte sağlamak için işbirliği yapmak, birlik, dirlik ve düzenimizi bozarak meşru olmayan menfaat devşirme peşinde olanlara fırsat vermemektir. Mevcut düzen bu davranışa engel değildir. Kürt, Türk, Arab, Farsî, Berber... bütün Müslümanların âkıl adamları, Müslüman kanaat önderleri bir araya gelmeli, olup biteni müzakere etmeli, ümmetin yoluna ışık tutacak açıklamalar yapmalıdırlar. Düzen buna da engel değildir.