"BEN BİR TEHTİDMİYİM?''

Sebahattin BİLGİÇ

İmam Hatip Lisesi son sınıfına giden bir oğlum var. Önceki akşam iş çıkışı eve gittiğimde dalgın ve üzgün olduğunu gördüm.  Şüphesiz beni üzen Danıştay kararı oğlumu fazlasıyla üzmüştü.

 

   Meslek lisesi öğrencileri YÖK’ün katsayı farkını indirmesinden sonra büyük bir aşkla üniversiteye hazırlanmaya başladılar. Dershanelere kayıt yaptırdılar, bazıları alan değiştirdi. Hem meslek liselerine kayıtlarda artış oldu hem de çocukların üniversiteye girebilme inançları arttı.

   

   Oğlumla ve sonrasında oğlumun okul  arkadaşlarıyla konuştum. Gençler kendileriyle bu kadar oynanmasından ve kendilerine güvenilmemesinden şikayetçi. Herkesin bildiği bir gerçeğin  içinde yaşıyorlar. Onlar imam hatip lisesi öğrencileri ve bütün bu itirazların sırf imam hatip öğrencilerinin önünü kesmek, onların doktor, avukat, hakim olmamaları için yapıldığını anlıyorlar. Diğer meslek liseleri imam hatip liselerinin gerçek birer kurbanı. İmam hatip lisesi öğrencileri hala bir takım güç sahiplerinin gözünde bu memleketin zencileri. Onlar hukuk, siyasal, tıp, mühendislik okumamalılar. Maazallah ileride yetki ellerine geçerse herhalde   bu memleketi yakıp yıkacaklar!

 

    İmam Hatip Lisesi öğrencileri, vergilerini veren, askere giden şerefleriyle TC kimliğini taşıyan ailelerin çocukları. Bu çocuklar da yarın hayata atıldıklarında elbette vergilerini verecek, askere gidecek,  olanlar da ellerine kına yaktığı çocuklarını dualar eşliğinde gözü yaşlı askere gönderecekler. Ama bu çocuklar ”biz bu memleketin üvey evlatları mıyız” diye her zaman soracaklar.

 

    Nitekim benim oğlum soruyor: Ben bu ülkenin vatandaşı değil miyim, benim okuduğum okul Milli Eğitim Bakanlığına bağlı değil mi? Bizim müfredatımızı kim belirliyor? Ben bu ülke için gerçekten tehdit miyim? …

 

     Oğlum! Sen bu ülke için bir tehdit değilsin. Diğer gençler gibi sen de bu ülkenin şerefli bir evladısın. Anlın açık, gönlün imanlı, ağzın dualı, vatanını, milletini seven örf ve adetlerine bağlı bir gençsin. Ama bu ülkede başkalarının mutsuzluğu üzerinde hayat süren mutlu bir azınlık ve saltanat süren dinozorlar var. Ve saltanatlarının elden gitmesini istemiyorlar.Bütün mücadeleleri, bütün zulümleri hep bu yüzden. Onlara göre taşralıların hariciyede mevkileri olamaz. Taşralılar ancak bürokraside çaycı, kapıcı olmalılar. Bir imam hatipli askeri okullara giremez ama cephede ölebilir... Fakat unuttukları bir şey var: Bu toprağın üstü olduğu gibi altı da var.

 

     Bu çocukların geleceğini karartan, bu çocukların üzerine oyunlar kuran yetki sahiplerinin meslek liselerini, özellikle imam hatip liselerini ziyaret etmelerini, öğretmenleriyle ve çocuklarla görüşmelerini tavsiye ederim. Çocukların ne için okuduklarını görsünler. Görsünler de perişan ettikleri okulların, boyunlarını büktükleri öğrencilerin, o mazlum bakışların altında belki ezilirler. Umut ederim ki vicdanları kalplerini yumuşatır.

 

   

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.