Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların "Alım-satım tıpkı faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar. (Kuran, Bakara 275)
Bir varmış bir yokmuş, 1600'lü yıllarının Avrupa'sında bir kuyumcu yaşarmış.
Kuyumcunun geçim kaynağı, bölgede yaşayanların altınlarını kasasında muhafaza etmekmiş. Vatandaşlar altınlarını güvende tutmak karşılığı kuyumcuya belirli bir ücret öder, karşılığında da altınlarının miktarını gösteren bir makbuz alırlarmış.
Bir süre sonra halk, aldıkları makbuz ile çarşıda pazarda alışveriş yapabilmeye başlamış. (Günümüzde kullanılan kağıt para misali) Bu o kadar yaygınlaşmış ki, herkes, daha ağır ve taşıması zahmetli olan altın yerine, kağıt parçası taşımayı tercih eder olmuş.
Günler böylece geçip giderken, kuyumcu ilginç iki tespit yapmış:
1) Kasasında tonlarca altın olduğunu fakat kimsenin aynı anda gelip bu altınları kasadan almadıklarını,
2)Kimsenin altınlar yerinde duruyor mu diye kontrol etmediğini.
Bu tespitlerin üzerine kuyumcu yeni bir iş açmaya karar vermiş. Çevrede zengin, bol altınlı birkaç elit aileleyle birleşip, kuyumcusunun yanına, kredi yani borç veren bir şirket kurmuş.
Ve de bu şirketten ticaret yapanlara faizle borç vermeye başlamış.
Tabii ki altın olarak değil, altın karşılığı olan kağıt parçası yoluyla.
(Unutmadan belirtmek gerekir ki, bu kuyumcu ailenin en etkili geçim kaynağı savaşlarmış. Kendileri her iki tarafı da finanse edip, kasalarını doldurmaya devam etmişler.)
Böylece kasasında boşu boşuna duran,-çoğu başkalarına ait olan- tonlarca altın üzerinden faizle para kazanmaya başlamışlar.
..
Bir süre daha bu böyle devam etmiş ve bu aileler sanayi devriminin de etkisiyle zenginliklerine zenginlik katmışlar.
Sonunda, para hırsına daha da bürünen bu aileler daha da cüretli bir iş yapmaya karar vermişler.
Bu sefer, kasasında 10 ton altını varken, 100 hatta 200 ton karşılığında senetler yazmaya başlamışlar. Ve tabii ki bu yolla faiz getirilerini katlayıp daha da zengin olmuşlar.
.
Peki bu kuyumcu ve çevresindeki aileler bugün nerede?
Günümüzde kuyumcu ve ortakları daha da bir cüratkar.
1) Artık kasalarında altın ve ya gümüş tutma zorunlulukları yok. O yüzden keyiflerince parayı basar, keyiflerince ise parayı halktan saklarlar.
2) Amerika'da bugün kuyumcu ve ailesinin kısaca adı FED,
Türkiye'de ise, çoğu kişi tarafından bilinmemesine rağmen bir bankalar karteli olan- Türkiye Cumhuriyet Bankasıdır.
3) Size ve ya devletinize borç para vermek için sadece bilgisayar ekranına bir iki rakam girerler, ondan sonra elinize sarı veya beyaz bir kağıt tutuştururlar.
Ekrana para miktarını girerler
Hoooop paranız hazır. Bir çeşit sihirbazlık.
Şapkasından tavşan yerine, para çıkaran türden.
Böylece parayı bir damla alın teri dökmeden yaratır, ve halkın, ona bu borcu, fazlasıyla(faiziyle) alın terı dökerek ödemelerini beklerler. Şahet ödeyemezsen gelir yarattığı taklit para ile evini, arabanı alır, seni kendine köle eder.
Bu kadar da yüzsüzdür kendileri..
Sen borcunu fazlasıyla(=faiziyle) ödemek için ecel terleri dökerken, o, malikanesindeki havuzunun başında içkisini yudumlayıp keyfine bakıyordur.
İşte bugün bütün dünyayı pençeleri altına almaya çalışan kapitalist faizci düzen adı altında, firavunluk tekrar böyle dünyaya hakim olmuştur. Merkez bankaları, diğer bankalar ve medya (hatta buna okulları, devletleri, hatta orduları) aracılığıyla toplumları cahil bırakıp sömürmekte ve halkları her geçen gün köleleştirmektedirler.(Bakınız: Türkiye..Borç batağında. Bakınız: Amerika..Borç batağında.)
Bunun sonu aynı Mısır'daki firavunlarının kölelik sistemidir. Yeni adı ise: Yeni Dünya Düzenidir. Yani Yaratan'ı hiçe sayıp, kendini Tanrı olarak gören düzen.
Uyan ey millet!
Bankaya yatırdığın, alın teriyle kazandığın paralar, bu firavun kökenli ailelere gidiyor.
Ödediğin vergilerin çoğu, seni IMF ve bankalar yoluyla sömüren bu bankaların sahibi kuyumcu kılıklı firavunlara gidiyor.
Uyan ey millet!
Dayanma zamanıdır merkez bankalarının kapılarına!
Hesap sorma zamanıdır bu kuyumcu kılıklı uyanık firavunlara..
Sormazsan eğer sen bugün hesap,
Bir gün senin de kapına gelirler de,
Soyarlar tepeden tırnağa..
Sonra bulursun kendini bir gün sokakta,
Elinde soluk, numaralı bir kağıt parçası,
Ve o kağıt parçasının içine sığdırdığın hayallerin..
Ve o anda anlarsın,
Tek gerçek olan O'dur..Yaratan'dır
O yüzden geç olmadan dön Rabb'ına.
Ne Obama, ne Erdoğan, ne de başka biri ara.
Tek başına Rabbin yeter,
Şu firavunları yerin dibine sokmaya..
Sen yeter ki uyan ey millet,
Düştüğün şu gaflet uykusundan..
Kapan yerlere,
Af dile,
Merhamet dile,
Dile ki bu zulüm bitsin..
Devamı: Biz kimiz? Kimdir bu biz?