İskenderunlu olmama rağmen 5 yaşından beri İstanbul’a çokça gittiğim, orta, lise ve üniversiteyi de İstanbul’da okuduğum için Beyoğlu’nu 40 senedir gözlemleme fırsatım oldu. Geçen gün nostalji olsun diye Beyoğlu İstiklal Caddesini bir baştan diğerine yürüdüm, eskileri hatırladım ve bugünle karşılaştırma imkanım oldu. Bana ilginç gelen bazı detayları ve hatıratı, sizlere de enteresan geleceğini düşünerek paylaşayım istedim.
- Taksim Meydanı bayağı genişlemiş. Eskiden umumi helaların olduğu yere kocaman ve güzel mimarili bir cami yapılmış.
- Rahmetli amcam İstanbul’a iş için giderken çoğu zaman beni de götürürdü. Genelde Taksim meydanına çok yakın mesafedeki Keban Oteli’nde kalırdık. İlk alafranga tuvaleti bu otelde görmüş ve fakat çalışma sistemini çözememiştim.
- Caddenin girişindeki Pehlivan Lokantası yerinde duruyor. Ramazan aylarında kapanırdı. Acaba hala kapanıyor mu?
- Profiterol yemek için Hacıbekir’e gittim. Ben ekseriyetin aksine Hacıbekir’deki profiterolün İnci’dekinden daha leziz olduğunu düşünüyorum. Ne var ki pandemi yüzünden Hacibekir profiterol yapmıyormuş. Mecburen İnci’den yedim. Fikrim değişmedi.
- İTÜ Gümüşsuyu kampüsünde öğrenciyken arkadaşlarla beraber Bereket Döner’e giderdik. Dükkanın yeri biraz değişmekle beraber döneri tartarak koyma geleneği ve güzel lezzeti baki kalmış.
- Hala caddenin Taksim Meydanı ile Galatasaray Lisesi arası kalan kısmı, Tünel’e kadar olan kesimden daha canlı.
- İstiklal Caddesi’nde yürüyenlerin en az yarısının yabancı dil konuştuğunu söyleyebilirim.
- Ünlü şair Abdülhak Hamid’in karısı Lüsyen Hanım 1920’lerde Caddeyi Kebir’e (İstiklal Caddesinin eski adı) alışverişe gittiğinde emrinde çalışan çarşaflı kalfaları kadar hürmet gösterilmediğini fark eder. Çünkü çoğu gayrimüslim olan esnaf, ürünleri paketleyip kalfaların yerine onun eline veriyorlarmış. Çevresine bunun nedenini sormuş. Onlar da “Beyoğlu’nda sadece Rum ve Ermeni kadınlar çarşafsız dolaşır ve onların da ekseriyeti çalıştıkları ev için alışveriş yapan hizmetçilerdir. Esnaflar da sizi hizmetçi sanıyor olmalılar.” Bunun üzerine Lüsyen Hanım Beyoğlu’na artık çarşaf giyerek gitmeye başlar.
- 1990’dan beri sadece yayalara açık olan İstiklal Caddesinde inanılmaz araç trafiğinin olduğu zamanları hatırladım.
- Tünel yine işliyor ve trenler yenilenmiş.
- Tünel’den Galata’ya doğru yürürken Ferhangi Şeyler oyununun başındaki “Taksi” skecini hatırladım ve tebessüm ettim. Gel gör ki Ses Tiyatrosu pandemi sebebiyle kapalı.
- Galata kulesi bir müze haline getirilerek harika bir iş yapılmış. Tüm İstanbul’u görebileceğiniz panoramik manzara eşsiz.
Beyoğlu artık daha çok turistik bir yer haline gelmiş. Değişmeyen tek şey bu tarihi caddenin hala gezmeye ve görmeye değer olduğu.