Haberin hangisine inanalım, bilemiyorum; galiba ikisine de inanmamak lâzım...
Önce New York Times (NYT) komşusu Suriye’deki rejimi devirmek için çaba gösteren isyancılara Türkiye’nin topraklarını açtığını yazdı. Sadece topraklarını açmakla kalmamış, ‘Suriye Kurtuluş Ordusu’ (SKO) adlı örgütün Beşşar Esad’ın askerlerine yönelik kanlı eylemlerine de göz yummuş Türkiye...
Türkiye’de yuvalanan muhalifler dokuz Suriye askerini öldürmüş...
En iyisi haberin giriş paragrafını dikkatinize sunayım: “Zamanında Suriye’nin yakın dostlarından olan Türkiye, Cumhurbaşkanı Beşşar Esad’ın yönetimine karşı ayaklanmış silâhlı bir muhalefet grubuna ev sahipliği yapıyor. Komutanıyla çok sayıdaki SKO mensubuna topraklarını açtığı gibi, Türk askerleri tarafından korunan bir kamptan sınırı geçerek saldırılar düzenlemelerine de müsaade ediyor.”
Allah, Allah, ilişkimiz bu noktaya kadar vardı mı?
Dün bazı gazetelerde çıkan bir başka habere göre de, saldırılara karşı kendini korumak için, Suriye, sınırını mayınlarla donatmış... Sadece Türkiye sınırını değil,
Ürdün ve Lübnan’la olan sınırlarını da...
Vizeyi kaldırmış, bir ara TC vatandaşlarına pasaportsuz seyahat imkânı verecek duruma gelmiş Suriye, Soğuk Savaş artığı mayınlarını tazelemiş oluyor bu habere göre...
Bir “Allah, Allah” da bu haber için gerekiyor...
Mayınla ilgili haberi okurken kaynağın İsrail istihbaratıyla içli-dışlı ‘DebkaFile’ internet sitesi olduğunu öğreniyorsunuz.
NYT’ın haberi de -büyük ihtimalle- benzer bir kaynaktan esinlenerek kaleme alınmıştır. Türkiye’nin topraklarını yabancı bir silâhlı güce kullandırması da, Suriye’nin çare olarak sınırlarına mayın döşemesi de mantığa aykırı çünkü...
Haberlerin yalan olması bir gerçeği iyice gözlere sokuyor: Türkiye ile Suriye’nin (bu arada Suriye ile Lübnan ve Ürdün’ün de) ilişkilerinin şekerrenk olması bazılarını olağanüstü sevindiriyor. Suriyeli muhaliflerin Türkiye topraklarından çıkarak kanlı eylemler düzenlemesini, Esad’ın da buna karşı tedbir olarak sınırlara mayın koydurmasını gerçekten arzu ediyorlar.
Sıcak çatışma çıksa, araya kan davası girse, herhalde daha da sevinecekler...
Türkiye’nin Beşşar Esad’la ilgili hayal kırıklığı yaşadığı kimsenin meçhulü değil; muhtemelen Beşşar Esad da aynı türden hislere sahiptir Türkiye’yle ilgili olarak... Karşılıklı suçlamalar devam ediyor. Ankara demokratikleşmesini hızlandıran Şam’dan barışçı gösterilere müsamaha bekliyordu; Şam da dışarıdan gelen baskıları Ankara’nın desteğiyle daha kolay göğüsleyebileceği hesabındaydı.
İki hesap da tutmadı: Esad’ın arkasındaki 40 yıllık Baas Partisi mekanizması iktidarın ellerinden kaymasını getirecek sürece müsamaha göstermedi; Ankara da masum insanların üzerine ateş açılır ve her gün çok sayıda direnişçi hayatını kaybederken Esad’a destek çıkıyor görüntüsü vermek istemedi...
Yine de hayal kırıklığının düşmanlığa dönüşmesi gerekmez... Irak ve Libya’dan sonra Suriye’nin de askeri bir güç olmaktan uzaklaşması birilerinin işine gelebilir, ama Türkiye’nin işine gelmez, gelmemeli...
Beşşar Esad’a bir çıkış kapısı aralamak şart. Savaşsız, kan dökmeden, onuru yıkılmadan sahneden çekilebileceği bir çıkış yolu...
Çıkış yolunu sonuna kadar dostluktan vazgeçmeyen Türkiye gösterebilir...