Yazmak üzere masama oturduğum yazı benden önce yazılmış; hem de zihnimde tasarladığım en ince ayrıntısına kadar. Üzüleyim mi, sevineyim mi bilemedim. New York Times'tan Frank Rich'e sadece şapka çıkarıyorum buradan...
Amerika hakkında kanaat sahibi olmamı sağlayan filmlerin başında, bizde galiba 'Beklenmeyen Misafir' adıyla gösterime giren 'Guess Who is Coming to Dinner' filmi gelir. Stanley Cramer tarafından 1967 yılında çekilen filmde, dünyanın en iyi üniversitelerinden diplomalı bir doktoru San Fransisco'da yaşayan ailesiyle tanıştırmaya getiren bir genç kızın yaptığı 'sürpriz' işlenir...
Babası kentin en büyük gazetesinin sahibi olan genç kız 'nişanlısı' olacak doktorla Hawaii Üniversitesi'nde tanışmıştır. Gazeteci baba da, sanatçı ruhlu anne de bulunabilecek en özgürlükçü ve en eşitlikçi ilerici tiplerdir. Kız, tanışmak üzere evlerine getirene kadar telefonda öve öve bitiremez nişanlısını... Bütün konuşmalarında unuttuğu veya söylemeyi ihmal ettiği 'gerçeği' delikanlıyla tanıştıklarında öğrenir ilerici anne-baba: Kızlarının nişanlısı zencidir...
Sidney Poitier'in zenci doktoru, Katharine Hepburn'un anneyi, Spencer Tracy'nin babayı oynadığı film kimbilir hangi yıl Türkiye'ye gelmişti. İlk karşılaşma sahnesinde izleyiciye yaşatılan şaşkınlık belleğimde kazılıdır...
'Özgürlükler ülkesi' diye bilinen Amerika'da bir siyah deriliyle bir beyazın evliliği 1967 yılı haziran ayına kadar pek çok eyalette gayrı meşruydu; yasaktı.
Frank Rich'in hatırlatması yerinde: 1967 yılında Lyndon Johnson başkandı Amerika'da ve dışişleri bakanı da Dean Rusk'tı. Stanford'ta okuyan kızı Georgetown Üniversitesi'ni bitirmiş, NASA'da çalışan bir siyahi genç ile nişanlandığı gün, Dean Rusk patronu Johnson'a istifasını sunmuştu. 'Büyük bir skandal' gibi görünüyordu o günlerde siyahi bir damadı olmak... Johnson istifayı kabul etmedi.
Son yıllarda çekilen Amerikan filmlerine, bir yan motif olarak, ABD'de bir gün derisinin rengi siyah birinin başkan olacağını akla getirecek unsurlar eklenmeye başlanmıştı. '24' adlı dizide başkan siyahtır sözgelimi; o öldürülünce yerine kardeşi seçilir...
'Beklenmeyen Misafir' filminin bir yerinde, âşık genç kadının ağzından, Melez çocuklarımızın biri ABD Başkanı olur, rengârenk bakanlar kuruluna başkanlık eder cümlesi çıkar...
New York Times yazarı Frank Rich, yazısında, 1967 yılında çekilen film ile gerçek hayat arasındaki benzerliklerin altını çiziyor: Barack Obama'nın zenci babası da beyaz annesiyle Hawaii Üniversitesi'nde tanışmıştır. 1959 yılında. Obama hayat öyküsünden izdüşümler taşıyan 'Babamdan Düşler' (Dreams From My Father) adlı kitabında beyaz annesinin zenci nişanlısını ailesine ilk kez tanıttığı akşam yemeğinde yaşanan tuhaflıkları sergiler...
Filmin senaristi William Rose kendisine Oscar kazandıracak öyküyü Obama çiftini tanıyanlardan mı duymuştur acaba? diye düşünmeden edemem... Hawaii Üniversitesi ayrıntısı ve tuhaf akşam yemeği bu soruyu düşündürtüyor elbette.
Halle Berry 'en iyi kadın oyuncu' dalında Oscar ödülüne lâyık görüldüğünde, 1927'den beri dağıtılan heykelciklerin ilk kez o yıl (2002) o dalda bir siyahi bayan artiste verildiğini öğrenip şaşırmıştım. 81 yıllık Oscar tarihinde sadece iki siyahi erkek sanatçı (Sidney Poitier ile Denzel Washington) 'en iyi erkek oyuncu' dalında Oscar alabildi.
'Rüzgar Gibi Geçti' filmini (1939) izleyenler, filmde işlenen dönemde insanların renginin toplumdaki yerini de belirlediğini fark etmişlerdir. O filmdeki yan rollerden birini oynayan Hattie McDaniel o rolüyle 'en iyi yardımcı bayan sanatçı' ödülünü kazanmıştı. Ödülünü almaya geldiği törende, Hattie ile arkadaşını, renkli konuklar olarak, en arka masaya buyur ettiler...
'Rüzgar Gibi Geçti' filminin Atlanta'da üç gün üst üste yapılan galalarına filmde en önemli rolleri paylaşan siyah artistlerden hiçbiri davet edilmedi.
Siyah damadı olmak 1970'lere kadar 'skandal' gibi bir şeydi ABD'de... 1960'lara kadar bir siyahın bir beyazla evlenmesi bazı eyaletlerde mümkün değildi. En liberal ortamlardan biri sayılabilecek Hollywood'ta bile onca muhteşem erkek ve kadın siyahi sanatçı en zor rolleri beyaz perdede oynadıkları halde, 80 küsur yıl boyunca, yalnızca bir kadın ile iki erkek siyahi artiste Oscar lâyık görülebildi.
Böyle bir ülkede Barack Obama adlı annesi beyaz babası Afrikalı bir hukukçu-politikacı, herkesin -ve özellikle kadınların- oyunu alarak Beyaz Saray'a yerleşmeye hak kazandı. 'First lady' Michelle ise iki taraftan da zenci...
Yemeğe gelen 'beklenmeyen misafir' imiş gerçekten...