Bin Ladin öldü, öldürüldü... Bin Ladin katl edildi... Bin Ladin yargısız idam edildi... Bu idam hukuka, adalete uygun mudur? Olmadığını bütün vicdanlı ve insaflı insanlar kabul ediyor.
Bin Ladin'in ölümüyle ilgili ABD'nin açıklamaları büyük ve çarpıcı çelişkilerle doludur.
Bin Ladin ölünce terör ve ABD düşmanlığı biter mi? Yoksa daha da artarak sürer mi?
Bin Ladin şehid mi olmuştur?
Bu soruyu Diyanet'e sorsam cevap verilmez.
İcazetli ulema, fukaha ve müftüler bu konuda ne derler acaba?
Şehid olsun veya olmasın, yargısız şekilde idamından sonra cesedinin ailesine verilmesi ve İslami usullere göre defn edilmesi gerekmez miydi?
ABD ne diri Müslümanların ne de ölü Müslümanların hukukuna riayet ediyor.
Emperyalizmin ve sömürgeciliğin şakşakçıları işlerine gelmeyen açıklamaları hemen komplo teorisi olarak karalıyor. Bu dünyada komplo yok mudur?
Bin Ladin ölmüş olabilir ama bu kaçıncı ölümü ve öldürülüşüdür onun?
ABD rejimi, dirilerden korkuyor, ölülerden de.
ABD 1945'te biri Hiroşima'ya, öteki Nagazaki'ye iki atom bombası atıyor, yüz binlerce masum sivili bir anda katl ediyor, bunun adı terör olmuyor ama Bin Ladin İkiz Kuleleri yıktırınca dehşetli bir terör oluyor.
Birkaç gün önce iki amerikan vatandaşı Müslüman, İslami kıyafetlerinden dolayı uçaktan indirildi. Amerika iliklerine kadar korkuyor.
Amerikan toplumu dehşetli bir korku paranoyası içindedir.
ABD'yi terör değil, bu korku yıkıp yere serecektir.
Soruyorum:
Bin Ladin öldürüldü ama ölmeden önce yapacağını yaptı mı, yapmadı mı?
Sovyetler Birliği'nin yıkılışının ve çöküşünün altı sebebinden biri Afganistan'a saldırıp Müslüman halka zulm etmesi olmuştur.
ABD'nin listesi daha uzundur: Afganistan, Irak, Filistin, Somali...
ABD'nin dediği mi olacak, Allah'ın dediği mi?
Allah adaleti emr ediyor. ABD ise adaletsiz. Bu savaşı kaybetmeye mahkum.
*(İkinci yazı)
ÇILGINLIKLAR ÜLKESİ
Bursa'da zaman... Hayır dilim sürçtü yanlış söyledim, Bursa'da bir futbol maçı... Şehirde yer yerinden oynuyor. Sanki savaş var. Futbol holiganlarının gözleri kararmış...
Kastamonu'da Başbakanın konvoyuna otomatik silahlarla zırh delen mermiler sıkılıyor, bombalar atılıyor. Bereket versin ki, Başbakan otomobile binmemiş, helikopterle gitmiş...
Samsun'un bir ilçesine bağlı köyde iki köylü bir köpeği ağaca bağlamışlar, sopalarla vura vura feci şekilde öldürmüşler. Köpeğin feryatları dağları vadileri inletmiş.
Hoppa züppe ünlü şanlı anlı fingirdek kadına bir gazeteci kimliğini tanıtmadan telefon etmiş, birlikte olmak için kadın 10 bin lira istemiş...
Bir koca kendisi işte iken eve aşığını alıp zina yapan karısını polise şikayet etmiş. Polis "Zina suç değildir, herhangi bir bir işlem yapamayız" cevabını vermiş. Aşığın eli kadının belinde, kocanın eli böğründe kalmış.
Seçim oylarının basım işi 12 milyon liraya ihaleye çıkartılmış, en sonunda 900 bin liraya düşmüş...
Medya ateşli ateşli tartışıyor: Filan dizideki zina sahnesinde erkek ile kadının arasında yastık mastık yokmuş, kameraların önünde bilfiil cinsel ilişki yapmışlar. Böylesi daha gerçekçi oluyormuş...
Ülkenin bazı bölgelerinde kanlı terör var, bazı bölgelerde ise vur patlasın çal oynasın eğlence...
Ucuz halk ekmeği kulübelerinin önünde uzun fakir fukara kuyrukları var. İstanbul'un en lüks lokantasında bir porsiyon lüfer 500 liraya yeniyormuş...
İri ve ünlü bir politikacı Memiş rakibine "Ben senin a..." demiş, gerisini getirememiş...
Bizim Hacı akşam namazını kılmış, ardından akşam yemeğini yemiş, sonra koltuğuna kurulup "Şehvetli ve Ateşli (nar) Yasak Aşk" filmindeki zina ve fuhuş sahnelerini pür dikkat seyretmiş.
On dört yaşındaki öğrenci kız hamile kalmış, vakti gelince çocuğunu doğurup çöpe atmış. Çocuğun babası belli değilmiş.
Yirmi yıl önce züğürdün teki olan herif bugün süper zengin olmuş. Kurumundan yanından geçilemiyormuş.
Otobüste birbirini mıncıklayan bir çifte "Burası seks vasıtası değil" diyen şoför medyatik linçe maruz kalmış...
Avrupa standartlarına uygun olmayan hadisler büyük paralar harcanarak ayıklanıyormuş...
Papazlarla haşir neşir olan birileri Müslüman kardeşleriyle konuşmuyormuş...
Müezzin sabah vakti ezan okurken hoparlörü sonuna kadar açmış, rahatsız olan Müslüman komşusu da polise şikayet etmiş...
Fakir kadının bebeği gıdasızlıktan ölmüş. Milyonlarca Müslümandan biri birkaç yüz lira zekat veya sadaka vermiş olsaydı zavallıcık ölmeyecekmiş.
Geçen Ramazan'da İzmir'de bir kediyi tekmeleye tekmeleye öldüren aydınlık üniversite öğrencisinin davası başlamış.
Bursa'da direksiyona hakim olamayıp (sarhoş muydu?) durağa dalıp beş zavallı kadını feci şekilde ezerek öldüren cellat sürücü on ay yattıktan sonra tahliye olmuş...
Müslümanlar iktidardaymış ama dindar öğrenciler, dindar memureler, dindar avukatlar hala başörtüsüyle okula, daireye, adliyeye giremiyormuş...
İdam edilen fidancıklar ölüm yıldönümünde anılmış, hatıraları bir kez daha kutsanmış...
Dehşetli yolsuzluk yapan, vurdu mu büyük vuran pek iri bir vurguncu on bir aylık bir devşirme ve talandan sonra umreye gitmiş. Günahsız olarak döneceğini sanıyormuş...
Açık oturumda iki kişi birbirine girmiş, çok ağır şekilde atışmışlar, seyredenler zevkten dört köşe olmuş, tv kanalı reyting patlaması yapmış.
Medya bir aslanın bir zebrayı parçalayıp yediğini rejimleriyle ve kanlarıyla birlikte verdi. Okul çocukları için iyi ve canlı bir biyoloji ve zooloji dersi oldu.
Paşa vaktiyle ne demişti: Yurtta sulh, cihanda sulh...