18 Mart Cuma günü çıkan köşe yazımda şu satırlar yer almıştı: "Hadis okuyanlar, bu âyet gelince mescitte bulunan Ensar kadınlarının -ilâhî emri geciktirmeden yerine getirmek üzere- etekliklerini yırtarak başlarını, boyun ve gerdanlarını bununla bağladıklarını; keza Hz. Peygamber'in (s.a.) "Ergenlik çağına gelmiş bir kadın başörtüsü giymedikçe Allah onun namazını kabul etmez" buyurduğunu da bilirler. Bunları bilmeyenlerin fetva verme hakları yoktur"
Burada geçen ""Ergenlik çağına gelmiş bir kadın başörtüsü giymedikçe Allah onun namazını kabul etmez" mealindeki hadisten maksat (çıkan hüküm) "kadınların namaz kılarken başlarını da örtmeleri farzdır" şeklinde iken bazı okuyucularım "namazın farzlarından biri de kadının genel olarak tesettüre riayet etmesi ve bu arada başını örtmesidir" diye anlamışlar. Bu yüzden çeşitli sebeplerle namahreme karşı başını örtemeyen/örtmeyen hanımlar, "namazda başımızı örttüğümüz halde bizim namazımız kabul edilmiyor mu" diye soruyorlar, hatta sormakla kalmıyor öfkeleniyorlar, beni "tesettüre riayet etmediği halde beş vakit namazını kılan hanımları namazdan soğutmakla" itham ediyorlar.
Yukarıda ifade ettiğim gibi o hadisten maksat namazda başörtüsüdür. Genel olarak örtünme konusundaki yazıma o hadisi almaktan maksadım da "İslam'da başörtüsü yoktur" diyenlere başörtüsünün olduğunu gösteren delil ve örneklerden birini daha sunmaktır.
Tesettüre riayet edemediği veya başka bir günahı işlemekte olduğu halde beş vakit namazı veya Cuma namazını kılan bir müminin, kadın olsun erkek olsun bu namazlarının kabul edilmeyeceğini –Allah ve Peygamberi söylemediği için- hiçbir kimse söyleyemez. Namazın iç ve dış farzlarını yerine getiren bir kulun bu ibadetinin kabulü, diğer bütün ibadetlerde olduğu gibi Allah'a ait bir husustur. Günahların, ibadetlerin kabulüne mani olmasından değil, ibadetlerin ve salih amelin bir kısım günahların bağışlanmasına vesile olacağından söz etmek doğrudur.
Rabbimiz şöyle buyuruyor:
"Gündüzün iki tarafında namaz kıl, gecenin de gündüze yakın saatlerinde; iyilikler gerçekten kötülükleri giderir; bu öğrenmek isteyenlere bir hatırlatmadır" (Hud:11/124)
Bu vesile ile bir daha hatırlatmakta fayda görüyorum:
İslam'da tesettür vardır, buna kadınların başlarını örtmeleri de dahildir, ama Müslümanlık tesettürden ibaret değildir. Ayrıca tesettürde şekil yanında ruh, maksat, şekil-anlam bütünlüğü ve tutarlılığı da önemlidir. "Nice örtünen açıklar vardır" hadisi, yalnızca şeffaf veya hatları belli eden giyinmeyi değil, örtündüğü halde davranışlarıyla açılmayı da içine almakta ve kınamaktadır.
Birçok günahkârın bir güzel amel yüzünden affedilebileceğini ve cennete girebileceğini müjdeleyen hadisler de vardır. Hiçbir kul, bir günahım, bir kusurum var diye hem yapabildiği ibadetlerini terk etmemeli, hem de Allah'tan ümit kesmemelidir.
31 Mart Çarşamba yazımda bir yanlış var:
"İslam'dan çıkmamak şartıyla fiilen dine aykırı bir yol izleyen, halka zulmeden, açıkça günaha giren yönetime karşı isyan konusuna gelince, "sabretmek, nasihat ve dua etmek gerekir, isyan edilemez" diyen bir azınlık dışında hemen bütün Ehl-i sünnet alim ve müctehidleri, "isyanın faydası, zararından büyük olmamak şartıyla bu durumda da yönetime isyan ederek değiştirmek dinen gereklidir" demişlerdir."