Bayramlar Devletindir Kutlanamaz

İbrahim KONURALP

İyi söylüyorsun, hoş söylüyorsun da sadede gelelim, siyasi olarak sen ne demek istiyorsun, onu söyle, dediğinizi duyar gibiyim.

29 Ekim 2012’de meydanlarda yaşanan olayları da az buçuk tahmin ederek şunu söylüyorum:

Önce şunu bilelim, Cumhuriyetin 89. Yılında bu bayramı ben kutlatırım, kutlatmam; ben kutlarım, kutlamam; Türkiye’nin gerçek gündemi değildir. Millet oy’alansın ve her cephe bu oy’alanmadan kendine düşen ‘oyu alsın’, diye uydurulmuş tamamen sahte, sanal ve siyasi bir gündemdir.

Ayrıca, bugün kendilerini Cumhuriyetçi olarak ifade edenler değil de, kendilerini İslamcı olarak ifade edenler, misal Saadet Partisinin öncülüğünde meydanlara çıkıp alternatif bir Cumhuriyet Bayramı kutlamak isteselerdi, devletten aynı tavrı onlar da görmüş olacaklardı. Çünkü devlet, dolayısıyla iktidar kutlatmak istiyor, kimsenin başına buyruk bir kutlama yapmasını istemiyor. İşte bu eşiği aşamazsak daha uzun yıllar, bu mazlum millet sahte gündemin copunu yemeye devam eder.

Türkiye’de ‘cumhur’ yani halk, yani millet; devletin tamimnamesi olmadan değil Milli Bayram, Dini Bayram ve Gün de kutlayamaz. Asıl üzerine gidilmesi gereken mesele budur.

İşte bu yüzden Milli Bayramlarımız, her şeyiyle millet tarafından kutlanan bayramlar olamamıştır. İşte bu yüzden 2012 Kurban Bayramı da buruk bir şekilde yaşanmıştır. (Ki İslam Dünyasının önderi olduğunu iddia eden bir devlet, İslam Dünyasının kalbinin attığı Mekke’den başka bir günde bayram yapmıştır ve bu konu ilk defa Türkiyeli Müslümanları bu derecede rahatsız etmiştir.)

Şunu kabul edelim ki iktidarda hangi siyasi parti olursa olsun, devlet tarafından kutlatılan bayramlar olagelmiştir ezelden beri. Bu bayramları içine sindirerek kutlayanlar da olmuştur, kutlamayıp uzağında kalanlar da. Ancak tüm bunlara rağmen, Milli Bayramların, 72 Milyon insan tarafından aynı coşkuyla kutlanması mümkündü. Taa ki bugüne kadar. Bugünden sonra o da mümkün değil. Neden mi? % 50’nin üzerinde oy alan ve 3. defa seçilen karizmatik bir lider, devletle-millet arasındaki bu açıklığı pekala giderebilir ve bayramları herkesin, her kesimin kutladığı, -dikkat edin- kutladığı bayramlar haline getirebilirdi. Bayramlar, ‘kutlatılan değil’ de ‘kutlanan bayramlar’ haline getirilseydi, dün dindarların küs olduğu bayramlara bugün ‘Cumhuriyetçiler’ küs olmazdı. Kimse de meydanlara çıkıp ayrı bir bayram yapma telaşına kapılmazdı. Bugünkü devlet aygıtı, bayramları şu esas ve usullere göre kutlatın diye devamlı resmi yazılar gönderirken‘kutlamak isteyen olursa güvenlik gerekçesiyle kutlatmayın’ diye de emirler yağdırıyor. Ve bu tavır kimseye samimi gelmiyor.

Bunun adı bayram yahu, bayram….isteyen istediği gibi kutlasa, ne olur?

Biliyorum, ulus devletin dini ve milli bayramlardan elini ayağını çekmesi ve bu bayramları milletin sadrına emanet etmesi kolay değil. Dünyadaki bütün örneklerine bakın, gerçek manada bayram, festival, kutlama…devletin elinin olmadığı yerde yapılır. Biz de ise hadi bir şey kutlayalım, dendiğinde çevik kuvvetin, özel güvenliğin ya da  belediye zabıtasının oluşturduğu çemberin içinde ne kutlanabilirse o kutlanır.

Hasılı kelam, Cumhuriyet Bayramını şehrin içine almadık; Kurban Bayramını şehrin dışına attık. AB yolunda, demokrasi kolunda şahlanarak ilerliyoruz...

Bayramınız kutlu olsun.

Bayramlar millete bırakıldığı zaman bayramdır. Bu sebeple, aziz milletim bayramlarını bayram olarak kutladığı güne kadar kimse bana bayram demesin. Adı bayram olan arkadaşlarımı da adres defterimden siliyorum, haberleri olsun.

29 Ekim 2012