Gün ortasında „Bu Bayram pek heyecan yok“ desem de, gecenin ilerleyen vakitlerinde anladım ki ben de baya bir heyecan yapmışım. Bayram arefesinde yapılan o koşuşturmalar ne tatlı öyle. Bayramlıklar alınacak, kökten bir ev temizliği yapılacak, baklavalar, börek-çörekler hazırlanacak. Oho, daha neler neler. Hep duyardım 'ah o eski Ramazanlar´, ´ah o eski Bayramlar´ diye, ama ne demek istediklerini pek kavrayamazdım. Ama şimdi anlıyorum.
Gerçekten farklılaşıyor. Şimdi ki bayramlar biraz daha 'Teknolojik' oldu. Artık kısa mesaj atıyoruz ziyaret yerine. Tabii ki gidenlerimiz vardır ev ziyaretine. Bendeniz de dahil. Ama bayramlar yine de özel, yine de güzel. Ramazanı dört gözle bekleriz, gelir tutarız oruçlarımızı ve o otuz günde çarçabuk geçip gider. Ardından bayramı yaparız o da biter. Bu son satırı yazarken aklıma bir fikra geldi: Bayramın yaklaştığı günlerden birinde, iftar sırasında, misafirlerden biri: "Keşke Ramazan senede iki gelse" der. Aynı sofrada misafir bulunan Bektaşi ise hemen şu cevabı verir: "Madem bu kadar seversiniz, Ramazan gider gitmez neden bayram edersiniz".
Bizim bayram edişimiz farklı dostlar. 11 Ayın Sultanını uğurluyoruz. Bizden memnun kalması için dua ediyoruz. Kolay değildi tam bir ay yaklaşık 16 saat oruç tutmak. Allah elbette kolaylığını verdi. E bunun sonunda da bırakında oruç tutanlar güzel bir bayram yapsın.
O yüzden sözü ben fazla uzatmak istemiyorum ve diyorum ki:
Tüm müslüman âleminin mübarek Ramazan bayramını kutlar daha nice bayramlar görmesini temenni ederim.
Sağlıcakla kalın Efendim!