Ah etmekte çok haklıyım biliyorum. Biliyorum sizler de bu husustan muzdaripsiniz.
Maymun Koko ölmeden önce yine işaret diliyle insanlara seslenmiş “Doğayı koruyun, doğa sizi görüyor” demişti. Hep söyleriz de uygulamayız. Yoksa elbette bunu ilk kez Koko’dan duyup öğrenmedik. Ama bazılarının Koko kadar aklı yok diyebilirim.
Türkiye’min farklı farklı il ve ilçelerinde çalışmış biri olarak her gittiğim yerde hayrete düşüyorum. “Bu kadar da olamaz! Durum günbegün kötüye gidiyor.” İşime yürüyerek gidip geldiğim için her gün sokakların halini görüyorum ve bu beni çok üzüyor. Çevre kirliliği hakkında herkes ahkam kesiyor ama elini taşın altına koyan yok!
Damlaya damlaya göl olur atasözü ne kadar doğru. Herkes bir iki parça çöp atınca ortalık böyle oluyor işte. Çalıların, duvarların dipleri perperişan… Her adımda elime poşet alıp toplayasım geliyor. Elbette bunu tek başıma yapmaya hem gücüm yetmez hem de etraf adımı değiştirir. “Haydi, toplanalım hep birlikte yapalım” desem biliyorum kimse yanaşmaz “Bu bizim işimiz değil!” der çıkarlar. Öyle ya bu iş için de devletten para alan maaşlı insanlar var.
Var ama nerdeler?
Onlar da “Biz konteynırları zaten boşaltıyoruz, herkesin kapısının önündekini sokağındaki pisliği toplayacak değiliz ya!” deseler –eğer işini gerçekten yapıyorlarsa- haklılar. Yapmıyorlarsa aldıkları para zaten helal değil. Onlara yeterli müdahaleyi yapamayan amiri de en az onlar kadar suçlu. Çevre Müdürlüklerinin, Belediyelerin caydırıcı cezalar düzenlemesi, uygulaması gerekiyor. Ödül de olabilir ama insana yakışır şekilde yaşamak ve yaşatmak zaten olması gerektiği için ona gerek olmadığını düşünüyorum. Bu konudan sorumlu olan üst ve astlarıma sesleniyorum. Bazılarına görevini hatırlatmak lazım. Kimse oturduğu yerden para kazanmıyor ve hak etmeden alanları gördükçe bildiğim ama dışarı vuramayacağım sözleri içimden sarf ediyorum. Su içen şişesini, çocuğunun bezini, sakızının poşetini, mısırının koçanını, evinden kaçanını dışarı fırlatmış. Yemiş, içmiş… Gerisini söyleyemiyorum.
Güzelim parklara yediğin çekirdeğin kabuğunu atana kadar bir poşete biriktirmek çok mu zor? Adım başı çöp kovaları var. Oturduğun bankı söküp atmakta eline ne geçti? Bunu yapan insan olabilir mi? Ağacın dalı sana ne için lazımdı da kırdın attın? Zıkkımlandığın şişeyi yere atıp kırarak hangi hayvansal gücünü kime ispatlamaya çalıştın? Arabandan fırlattığın içecek ve yiyecek atıklarını yatağına fırlatma imkânım olsa hiç düşünmezdim. Yıkık evlerin içine çöp dökenlerin kim olduğunu bilsem böyle pis bir kokuya bizi mecbur ettikleri için hayatını zindan ederdim. Eski eşyalarını oraya buraya fırlatanların kafasına en iyi ne fırlatılır sizce? Deniz kenarlarında “Hiç mi bir şey görmemiş?” dedirtecek kadar iğrenç bir kalıntı bırakanlara ne yılın ne belgesini takdim etmek isterdiniz? Ya tükürmek için sesli sesli hazırlık yapanlara ne demek isterdiniz? “Af edersiniz bir şeyinizi düşürdünüz galiba!” Çok mu zor cebinde bir mendil taşımak?
Sokaklarda yürümek her geçen gün işkence veriyor. Bu arada çocuklar için “Pis Sokaklar” diye bir bilgisayar oyunu olduğunu biliyor musunuz? Günümüze ve geleceğe uyum sağlamaları için hazırlandı sanırım. Bu gidişle mikroplardan daha çok hastalıklar ortaya çıkacak. Lütfen ama lütfen sizler de uyarın. Sesli, küçük düşürücü ve gerekirse gerekli yerlere başvurarak uyarın. Sonumuz harap olmadan uyarın!
Ağaç dikin, ağaç... Tükeniyoruz.
Ah Koko ah…
Sen insan değildin ama bazılarından daha düşünceliydin. O yüzden senin de mekânın cennet olsun.