'Biat medyası' biz oluyoruz, ancak bu adla andıkları gazetelerde konuya hiç bulaşmayan yazarlar, ya da Aydın Doğan'a hak veren yazılar var; buna karşılık kendilerinin 'yansız ve tarafsız medya' olduğu iddiasını seslendiren Aydın Bey'in gazetelerine tek seslilik hakim...
Yalnız gazeteleri mi? Grupta çalışanların etkili olduğu bütün örgütler Başbakan ile medya patronu arasındaki kavgada yerlerini almış bulunuyorlar. Tabii, patronlarının yanında...
Biraz ayıp olmuyor mu? Okur dediğiniz kitle bu kadar kolay kandırılır insanlardan mı oluşuyor sanıyorsunuz?
Dünkü gazeteler kavganın borsaya yansımasını Bir günde 1 Hilton kaybetti başlığıyla sundular. Hürriyet de bu kayıp yüzünden Başbakan Erdoğan'ı suçladı. Borsada kayba sebep olmak suçmuş çünkü. Bu iddiayı içeren bir dosyanın aylardan beri Sermaye Piyasası Kurulu'nda (SPK) masadan masaya devrolduğunu işitiyorum. Konunun kendisi odağında hatırlanmasından hareketle, Başbakan Erdoğan, o suç dosyasını kamuoyuyla paylaşsa iyi olacak.
Biraz kavganın gelişi ve Başbakan Erdoğan'ın üslubundan, kıyametin Hilton arazisine rezidans dikme çabasından koptuğu bir kanaat olarak yerleşti. Savunmasını yaparken Mehmet Ali Birand'a itiraf ettiği gibi, Aydın Doğan bu arzusunun gerçekleşmesini çok istiyor. Kim istemez ki? Hilton'u özelleştirme ihalesinden 255 milyon dolara satın aldı Aydın Bey'in şirketi; rezidans yapımına imkân sağlayacak imar değişikliğiyle birdenbire en az üç milyar dolarlık bir büyük projeye dönüşecek aynı arazi...
Deniz Feneri'nde Alman savcının zorlamayla iddianamesine koyduğu 'kayıp para'nın kaç bin katı oluyor 3 milyar dolar, hesap edebilir misiniz?
Elbette tatlı bir kâr, hoş bir para. Taş taşıyıp da kol yorulmadan kazanıldığı için ayrı bir keyif de vereceğine emin olabilirsiniz... Geçmişte bu yolla az zengin olunmadı bu ülkede. Merter'de yol kenarındaki bir araziyi küçük bir imar değişikliği hamlesi sonrasında Migros'a hayli kârlı bir fiyata satmıştı Aydın Bey. Bedrettin Dalan'ın belediye başkanlığı döneminde...
Şaban Dişli'nin adının karıştığı olay da böyle bir şey miydi? Bu durumda, kendini savunurken neden geçmişteki Merter arsası konusunu gündeme taşımadı Şaban Bey? mı dediniz? O kadar yakın olduğu Doğan Grubu'nun kendisini bir çırpıda harcamasından duyduğu şaşkınlık Şaban Bey'in basiretini bağlamış olmalı.
Hilton arazisi elbette önemli, Aydın Bey'in savunmasından da bunu öğrendik, ancak bütün ittifaklarını yerle bir edecek değerde gibi görünmüyor benim gözüme. Hilton orada nasıl olsa duruyor, bugün olmazsa yarın diye düşünür akıllı patron... Hele cebinde nereye harcayacağını bilemediği 2 milyar dolar varsa... Aydın Doğan gibi...
Sanki bu duruma gelişte daha farklı hisler rol oynamışa benziyor. Birilerine söz vermiş de yerine getirememiş gibi bir his... Hakkında ne düşündüklerini önemsediği birilerinin gözünden düşmeye bir itiraz, isyan, başkaldırı gibi... Başıma belâ açılacağını bildiğimde öyle huzursuz olurum ben.
Bu yılın Mart ayında Aydın Doğan'ın Başbakan Tayyip Erdoğan'a bir mektup yazdığını gündeme taşımıştım, hatırlayacaksınız. Merakım, kapatma davasının hemen öncesinde gönderilen mektupta ne yazıldığıydı. Sonra, haziran ayı içerisinde, mektubun yarı içeriğini öğreniverdik: Meğer Petrol Ofisi'nde (PO) ortaklık kurduğu Avusturyalı OMV şirketinin en tepe yöneticisi, Avrupalı işadamları grubuyla beraber Başbakan Erdoğan'la görüşmüş ve Bize Mersin'de petrol rafinerisi açma izni neden vermiyorsunuz? diye sormuş...
Aydın Bey, mektubunda, Başbakan Erdoğan'ın Avusturyalı ortağı OMV'nin yöneticisi Wolfgang J. Ruttenstorfer'a söylediklerinden hareketle kendi görüşlerini aktarmış...
Bu olay sanki Hilton'dan daha önemli... Aydın Bey, Birand karşısında savunmasını yaparken de esas bu konuyu dert ediniyormuş gibi geldi bana.
OMV Avusturya merkezli bir şirket; Almanlar'la da bağları var. Enerji konusuyla ilgili. Aydın Doğan'ın yüzde 50'sini 530 milyon dolara satın aldığı PO hisselerinin sadece yüzde 34'ünü, kısa süre sonra, OMV'ye neredeyse 1 milyar Euro'ya sattığı biliniyor.
Şirketin hissedarları Wolgang Bey'in kellesini isteyip duruyorlar hisse alım fiyatının yüksekliği yüzünden... Ne desin adam, Bu paraya bir de rafineri izni koparılacaktı mı? Aydın Bey Avusturyalı ortağına böyle bir söz vermemiştir herhalde...
İster versin ve yerine getiremesin, ister vermesin ve rafineri kurma izni koparamasın, bu durumun Avusturya-Almanya iş dünyasında imajını zedelediğini düşünü-yor olabilir Aydın Bey...
Her taşın altından Almanya çıkıyor, değil mi? Almanya bağlantısı önemli...