Son aylarda hadislerin ayıklanması diye bir faaliyetten söz edilmeye başlandı. Bunu, söylendiğine göre, Diyanet'in içindeki Fazlurrahmancı bir grup yapıyormuş.
Bu işte görüş beyan edilirken kullanılan referanslar ise çok şaşırtıcı: BBC'de çıkan bir yazı ve Chattam House Türkiye uzmanlarından Fadi Hakura'nın görüşleri. Bir de projeyi izlemekte olduğu söylenilen Hıristiyan İlahiyatçı Peder Felix Körner.
Hadislerin ayıklanması işine ben de tereddütlü bakıyorum ama neden bunu bizim İlahiyatçılarımız, Diyanet'ten veya karşı görüşten olanlar konuşmuyorlar? Biz durumu yabancıların ağzından mı öğreneceğiz, sorgulamak istediğim, bu.
Ben tam bu yazıyı yazarken ve Chattam House konusundaki tereddütlerimi izale etmek için araştırmaya girişirken 6 Haziran günü Mustafa Özcan Bey'in "Obama" hakkında yazdığı makalenin son bölümü dikkatimi çekti.
"... Bu durum bize maalesef modern Türkiye'nin doğuşunda yeni yönetimle pazarlık yapan Lord Curzon'un taleplerini ve pazarlığını hatırlatmaktadır. İngiltere'yi en büyük İslâm ülkesi olarak (bu cümle de buna pazar günkü kendi makalemin başlığını hatırlattı: İslâm, Amerika'nın bir parçası mıdır?) Takdim ederek kutsal emanetleri İstanbul'dan koparmaya ve almaya, Araplara tevdi etmeye çalışmaktadır. Tam da o sırada İstanbul'un ümüğüne basmış ve pençesini atmış olan İngiliz kraliyetinin kilisesi Angalikanlar da, Meşihat-ı İslâmiyeyi, İslâmiyet noktasında sorgulamaktadır... Dolayısıyla tarih aynasında veya güneşin altında değişen bir şey yok."
Fadi Hakura, "Yeni bir Türkiye geliyor" diyor ve onu şöyle tanıtıyor: "Girişimci, müteşebbis, dinamik, kimliğine kavuşmuş, Batı ve Doğu'yu birleştiren bir politikası ve sloganı olan Türkiye."
"Fadi Hakura enerji koridoru hakkında da şöyle söylüyor: Irak petrol ve doğalgazının Avrupa'ya ihracında tek uygulanabilir rota, Türkiye'dir."
Fadi Hakura'nın, hadislerin değişmesi hakkındaki fikirleri de şöyle:
"İslâm ilahiyatının temelleri değişiyor."
"Türkiye'nin yaptığı, İslâm'ı yeniden yaratmaktan başka bir şey değil. İslâm'ı, kurallarına uyulması gereken bir dinden, çağdaş, seküler bir demokraside yaşayan insanların ihtiyaçlarına karşılık olacak bir din haline getiriyor."
Şimdi Chattam House'u yeniden tanımak için internete baktırdım. Aslında, elimde olan bir kitapta fazlasıyla bilgi vardı ama yeni bir şeyler olabilir diye düşündüm. Çok uzun bir malûmattı karşılaştığım, kısaca alıntılar yapmakla yetineceğim.
("En büyük Korku" filmi hakkında bilgi verdikten sonra)
"Film şu anda muhtemel nükleer terörizm korkusuyla yaşayan dünyada bir nükleer saldırı tehdidi üzerinde kurulmuş ve tabii bu saldırı, CIA ajanlarının gayretiyle önleniyor. Maksat bu korkuyu diri tutarak toplumdan terörizmle mücadeleye destek almak (...) Başka bir örnek de Yüzüklerin Efendisi, Yüzük Kardeşliği filmi. Burada asıl ilginç olan, romanın, CFR'nin İngiltere'deki karşılığı olan Chattam House tarafından ısmarlanmış olması. Bu filmler, romanlar, aslında İlIuminati ve Gül-haç gibi örgütlerin felsefesinden esinleniyoruz. Yüzük Kardeşliği, mason kardeşliğidir. (...)
"1920 yılında kurulan Chattam House, Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü olarak da tanınıyor.
Uluslararası siyasi, ticari ve güvenlik konularına ilişkin düşünce üretimine dönük faaliyet gösteren, dünyanın önde gelen kuruluşları arasında olan Chattam House'da 1927'den bu yana "gizlilik" kuralı uygulanıyor. (...) Tüm bunların yanında Chattam House, CFR gibi, masonlukla çok içli dışlıdır. Her iki örgütün de üyeleri aynı zamanda mason localarına üyedirler.
"(...) Sanki hepsi, seküler bir dünyanın yerini alacak yeni dinin, tek dünya dininin ideolojik alt yapısını hazırlamak üzere kurgulanmış. Bütün bunlar ise "Derin dünya"nın gizli doktrinine denk düşen şeyler."
Yorum: Kurtuluş Cantürk, Kayıt: Erkan Kiraz.
Kaynak: Milli Gazete