Birileri CHP lideri Deniz Baykal'ı fena işletiyor. Aksi halde, tam Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı öncesi, “Göreceksiniz, Cumhurbaşkanı Gül, yasayı birkaç saat içerisinde veto edecek” türü bir yanlış öngörüde bulunur muydu? Top elbette Çankaya'da; ancak asker baskısıyla değil başlattığı hukuki araştırma sonucuna göre kararını verecek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül...
CHP lideri Baykal ise yanlış olduğu birkaç saat içerisinde anlaşılacak o sözleri neden sarf ettiğini anlatmayla meşgul... Fikret Bila'ya, “Cumhurbaşkanı neden alındı, anlamıyorum” demeden önce şunları söylemiş: “Bildiriye konuyu 'beka sorunu' olarak dile getiren, şikâyetçi olanlar açısından baktığınızda tatmin edici bir şey göremiyorsunuz. Eğer şikâyetçi olanlar tatmin olduysa şaşırırım, hayret ederim.”
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, “Bu bir beka sorunudur” cümlesini kullanmıştı ya, buna takmış Baykal; “Bildiride beka sorunu olduğunu hatırlatacak hiçbir unsur yok” demesi bundan...
Bu işlerden anlamam, ama CHP liderinin kendisine askerden haber taşıyan kaynakla arasına mesafe koymasını şiddetle tavsiye ederim. O kişi kimse artık, ya karargâhta atan nabzı tutmaktan uzak olduğu, ya da CHP'yi ters köşeye yatırmak istediği için, öngörüleri hayli zamandır doğru çıkmıyor.
İstenirse, aklımda kalanlarla yetinmem, Org. Başbuğ Genelkurmay Başkanı olduğundan beri hangi konularda CHP'nin ters köşeye yatırıldığının bir listesini çıkarabilirim. İsteneceğini sanmam, çünkü onları Deniz Bey benden ve arşivimden daha iyi biliyor.
Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de aynı ters köşede... Dün baktım o ünlü şapkası başında bir yerlere koşarken gazetecilere de lâf yetiştirmekten geri durmamış: “Bunlar devlet meselesidir. MGK anayasal bir kurumdur. Bu kurumda neler konuşulduğunu bilmeden yorum yapmayı yanlış bulurum. Kamuoyunun MGK ile ilgili birtakım şeyleri sabırsızlıkla beklediğini biliyorum. Bu konuda kamuoyunu aydınlatmak ülke yöneticilerine düşer. Yani MGK'nın sunduğu tebliğle kamuoyu tatmin olmamışsa, bu bilgilendirmeyi MGK'nın başı (Cumhurbaşkanı) yapmalıdır.”
28 Şubat (2007) tarihli MGK toplantısında neler konuşulduğunu yakını gazetecilerden öğrenmemizi sağlamıştı kendisi... Bir zamanlar yalnızca devletin güvenliğini ilgilendiren belli başlı birkaç konunun görüşüldüğü MGK'yı, 'sistemin kalbi' haline getiren de cumhurbaşkanı olduğu dönemde o idi zaten...
Son MGK toplantısı nedense Süleyman Bey'i de hayal kırıklığına uğratmışa benziyor...
Org. Başbuğ bir albayla ilgili hukuki gelişmeleri 'devletin bekası' ile ilintilendirmeseydi konunun MGK'da ele alınması çok tuhaf olurdu. Org. Başbuğ basın toplantısı yapmasa, Genelkurmay, Askeri Savcılığın kararını internet sitesine yerleştirdikten sonra susmayı yeğleseydi herhalde pek az kişi “Ne oluyor?” merakına düşerdi. Hatta basın toplantısı yapsa bile, orada “Bu konuyu MGK'ya taşıyacağım” demeseydi Org. Başbuğ, konunun kurum üzerindeki tahribatı sınırlı kalırdı.
Kurumunun eski cumhurbaşkanı ve CHP liderinin beklentileri istikametinde davranmasını önlemiş olsa da, kamuoyu önünde konuları tartışma âdeti yüzünden, Org. Başbuğ, onlara malzeme sağlamış oluyor...
“Ne yapsın Paşa, başında bulunduğu kurumun anayasadan aldığı farklı yargılama uygulamasının budanmasına, askeri yargı yetkisinin kısıtlanmasına ses mi çıkarmasın?” diye soracaklara, Fikret Bila'nın görüştüğü eski Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'ün ihtiyatlı yaklaşımını örnek gösterebilirim.
Yasa değişikliğiyle ilgili görüş açıklamak istemediğini belirttikten sonra şunları söylemiş Org. Özkök: “Bu işlerin sakin halledilmesi gerektiği kanaatindeyim. Bana abartılıyor gibi geliyor. Bu tür konuların halkı heyecana sokacak abartılı şekilde sunulması halkta da güvensizliğe yol açıyor. Buna dikkat edilmesi lazım. Heyecana yol açacak abartılı sunuşların demokratik kuralların güçlenmesine katkıda bulunup bulunmadığı düşünülmeli.”
Bir de şu cümlesini okuyun: “Demokratik hukuk devleti kuralları var. Türkiye, AB üyesi olmak istiyor ve AB değerleriyle uyum sağlamaya çalışıyor. _Amaç halkımızın daha iyi yaşamasını sağlamak olduğuna göre, bütün bunlar dikkate alınarak hukuk kurulları içinde hareket edilmeli.”
İşte bu kadar... Sağduyulu yaklaşım böyle bir tavsiyeyi gerektirir.
Süleyman Demirel'in bildiği kurum olmaktan uzaklaştı MGK... Türkiye de onun bildiği ve gelişmeleri etkileyebildiği Türkiye değil bugün; arkalarından sahneye ittiği orta oyuncularına kimsecikler gülmüyor. Bir tek eski Zincirbozan arkadaşı Deniz Baykal'ı etkileyebildiği belli; onu da ters köşeye yatırıyor...
Ak Partililer elinden öpüp ülkeyi onun etkisinden uzaklaştırıyorlar...
Sahi, bir bakan Demirel'in elini neden öper?