Verdikleri hiçbirşeye yok demedik, nede olsa gelişmiş olan onlar, geri kalan bizdik. Bilen onlar, bilmeyen bizdik. Cemil Meriç'in de dediği gibi: ''Hayret yerini hayranlığa bıraktı, hayranlık, teslimiyete...'' Hayretten, teslimiyete giden bu yolda aydınlarımız birkez olsun dönüp ardına bakmadı. Halkını, tarihini görmezden gelip, yüzünü yalnız güneşin battığı yere döndü. Bizi cephede kazandığımız savaşlardan, sosyal hayatımızda ki kargaşanın içine atıverdiler. Bu kargaşa daha sonra iki farklı zıt kutubun çatışmasına dönüşüverdi. Güzelin karşısında çirkinin, iyinin karşısında kötünün, mazlumun karşısında zalimin, haklının karşısında çirkefin savaşıydı bu... Koskoca bir tarihi elimizin tersi ile itip, tüm miraslarını yeryüzüne saçarak yalnız batı medeniyetinin kültürüne kucak açtık. Bunu batının cephede yenemediği bir toplumu, ellerinden kültürlerini alıp kendi kokuşmuş kültürlerini empoze ederek kazandığı bir savaş olarak da görebiliriz. Kendi benliğini yitirmeyenleri ayrı bir kefeye koymak gerekli, bunuda bilirim. Ancak genele bakıldığında durum içler acısıdır, bunuda söyleyebiliyorum... Batı kültürel savaşla bizi yok etmeye çalışmakta ve gençler bu sistemin şakşakçılığını yapmakta. Bunların yanında milli bilinci yerinde olan ve tarihini gerçekleri ile bilen gençlerimiz, Necip Fazıl'ın da hayalini kurduğu o gençlik elbet var ve okyanuslar gibi kabararak artacaktırda...
Tam manasıyla güçlü, her alanda bağımsız ve dünya kamoyunda söz sahibi bir devlet istiyorsak sorunun köklerine, yani tarihimize inip bir göz atmamız yeterli olacaktır. Yıllarca cephede bizi yenemeyen bu adamlar, nasıl olduda bir anda bizden bunca sene ileri gitti, bizi de akıl almaz bir hale getirerek birbirimize düşürdü ve mağlup etti diye, düşünmek lazım... Tarihimize baktığımızda anlaşılacaktır ki durum siyasetide, hukukuda aşan kaynaklarda yatmaktadır. Bu kaynak insanlara, başta da belirttiğim gibi önce ahlakı önermekteydi. Kültürü ve ahlakı iyiden iyiye bozulan bu toplumda ahlakın yüce değerlerine dönülmedikçe bizler masaya yumruğunu vuran bir devlet, zalimlere zalimsin diye haykıran bir millet olamayız.
Batı artık çürük bir iplik durumundadır ve bizim batılılaşma hayalimiz, çürük bir ipliğe hülya dizmekten başka bir şey değildir. Tanzimattan bu yana yüzümüzü çevirdiğimiz doğu toplumları ile, yine, ahlakın yüce değerlerinin bulunduğu ortak bir noktada buluşmalı ve güneşin battığı yerden gelen insanların boş vaadleri ile boş hayallere dalmamalıyız. Unutulmamalıdır ki güneş daima doğudan doğar ve batıdan batar. Bunun tam tersinin olacağı gün, yaşanacak kargaşayıda tüm inananlar bilir. Rabbim bizleri o günün kargaşasından korusun...
BİZ VE ONLAR(2)
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.