Bazı çevrelerin beynini darbe düşüncesi işgal etmiş olacak ki her gelişmeyi darbe ile izah ediyor, demokrasiyi sulandırmak için yoğun çaba sarf ediyorlar. Bir bakıyorsunuz erken seçim istekleri kabul görmezse gündeme hemen darbeyi sürüyorlar, seçim istemeyenlerin darbe ile gönderilebileceğini söylemekte bir sakınca görmüyorlar. Aynı zamanda da demokrasiyi dillerinden hiç düşürmüyor, demokrasi yandaşlığını kimselerle paylaşmaya yanaşmıyorlar. Kısacası bir yandan demokrasi şarkıları söylüyor öbür yandan da darbe söyleminden vazgeçmiyorlar. Sanırsınız ki darbe demokrasinin alternatifi.. Halbuki demokrasinin olduğu yerde darbe, darbenin olduğu yerde ise demokrasi olamaz, barınamaz. Normali budur. Ama bizdeki bir takım zihniyet sahipleri işlerine geldiğinde, daha doğrusu demokrasi istedikleri sonucu verdiğinde demokrat, işlerine gelmediğinde ise darbeci olabiliyorlar. Bunun için öylesine kavramlar ortaya atıyor ve kendilerine göre içini doldurdukları kavramların arkasına sipere yatıyorlar ki şaşırır kalırsınız.
Demokrasinin sağladığı bazı imkanları darbe zemini hazırlamakta rahatlıkla kullanıyorlar, demokratlıkları da buradan kaynaklanıyor,
Bu çevreler bir bakarsınız demokrasiye bir takım sıfatlar ekleyerek kullanırlar. Söz gelimi "Sandık demokrasisi" ve "Gerçek demokrasi" gibi bir nitelendirme ortaya atarlar. Maksat toplumun kafasını karıştırmaktır. Bunlar 'böyle bir ayrımı gündeme getiriyorsunuz ama, "Sandıksız demokrasi" olabilir mi?' diye sorduğunuzda verecek cevapları yoktur. Aslında anlaşılmaları zor değildir. Onlar için sandık kendi istedikleri sonucu verirse demokrasinin vazgeçilmez bir unsurudur. Ancak, sandıktan onların zihniyetine uygun bir sonuç çıkmazsa böyle bir demokrasi gerçek demokrasi değildir, belki sandık demokrasisidir.
Şimdilerde ise anayasa değişikliğinin gündeme gelmesi ile birlikte ortaya "Sivil darbe" diye bir nitelendirme attılar. Darbenin sivili nasıl olur diye sormaya bile gerek yok. Demokrasi konusunda çifte standartlarının bu defa darbe anlayışında ortaya çıkışını görüyoruz. Bunlara göre anayasa değişikliği "Sivil darbe yasası" olurmuş. Niçin? Çünkü değişikliği AK Parti yapıyor diye. Bunlara sizin zihniyetinizi paylaşan partiler destek versinler birlikte değişiklik yapılsın diyecek olursanız ona da yanaşmazlar. Yanaşıyormuş gibi görünseler bile bu yaklaşımları gerçeği yansıtmaz. Çünkü bunlar askeri darbeleri rahatlıkla içlerine sindirebilirler de halkın seçtiklerinin darbe anayasası üzerinde bazı değişiklikler yapmasını sindiremezler. Kısacası ülkemizde aslında bir zihniyet mücadelesi vardır. Şimdiye kadar şu ya da bu şekilde devlet yönetiminde köşe başlarını tutmuş olan zihniyetin mensupları bu köşeleri kaybediyor olmanın telaşı içinde kavramları eğip bükmekten, kendilerine hizmet edecek hale getirmek için demokrasinin içini boşaltmaktan, darbelerin sanki sivili de olurmuş gibi topluma sunmaktan çekinmezler.
Kısacası yönetimdeki ağırlıklarının ve hakimiyetlerinin son bulacağı endişesine kapılanlar halkın seçtiklerinin gündeme getirdiği anayasa değişikliğini sivil darbe olarak nitelendirebildikleri gibi sandıktan çıkan sonucu hazmedemediklerinde de bu sonuca doğrudan itiraz edemedikleri için "Sandık demokrasisi", "Gerçek demokrasi" gibi bir ayrımı rahatlıkla savunabilirler.
Halbuki demokrasinin bir tek tarifi ve anlamı vardır. Demokrasinin sahtesi, gerçeği olmaz. Eğer uygulamada bir sahtelik söz konusu ise bunun adı hiçbir şekilde demokrasi olamaz. Demokrasi demokrasidir ve kuralları da bellidir. Belki bizim ülkemizde bir takım kurumların kontrolüne verilmiş yönetim biçimine güdümlü demokrasi denebilir ama böyle bir durumun ortaya çıkması da demokrasinin değil, darbe dönemlerinin bir neticesidir. Bu bakımdan gündeme bir anayasa değişikliğinin gelmesinin de "Sivil darbe" olarak nitelendirilmesi doğru değildir. Halkın oyları ile teşekkül etmiş bir Meclis'e darbecilik yaftası vurmak halkın iradesine saygısızlıktır. Bu çarpık yaklaşım hiçbir gerekçe ile mazur gösterilemez.