Adı Beşiktaş Jimnastik Kulübü.
Başkanı Yıldırım Demirören.
Teknik Direktörü, Ligin 7.haftasına kadar Ertuğrul Sağlam, daha sonra Mustafa Denizli.
2008-2009 Sezonunda güçlü rakiplerini geride bırakarak hem ligde hem de kupada şampiyon oldu. En son 5 yıl önce, 100.yılında şampiyon olmuştu.
Şampiyon oldu şampiyon olmasına ama kaybetmekten kurtulamadı.
Neden mi?
Gelecek yıl da şampiyon olsa yine kaybedecek.
Neden mi?
Nedeni gayet açık.
Beşiktaş, esnaf takımıdır, esnafın takımıdır.
Küçük burjuvayı temsil eder. 70’li yıllarda kapısında kuyruk olup beklediğimiz, 80’li yılların enflasyonist dönemlerinde paraya paraya demeyen esnafın takımıdır Beşiktaş.
İstanbul Beşiktaş’taki çarşıya gitmenize gerek yok, bulunduğunuz il ya da ilçedeki herhangi bir kadim çarşıya gidin sorun, esnafın çoğunun Beşiktaş taraftarı olduğunu görürsünüz.
Beşiktaş, makulu temsil eder. Bir Galatasaraylı, Fenerbahçe şampiyon olmasın da Beşiktaş şampiyon olsun, der. Bir Fenerbahçeli Galatasaray şampiyon olmasın da Beşiktaş şampiyon olsun, der. Bir Trabzonsporlu hakeza, Fenerbahçe olmasın da Beşiktaş şampiyon olsun, der.
Her kesim, kendisi kaybederse, esnafının kazanmasını ister. Veresiye yazdıracaktır, darda kaldığında borç isteyecektir.
Sorulara devam edelim.
Türkiye’de esnaf daha çok hangi büyük sermayenin mümessili olmuştur?
Tabii ki Koç.
Koç’la halk arasındaki köprüyü kim kurmuştur?
Tabii ki esnaf.
Koç da aslında nedir?
Devlet tarafından zengin edilen Ankaralı bir esnaf.
Peki, yıllar yılı Beşiktaş Jimnastik Kulübünün hamiliğini yapan, adeta Süleyman Saba’yı bir genel müdür gibi BJK’nin başında tutan Koç’un desteği nerdedir şimdi?
Fenerbahçe yönetiminde!...
Neden Fenerbahçe?
Çünkü Fenerbahçe, yükselen yeni burjuva. Yeni orta sınıf. İşçinin, memurun futbol takımı olmaktan çıktı. 80’li yıllarda Mehmet Ali Yılmaz ve Ömer Çavuşoğlu ile başlayan Anadolulu müteahhitlerin yükselişi, AK Parti döneminde Anadolulu mücahitlerin, müteahhit olmasıyla daha büyük ivme kazandı. İşler büyüdü, sermayeler büyüdü ve Koç’un da yükselen bu yeni burjuvanın yanında olması gerekiyor.
Yıllar yılı BJK’nin formalarını tapulayan ve BEKO ile Beşiktaş’ın aynı karede algılanmasını isteyen Koç, Beşiktaş’tan neden desteğini çekmiştir?
Artık tüp satmaya ihtiyacı yoktur da kulübü tüpçü Demirörenlere bırakmıştır.
Arçelik ve Beko’nun Anadolu’daki bayilerini kapatmış mıdır.
Tüm bu soruların cevapları halen yaşadığımız ekonomik krizde gizli.
Ekonomik kriz, en önce ve en çok kimi vuruyor?
Tabii ki küçük esnafı.
Türkiye’de son 10 yılda sürekli gerileyen ekonomik kesim hangisi?
Yine küçük esnaf.
Kredi kartlarının çıkmasıyla, AVM’lerin yükselmesiyle artık küçük esnafa ihtiyacı olmayan kim?
Tabii ki büyük sermaye.
Esnafa borçlanmak yerine, bankalara borçlanmayı tercih eden kim?
Tabii ki vatandaş.
Koç’un kendisini temsil edecek ve mahallede kimin kim olduğunu bilecek, aldığı beyaz eşya veya tüpün borcunun takılmaması için elinden gelen en üst çabayı gösterecek bayilere ihtiyacı yok artık. Olsa da eskisi kadar yok. Çünkü tahsilatı, kredi kartları aracılığıyla bankalar yapıyor. Bayi, sadece aracı kurum, bir nevi komisyoncu durumuna düştü.
Küresel sermayenin en ücra mahallere kadar, süpermarket açmasıyla, Türkiye’de küçük esnaf, hızla irtifa kaybetmeye devam edecek.
Esnaf, irtifa kaybettikçe, Beşiktaş Jimnastik Kulübü de eski gücünden çok şey kaybedecek.
Doğalgaz yaygınlaştıkça, Demirören’in tüp satışları düşecek, o da başka sektörlere yatırım yapmaya bakacak ve bir gün gelecek, Demirören kulüpten desteğini çekecek. Beşiktaş, Başkan bulmakta zorluk çekecek. Beşiktaş, uzun vadede en çok kaybeden futbol kulübü olacak. Çünkü önümüzdeki 10 yılda Türkiye’de esnaf kesimi diye bir şey kalmayacak.
Bir taraftar olarak Beşiktaş’ı tutmuyorum ama çarşımı, esnafımı çok seviyorum. Anadolu’da şehrin eşrafı dediğimizde en itibarlı yeri tutan esnafın, önce maddi, sonra manevi değerini kaybetmesi ve toplumda giderek itibar edilmeyen bir kesim haline gelmesi, beni de çok üzüyor.
Ne yapayım ki tarih akıyor ve ortaya çıkan dev dalganın karşısında direnç gösteren de yok maalesef.
Kahraman Bakkal'ın Süpermarket'ten son darbeyi yemesine çok az kaldı.