Bir süredir aklımdan hiç çıkmayan düşünce şuydu: “Rodos'ta beni en mükemmel şekilde ağırlayan Aydın Doğan'a, kendisini bizim geleneksel fasıllara davet sözü vermiştim, bu sözü ne zaman yerine getirebilirim?” Bu ay 'şimdi tam zamanı' gibi göründü gözüme...
Bizim faslın Doğan Medya Grubu'na yüklü bir vergi cezası verildiği güne denk düşeceğini nereden bilebilirdim ki... Sağolsun, yine de geldi Aydın Bey, birkaç saatliğine de olsa kendini musikinin kollarına bıraktı da...
Daha önce birkaç yerde haberi çıktığı için biliniyor, ama tekrarlamakta mahzur yok: Çoğu medya çevrelerinden, bazısı iş ve sanat dünyasından bir grup dostla ayda bir buluşuyor ve değerli musiki üstadlarının yönlendirmesiyle 'fasıl' yapıyoruz... Her biri için ayrı bir makam seçiliyor, önce o makamdan şarkıları hep birlikte icra ediyoruz, sonra da sıra içimizden sesi güzel olanların kendi repertuarını sunmasına geliyor...
Her 'fasıl' için mütevazı bir mekân seçiliyor, ama sonuncusuna -aramızda Aydın Bey de bulunacak diye- kendisinin yakın bir arkadaşına ait Eresin Otel'i özellikle tercih ettik...
Başkaları bu tür musiki meclislerini hangi amaçla düzenler bilemem, ama bizimkinin amacı çok basit: Herbirinin zihni olağanüstü meşgul olan dostlarımızla hiç değilse ayda bir kez buluşup bir akşam boyunca musikinin o rahatlatıcı ve tazeleyici iklimine muhatap etmek...
Başka illerden gelenler olsa da İstanbul ağırlıklı bir konuk listemiz var, her ay pek az değişen... Herkes gelse 50'yi ancak bulan bir kitle... Genel yayın yönetmeniyle muhabir, patronla çalışanı, profesyonel sanatçısıyla amatörü eşit düzeyde muamele görüyor ve farklı bir davranış da beklemiyor...
Son buluşmamızda sesi kimbilir kaç neslin musiki belleğinde yer etmiş olan Samime Sanay'dan ilk solo şarkıları rica ettiğimizde, “Ben assolistim, üvertür sanatçıymışım gibi sahneye ilk beni çağırdınız” diye takıldı, ama ortamı bildiği için hiç yüksünmeden en güzel şarkıları birbiri ardına terennüm etti... “Halimi anlayacak/ derdime katlanacak/ benimle ağlayacak/ sevgili istiyorum” sözlerini de içeren 'Bir sevgi istiyorum' şarkısı bazı gözleri buğulandırdı.
Ben kadın seslerinden bir de Aylin Şengün Taşçı'yı çok beğeniyorum; İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğu'nun şefi de olan Aylin Hanım imkân bulduğu her faslımıza katılıp herbiri anlamlı şarkıları seslendiriyor. Kendisinin 'Aşktan Yana' adlı albümünde seslendirdiği şarkılar günlerdir dilimden düşmüyor.
Aylin Taşçı, bu defa, hakkında adı dışında (sanatçımız, onun da takma ad olduğuna inanıyor) hiçbir bilgimiz olmayan Mehveş Hanım'ın vals ritimli nihavend şarkısı “Kaçsam bırakıp senden uzak yollara gitsem” şarkısını seslendirdi.
Fasıllarımızı izlenilir kılan Dr. Adnan Çoban'ın musiki konusundaki derin bilgisi... 'MüzikTerapi' adlı kitabıyla (Timaş Yayınları) da tanınan bir psikiyatr Dr. Adnan Çoban... Her ay bazısı değişebilen saz üstadlarını ve başta okunacak fasıl şarkılarını o belirliyor; gece boyunca da sesi ve sazıyla en fazla katkıyı o sağlıyor.
Son fasıl gecesinde, udda Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, kanunda Dr. Akif Köksel, mızraplı tanburda Hulusi Babalık ve kemanda Şükrü Özoğuz sazlarıyla fasla ve solo şarkılara eşlik etti.
Prof. Küçükusta da doktor (göğüs hastalıkları uzmanı), ama mürekkep kokusu almışlardan... Değişik yayın organlarında çıkan yazıları şu yakınlarda 'Biri Bizi Hasta Ediyor' başlığını taşıyan bir kitapta (Hayy Yayınları) toplandı.
Başkaları da yazdığı için artık gizliliği kalmadı; her ay birlikte olduğumuz amatör dostlardan bazısının sesleri olağanüstü. Türk Hava Yolları (THY) yönetim kurulu başkanı Dr. Candan Karlıtekin her seferinde notalarıyla geliyor. Bilenler eserleri 'hatasız' icra ettiğini söylüyorlar. 75. yılı anısına beş CD'lik bir Türk Musikisi albümü çıkardı THY; 75 büyük bestekârın eserlerini dört muhteşem sese okutarak...
Sesleriyle amatörlük sınırlarını hayli zorlayan başka katılımcıları da var her ay tekrarlanan fasıl gecelerimizin...
Ülkemizin en büyük medya patronu aramızda diye “Acaba bu kez farklı mı olacak?” tedirginliği yaşayanlar, Aydın Doğan'ın üzüntülü olması gereken bir günde çevreye muazzam uyum gösteren tavrını görünce, müthiş rahatladılar. Her zamanki samimi hava içerisinde başladı ve bitti gecemiz...
Gecelerin sorumluluğunu sırtlayıp hiçbir aksamaya meydan vermeden gerçekleştiren Yeni Şafak'ın spor müdürü Erhan Köknar'a, kendisini uğurlarken, “Bir dahakini bizim orada yapalım” demiş Aydın Bey; “Oh be yahu, sırtımdaki ağırlıkları bir geceliğine unuttum” dedikten sonra...
Ben şimdiden bildireyim dedim, olursa duyarsınız nasıl olsa...