Muhteşem yüzyıl….
Tv programları…
Diziler…
Ve çok daha fazlası.
Eksik olan okuma alışkanlığımız.
Eksiz olan Kitaplar. Kullandığım ifâde de hata var doğrusu şöyle olacaktı; çok kitaplar çok az okurlar…
Belki de sayısını unuttuğumuz kadar çok kitaplar var kitaplığımızda, belki de kiminin evinde kitaplığa bile ihtiyaç yok. Malum biz millet olarak pek okursever olmadığımızdan, „gerek“ siz gördüğümüz eşyalar arasında kitaplık/Kitap yer almaktadır. Hem de ilk sıralarda.
Biz önemli olan şeyleri nedense son sıralara koyarız. Hep erteleriz. Birşeyleri ertelemeye çok bayılırız. Yarın yaparım deriz, yarin olur diğer yarınların üzerine yıkarız.
Ve çoğu zaman da unuturuz neden okumak zorunda olduğumuzu.
Kitap zenginliktir. Kitap bilgidir, bilgi ise hayattır. Hayatta olmazsa olmazlarımız vardır ya hani hava, su, ekmek vb işte bunlar gibidir „kitap“lar. Ufkumuzu genişletir, hayata farklı pencerelerden baktırır. Her birimizin zihni okuduğumuz her bir kitap ile inşa edilir.
Medeniyetler kitaplar ile kurtulur, nefes alır. Kitaplar kitaplığa hapsedildikçe kimseye fayda sağlamayacaktır.
Biz, “ne olacak bu dünyanın hali” diyeceğimize “ne olacak BENİM halim” demeliyiz.
Bilgiden mahrum kalan aklımızı cehalet hedef alacaktır.
Cehalet? Evet, Allah onun belasını verecek.
Soruyorlar bize neden kitap okumuyorsunuz diye, “Zamanım” yok! diyoruz.
Kanal kanal dolaşarak boşa geçirmeye bal gibi zamanı olanlar, kitap okuyarak geçirilebilecek zamanı nedense hiç bulamıyorlar.
Yazımın tam ortasında gelin sizlerle İstatistiki Bilgilere bir gözatalım:
- Toplam nüfusu sadece 7 milyon olan Azerbaycan'da kitaplar ortalama 100.000 tirajla basılırken, Türkiye'de bu rakam 2000 - 3000 civarında basılmaktadır.
- Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen yıllık kitap alımı, ortalama 100 ABD doları, Türkiye'de ise bu rakam 10 ABD dolarının altındadır.
- Türkiye'de her 100 kişiden sadece 4,5 kişi kitap okuyor.
- Japonya'da yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılıyor. Türkiye'de sadece 23 milyon.
- Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Raporu'nda, kitap okuma oranında Türkiye, Malezya, Libya ve Ermenistan gibi ülkelerin bulunduğu 173 ülke arasında 86. sırada.
- Japonya'da kişi başına düşen kitap sayısı yılda 25, Fransa'da 7. Türkiye'de ise yılda 12 bin 89 kişiye 1 kitap düşüyor.
Devam yazmaya gerek yok diyenleriniz oldu, duyar gibiyim.
Durmak yok yazmaya devam.
Bir düşünür düşünmüş düşünmüş ve “Dünyayı yöneten, kalem, mürekkep ve kâğıttır“ demiş.
Descartes´de; „düsünüyorum, o halde varım“ sözünü ifâde etmiş. Düşünürler ne güzel de ifâde etmişler.
Düşünmek? İnsan bildiği şeyleri düşünebilir öyle değil mi, bilmediği hakkında ne düşünebilsinki? O zaman şu demek oluyor;
„Kitap“.
Okuyacağız ki düşünebilelim.
Kitap okur ve dahasında düşünürüz. Diziler seyredilerek düşünülmez. Seyrettiğimiz dizileri düşünürsek vay bizim halimize. Pek yakında köşkler, villalar, pahalı pahalı elbiselerde isteriz ailemizden, eşimizden.
O halde kitap okuyarak düşünmeyi tercih edelim.
Okuyarak adam olalım. Film seyrederek değil.
“Bilginin efendisi olmak için çalışmanın kölesi olmalısınız“ demiş Balzac bir zamanlar. Çalışmanın yerine kitapların kölsesi olsak dersek yanlış demiş olur muyuz acaba?!
Kitap okudukca kendimizi daha yakından tanıyacağız. İnsan kendisini tanımak istemez mi?
Dünya da ve diğer tarafta başarılı birer insan/kul olmak istiyorsak eğer kitaplar ile yakından dost olmalıyız, başka çaresi yok efendim!.
Ya okuyacağız, ya da okuyacağız!
Çünkü Çiçero ne güzel dile getirmiş; “Kitapsız bir ev ruhsuz bir cesede benzer”.
Hürmetler Efendim