1. Her gerçek aydın kötülüklere, sapıklıklara, zulümlere karşı muhalif olmalıdır.
2. Kötülüklere, zulümlere muhalif olmayan kişi aydın değildir, aydın müsveddesi veya karikatürüdür.
3. Gerçek aydın asla ve asla yalakalık, yağcılık, dalkavukluk, meddahlık yapmaz.
4. Gerçek aydın köpek değildir ki, kemik için kuyruk sallasın, önüne atılan kemiği yalayıp yesin.
5. Bendeniz aydın ve faziletli bir kişi olduğum için değil, sıradan vicdanlı bir vatandaş olarak muhalifim.
6. Benim muhalefetim siyasî/politik muhalefet değildir.
7. Elimden geldiği kadar yapıcı bir muhalefet yapmaya çalışırım.
8. Bir Müslüman yanlış bir iş yaparsa ona da muhalif olurum.
9. İslâmî bir rejim kurulsa ve bu rejim İslâm'a uymayan işler yapsa ona da (yıkıcı olmamak) şartıyla muhalif olurum.
10. Muhalefet etmeyeceğim tek sistem Mehdî sistemidir. Mehdi Allah'ın korumasıyla ve Resulullah Efendimizin ruhaniyeti bereketiyle bozuk işler yapmaz. Zuhur ettiğinde ona itaat ve biat etmek her Müslümanın vazifesidir.
11. Haram yenmesine muhalifim.
12. Yolsuzluğun her türlüsüne muhalifim.
13. İhalelere fesat karıştırılmasına muhalifim.
14. Haram rantlara, komisyonlara, rüşvetlere muhalifim.
15. Belediyelerin bütçelerinin hortumlanmasına muhalifim.
16. Hem salih Müslüman ve dindar geçinen, hem de Nemrud ve Firavun gibi lüks, israf, aşırı tüketim, gurur, kibir sergileyen beyinsizlere muhalifim.
17. Hangi tarikattan olursa olsun hakikî, gerçek, icazetli şeyhlere çok hürmet ederim ama sahtelerine muhalifim.
18. Müslümanların paralarını zimmetlerine geçirenlere muhalifim.
19. Zekâtları Kur'ân'a, Sünnete, icmâ-i ümmete, fıkha, Şeriata aykırı olarak toplayanlar ve aykırı olarak sarf edenlere muhalifim.
20. Allah'ın âyetlerini ucuza satanlara muhalifim.
21. İslâm'ı doğru dürüst bilmediği halde, mürşidlik taslayarak peşine takılanları yanıltanlara muhalifim.
22. Müslümanlara çok hürmet eder, onları severim ama İslâmcıların tümüne muhalifim.
23. Kendisinde Ümmet ve büyük cemaat şuuru olmadığı halde futbol kulübü tutar gibi hizip, fırka, grup, cemaatçilik militanlığı ve fanatizmi yapanlara muhalifim.
24. Başına rengarenk bir eşarp dolamakla tesettüre girdiğini sanan, toplumda açık kadınlardan fazla göze batan sahte tesettürlülere muhalifim.
25. Kur'ân'ın "Allah katında tek hak din İslâm'dır" beyanına rağmen, İslâm'ı reddeden Ehl-i Kitabın da Cennetlik olduğunu söyleyenlere muhalifim.
26. Mezhepsizliğe, Sünnet ve fıkıh düşmanlığına, bütün bid'at cereyanlarına, Yüce Kur'ân'ın re'y ve heva ile yorumlanmasına, ehliyetsiz ve icazetsiz naylon müçtehitlere hep muhalifim.
Muhalif olduğum için kendimi üstün ve faziletli görmem.
Muhalefetim dolayısıyla dünyaya yönelik maddî ve mânevî menfaat, prestij, şöhret, nüfuz istemem.
Anonim tenkitler yaparım, fitne ve fesat çıkartmaktan kaçınırım.
Müslüman olduğum halde, islâmî kesimi olumlu ve uyarıcı şekilde tenkit ederim, özeleştiri yaparım.
Muhalefetimi, tenkitlerimi paraya, mala, zenginliğe, nüfuza çevirmeyi aklımın köşesinden geçirmem.
Sırf bana ait fikir, yorum, tenkit, görüşlerde hatâ etmem mümkündür ama muteber kitaplardan nakl ettiğim kesin dinî hükümlerde ve değerlerde hatâ etmem mümkün değildir.
Ben kim miyim?
Ben hiç olmak isteyen, onu da olamayan bir kimseyim.
(İkinci yazı)
OLAMAZMIŞ!..
Olamazmış... Niçin olamazmış? İnsan haklarına aykırıymış falan filan...
İdam cezasından bahs ediyorum...Adam çocuğun ırzına geçiyor, sonra canlı canlı başını taşla ezerek feci şekilde öldürüyor, cesedini parçalara ayırıp çantalara koyuyor ve çeşitli yerlere atıyor.
Bizim uygarlar, çağdaşlar bu katilin idam edilmesini istemiyor.
Çin'e bakalım: Büyük miktarda rüşvet alanlar, yine büyük miktarda hortumlama yapanlar idam ediliyor.
İran'a bakalım: Büyük miktarda uyuşturucu kaçakçılığı yapanlar idam ediliyor.
Cezalar suçlara göre olmalıdır.
Türkiye'de böyle midir?
Sarhoşun biri lüks jipiyle iki kişiyi öldürdü. Ne olacak? Layık olduğu cezayı alacak mı?
Yakın tarihte Türkiye genel ve yoğun bir şekilde soyuldu. Soyguncular şimdi ne yapıyor? Kimisi Roof barda viski içiyor, kimisi umreye gidiyor...
Benim çocukluğumda ana-baba katilleri, üzerlerine siyah gömlek geçirilerek asılırdı.
Şimdi asılmıyor.
Neymiş, uygarlık böyle gerektiriyormuş.
Uygarlık, çağdaşlık, modern hukuk diye diye bu gidişle batacağız.
Hırsızlık, rüşvet, kaçakçılık, kadın ticareti, hortumlama, gayr-i meşru komisyonlar, bankaların dibini delmeler ve daha neler neler...
Bütün bunlar cezalandırılıyor mu?
Bir kısmı cezalandırılıyorsa, hakkıyla, âdil bir şekilde, başkalarına ibret olacak şekilde cezalandırılıyor mu?
(Üçüncü yazı)
GÖRGÜ VE AHLÂK
Bütün okullara "Edep, Ahlâk, Görgü" dersleri konulmalıdır.
Bu konuda yeterli miktarda vasıflı öğretmen bulmak mümkün değildir.
En iyisi, çok güzel, çok tesirli, merakla okunacak ahlâk dersi kitapları hazırlatılıp, kuşe kağıdına, dört renkli olarak milyonlarca adet bastırılmalıdır.
Bu kitaplarda ve derslerde kesinlikle resmî ideoloji safsataları olmamalıdır.
Türkiye'de bir müddetten beri korkunç ve vahim bir edep, ahlâk, terbiye, medeniyet krizi hüküm sürmektedir.
Ülkemizin olgun, iyi, vasıflı gençlere ve vatandaşlara ihtiyacı vardır.
Birtakım müesseseler gençliği, genç beyefendiler, genç hanımefendiler olarak değil; tam tersine hoppalar, züppeler, hafif meşrepliler, saygısızlar ve sorumsuzlar olarak yetiştiriyor.
Toplumumuz şifahî bir toplum olmuştur.
Onu şifahîlikten, bedevîlikten medenî, yazılı, şehirli bir toplum haline dönüştürmeliyiz.
Şehirli ve medenî olmak için şehirde ikamet etmek yetmez. Bu bir kültür, zihniyet, ahlâk, görgü meselesidir.
Nasıl kapı çalınır, nasıl yemek yenir, sokakta nasıl yürünür, nasıl telefon edilir, büyük küçüğe, büyük büyüğe nasıl muamele eder, sokakta ve nakil vasıtasında telefonla konuşulur mu?..
Bu gibi yüzlerce konuda Türkiye halkının çoğunluğu kuralsız kalmıştır.
Etkili bir ahlâk seferberliği başlatılmazsa, bazı maddî gelişmelere rağmen batmaya, krizden krize sürüklenmeye, dengesizliğe, huzursuzluğa, yabancılaşmaya mahkumuz.
Maddî kalkınma, demokratikleşme, refahın artması, ahlâk, görgü, terbiye, medenîlik ile beraber olmalıdır.