Bizim Hanımlar Var Ya!

Selma ÖZTÜRK

 

Bizim Hanımlar Var Ya!

Bizim hanımlar tesettür konusunda pek titizdirler. Başlarındaki örtünün bir markası olmazsa o başörtüyü takmazlar. Ve o markayı (İsimlerini saymıyorum) başörtülerinin ucuna herkesin göreceği yere getirirler. Sakın ha gözlerden kaçmasın diye. Ve üstelik markaya yönelik yorum isterler. “Aman, başörtüsü de şu şu markaymış.” desinler diye. Kalite bir yana, marka bir yana. Kaliteli olmasa bile o örtüyü sırf markası için yüksek meblağlara satın alırlar ve yine sırf markası için başlarına takarlar. Desenleri çirkin olsa bile, binbir çeşit renk bulunsa bile, aslında hoşlarına tam gitmese bile, önemli değildir, markası vardır ya. Kafi! “Kalitesi olmasa da olur, havası var!” misali. Fakat, markalı başörtüler daha kalitelidir, markası olmaz ise, kalitesi düşüktür düşüncesi de vardır elbet. Bu kısmen doğru olabilir efendim. Bu yönünü kabul etsek bile, neden o markayı herkese göstermek ihtiyacını hissediyoruz ve başörtüm şu şu markadır diye gösterişe kapılıyoruz? İşte, ben bunun anlıyamıyorum. İzah eden olursa, memnun olurum. Ben başımdaki örtüyü ille bir marka ile mi süslemem lazım? Başımdaki Allah’ın emri olan başörtümüm değeri illle de o markayla mı değer kazanıyor? O marka olmazsa, başımdakinin değeri yok mu aceba? Eğer bizler gerçekten bu anlayış içindeysek, ne yazık bizlere! Ben müslüman bir bayan güzel giyinmesin demiyorum. Bilakis! Ben müslüman hanımların sade ve has bir güzellik içine bürünmeleri taraftarıyım. Şahsen hiç bir markalı başörtüyü markası için almış değilim. Ha, cidden hoşuma gider, o başka. Ama sırf markası için ,ve onun “havası” için, kendime yakışmayan ve zevkime aykırı bir örtü seçmem. Siz de seçmeyin değerli bacılarım! Sizden, bu yazımı fırsat bilip en halis niyetimle rica ediyorum. Bu marka seline kapılmayın. Parasıyla rezil olma misaline benzer. Tesettürünüzü Allah için örtün, bir aksesuar olarak değil. O başınızdaki örtünün zaten kendine göre yeterli bir markası vardır. Bunu unutmayın! Onun markası “by Allah” ‘tır zaten. Fazlasına gerek yoktur. Ha bu dediklerim şu anlama gelmez ve gelmemektedir. Müslüman bayanlar her hangi bir buldukları çabutu başlarına bürüsünler ve son derece çirkin ve estetik dışı örtülerle topluma girsinler ve böylece en iğrenç müslüman hanım resmini sergilesinler. Elbette ki hayır!

İsterseniz hepimiz kendimize en samimi bir şekilde bir soralım. “Ben başörtümde markaya neden bu kadar çok önem veriyorum?” diye. Bir soralım hanımlar! “Neden başörtümün markasını herkese gösterme ihtiyacım var?” diye. Biraz daha psikoloji boyutuna girersek, bakın neler çıkacaktır... Eyvah!

Hanımlar ne olursa olsun, bizler biraz daha öz güvene (öz güvenden kastım müslüman kimliğimize, hüviyetimize) sahip olalım. Kendimizi markalara ve isimlere kaptırmıyalım.  Bizim buna ihtiyacımız yok ki, elhamdulillah! Bizler kendisini bilen müslüman kadınlarız. Sadeliğe ve güzelliğe heves edelim. Kişiliğimizi gereksiz şeylerle kişilendirmeye çalışmıyalım. Zira başarılı olamayız. Biz biziz! Bunu bilelim. Ve daha da ilerisi birbirimizi marka takmıyor diye aşağılamıyalım veya takıyor diye büyütmeyelim. Özentilere, imrenmelere ve gıptalara sebeb olmayalım. Yazmış olduğum konuların hepsine şahid olduğum için kaleme alıyorum. Aklımdan üretmiş ve kafadan atmış değilim. Ve birbirine hava atanlara ne demeli? (Hani “markalılar” “markasızlar” davası) Ya rabbi! İşte şu an kendimi gülmekten alıkoyamıyorum. “Markasızlar ve markalılar... Gülmek şurada dursun, durum anlattıklarımdan da daha da vahimdir aslında. Ne günlere kaldık! Ne biçim ölçüler ve değerlerdir bunlar? Ve bunlar biz müslümanları nasıl olumsuz etkilemektedir. Bunun farkında mıyız aceba? Bu mu müslümanlık, bu mu islam tevazusu? Yazdıklarım beni öyle üzüyor ki...

Ve aynı zamanda bu marka konusuna pek önem veren ve en son koleksiyonları anında  takip eden hanımlarımız, onlara eğer tesettür hakkında bir takım sorular sorsanız, avalarlar. Tesettür hükmünü, ayetlerini, hadislerini ve Edille-i Şeriyye’yi sorsanız, bundan yeterince haberdar değiller. İşte üstelik işin birde üzülecek bu tarafı vardır. Bari dini boyutunu bilmiş olsalar... Bilmiş olsalar mı? Belki de bu tarafını yeterince bilmedikleri için ve içlerine sindiremedikleri için, o markaya böyle önem vermektedirler. Zira başörtünün kendine göre zaten bir marka olduğunu idrak etseler, o sahte markalardan kendiliğinden vazgeçerler. Markanın markaya ihtiyacı yoktur çünkü.

Not: Bu yazımla hiç bir hanımı ferdi olarak eleştirmiş değilim. Sadece gözlemlediğim şahıslardan bir genellendirme yaptım.  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.