Bilindiği üzere bu gün bir kaosun, bir keşmekeşin içinde olan İslam Dünyası dünde (tarihte de) bu gibi durumları yaşamıştı. Cengiz’in torunları Moğollar ile bu günkü Haçlı/ Batı ittifakının dedeleri, hem Anadolu’yu, hem Arap diyarlarını tarumar etmişlerdi. Bu acı yılların teferruatı tarih kitaplarında okumayı bekliyor.
DÜN HÜLAGÜ BU GÜN TRUMP DÜN MOĞOLLAR BU GÜN İSRAİL
Hülagu, Moğol İmparatorluğunun kurucusu Cengiz Han’ın torunu, İlhanlı Devletinin kurucusudur.
Hülagu 1258 tarihinde Bağdat’a girerek Abbasi Halifesi Mutasım’ı keçeye sarıp Moğol atlarının ayakları altında ezdirerek öldürttü. Şehri yağmaladı. Kadın, yaşlı, çocuk, hamile demeden bazı kaynaklara göre 200.000, bazılarına göre de 400.000 kişiyi katletti. Cami, hastane, saray ve benzeri ne varsa hepsini yok etti. Kütüphaneleri ve tarihi eserleri yaktı. Milyonlarca dini ve ilmi eseri Dicle Nehrine döktü.
Hülagu bir gün, şehrin dışına kurduğu karargâhında, o beldenin en büyük âlimi ile görüşmek istediğini bildirir. Bu haber, âlimler arasında korku ve endişeye sebep olur. Kimse Hülagu tarafından öldürülmek korkusuyla bu davete icabet etmek istemez. Bu haber zamanın genç âlimlerinden Kadıhan’a ulaşır. Kadıhan, ufak tefek, tıfıl bir gençtir. Daha sakalı bile çıkmamıştır. Böylesi bir daveti kabul ettiğini söyleyerek Hülagu ile görüşmeye gidebileceğini, bunun için kendisine bir deve, bir keçi ve bir de horoz verilmesini ister.
Kadıhan, hayvanlarla birlikte çadıra varır. Hayvanları çadırın dışında bırakarak içeriye girer ve kendisini tanıtır. Kendisiyle görüşmek üzere geldiğini söyler.
Hülagu, genci tepeden tırnağa süzer ve beklediği tipte birisi olmadığını görerek, “Bana göndermek için bula bula seni mi buldular. Gönderecek başka birini bulamadılar mı?” diye sorar.
Kadıhan, gayet sakin bir şekilde; “görüşmek için iri yarı, boylu poslu birini istiyorsan, bir deve getirdim. Sakallı yaşlı birisi ile görüşmek istiyorsan, bir keçi getirdim. Eğer gür sesli birisiyle görüşmek istiyorsan horoz getirdim. Üçünü de çadırın önüne bıraktım. Onlarla görüşebilirsin!” der.
Hülagu karşısındakinin sıradan birisi olmadığını anlar ve “şöyle otur bakalım” diyerek ilk sorusunu yöneltir. “Söyle bakalım, beni buraya getiren sebep nedir?” diye sorar.
Kadıhan, gayet sakin bir şekilde; “Seni buraya bizim amellerimiz getirdi. Allah’ın bize verdiği nimetlerin kıymetin bilemedik. Esas gayemizi unutup makam, mevki mal mülk peşine düştük. Zevk ve sefaya daldık. Cenab-ı Hak da bize verdiği nimetleri almak üzere seni gönderdi” der.
Hülagu bu sefer ikinci sorusunu sorar. “Peki, beni buradan kim gönderebilir?” Cevap çok manidardır. “O da bize bağlı. Benliğimize dönüp ne kadar kısa zamanda toparlanıp, bize verilen nimetin kıymetini bilir, zevk ve sefadan, israftan, zulümden, birbirimizle uğraşmaktan vazgeçersek işte o zaman sen buralarda duramazsın”
Bugün İslam Âlemi yine perişan. Bakın ABD Başkanı Trump bir imza ile Kudüs’ü İsrail’in başkenti yapıyor. Golan tepelerini İsrail’e veriyor. İslam dünyası ise yalelli yalelli eğlenmeye devam ediyor. Suud, Mısır gibi güçlü ve zengin ülkeler bırakın bu karara karşı çıkmayı, bırakın İsrail’in zulmüne karşı durmayı ABD Ve İsrail’le bir olup Filistin’e karşı duruş sergiliyorlar. Bunun sebebi elbette biziz: Yani İslam Dünyası. Dün Hülagu’nun bu gün İsrail’in bu bölgeden çıkması bizim elimizde. Korkaklıktan, lüks yaşama hevesinden, birbirimizi yeme hastalığından, iç çekişmelerden uzaklaştırıp, Cihad emrine uyduğumuz an, Allah’ın izni ile yine içimizden Selahaddinler, Kılıçaslanlar, Alpaslanlar, çıkacak, yine fatihler doğuran anneler meydan alıp Romalar fethedilecek.
Biz Patates Soğan Derken Gitti Golan
Yerel seçimlerin tüm gündemimizi oluşturduğu bu günlerde etrafımızda gelişen olayları unutmayalım. Elbette partiler/ittifaklar arasında büyük mücadeleler olacak. Ak Parti MHP, CHP İYİ PARTİ HDP SP… Bunlar daha çok oy almak için istedikleri kadar mücadele etsinler. Yalnız geleceğimizi belirleyecek, yarınlarımızı ilgilendiren dış meselelerde lütfen bir araya gelsinler. Yoksa biz soğanla, patatesle uğraşırken ülkelerimiz elden gidecek.( Maazallah)
İnanmak istemesek de, görmemezlikten gelmeye çalışsak da ABD önderliğindeki zalim, katil, acımasız Batı -Haçlı ittifakı; Arap, Acem, Kürt, Türk… Alevi, Sünni, Mezhepli, Mezhepsiz, o tarikat bu cemaat… Ayırt etmeksizin bu bölgede yaşayan, öyle veya böyle Müslüman sıfatını taşıyan herkesi düşman olarak görüp yok etmeye and içmiş görünüyor. Asırlar önce de Haçlı Seferleri ile aynı amaçla bölgeye gelen ve 200 yıla yakın İslam diyarlarını kan gölüne çeviren Batı - Haçlı İttifakı, tarihi tekerrür ettirmeye devam ediyor. Bazılarımız 3. Dünya savaşını beklerken son 10 yılda ölen 12 milyona yakın Müslüman Ölmüş haberimiz yok. Slam dünyası mahvolmuş umurumuzda değil. Bu gelişmelerin 3. Dünya savaşı diye adlandırılması için ne kadar daha Müslümanın ölmesi gerekiyor? (1. Dünya savaşında 10 milyona yakın insan ölmüştü)