Filmin bildirilen konusu kısaca şu: Tanrısal güçlere sahip bir süper kahramanın kontrolsüzlüğü birtakım insanları korkuturken diğer yandan insanlar, dünyanın nasıl bir kahramana ihtiyacı olduğunu tartışmaktadırlar. Bu sırada Gotham şehrinin koruyucu kahramanı Batman’a karşı Superman’in giriştiği mücadele yeni bir savaşa davetiye çıkaracaktır. Batman ve Superman çarpışırken ortaya daha önce hiç görülmemiş, insanlığı büyük bir tehlikeye sokacak olan yeni tehdit ortaya çıkacaktır.
Marvel sinemasının hızını yakalamak için bakalım Hollywood sineması şapkadan hangi tavşanları çıkartacak merak ediyorum. Filmin en ilginç yanının, DC Comics’in haklarına sahip olan Warner Bros stüdyosu, sahip olduğu diğer süper kahramanlara ayrı ayrı film çekmek varken, henüz filmin başında gözümüze sokmaktan imtina etmeden, “bu filmi iye bakın devamı pek yakında” şeklinde bir hazırlık filmi olması diyebilirim. İyi tarafı, bilindik karakterleri açıklamak zorunda kalmadan bodoslama konuya girmesi. Kötü tarafı ise, ortamın tamamen değişmesi sebebiyle seyircide oluşturduğu karmaşa. O kadar hızlı akıyor ki sahneler, yeni ve (bence şimdiye kadar ki Batman filmlerinden daha etkileyici) görsel şovu kaçırıyor insan.
Batman’in yeniden çekileceğini duyduğum anda etrafımdaki sinemasever dostlarıma ilk cümlem: “Bakalım bu filmde de, Bruce Wayne’in anne ve babasının ölümünü görecek miyiz?” olmuştu. Beni yanıltmadığı için yönetmeni tebrik ediyorum. Batman serisini iyi takip eden, dahası popüler kültürdeki her bir seyircinin Batman’in anne babasının ölümünü adım adım bildiğini söylemek abartılı bir yorum sayılmamalı diye düşünüyorum. Yönetmen Zack Snyder, devam filmlerinde artık bu sahnelere yer vermez umarım.
Yönetmen, Batman’in ilk çıkış noktasına esaslı bir selam duruyor. Joker ve Harvey Dent gibi kötü karakterlerle olan savaşı yüzünden insanlığın kara tarafını temsil eden, adalet için şiddetten kaçınmayan, insanlara olan güveninin azalmasıyla birlikte bir müddet sonra kendisini de güvensiz ve paranoyak bir hale getirmiş Batman’i izliyoruz.
Filmi izlerken bir ironiyle karşılaşıyoruz. Batman, insanı temsil ederken Süperman kendisinde bulunan tanrısal güçlerin verdiği güvenle insanüstü bir varlığı sembolize etmekte. Bu gücün yaşanılan gezegende yıkıcı olabileceğini kavrayan insan Batman, tanrısal güce meydan okumaktan çekinmeyecektir. İroni, bu meydan okuma aslında biraz da her insanda bulunan sonsuz güç özleminin dışa yansımasından başka bir şey değildir. Yani film boyu akıp giden patlamalar, maddi değerine paha biçilemeyecek kavga sahneleri uzadıkça tanrı ile insanın birbirine ne kadar çabuk dönüşebileceğini yakalıyoruz. Sonuçta sınırsız gücün güç olmadığını da fark ediyoruz.
Devam filmlerinin kaynağı olacağını bildiğimiz Batman V Superman, Wonder Woman ve Aquaman gibi kahramanları baştan sahneye sürerek, birkaç filmin konusunu bir filme sokuşturmakla, karmaşadan kendine has bir düzen ortaya çıkarmış. Bu noktada yönetmen Snyder, kocaman bir alkışı hak ediyor doğrusu. Çünkü çok orijinal olmamasına rağmen başı sonu belli, kendi ayakları üzerinde durabilen bir film var karşımızda.
Oyunculara geçmeden, filmin görünmez ama seyirci açısından harika olan görüntü yönetmenliğini bir kenara not etmek zorundayız. Görüntü yönetmeni Larry Fong, Metropolis’in uçarı ve baş döndüren renklerini, Gotham’in ise karanlık atmosferini o kadar güzel yansıtmış ki, hayran olmamak elde değil.
Ben Affleck’in Batman rolüne seçilmesi Batman hayranları arasında ciddi tartışmalara sebep olmuştu. Bale’den sonra kim Batman’i oynarsa oynasın aslında tartışma çıkmaması mümkün değildi. Ama her ne kadar olağanüstü diyebileceğim bir performans göstermese de Affleck, karakterin o paranoyak tutumunu ve öfkesini aktarmayı başarıyor. Filmde gerçek yıldız kendisiymiş hissi vererek oynayan ise, Jesse Eisenberg olmuş. Eisenberg, eski tip, karikatür gibi duran Luthor’u beyazperdede yeniden canlandırmak yerine akıl dışı dehasıyla korkutan bir psikopat ortaya koymuş. Heath Ledger’ın Joker’ini aratmayacak şekilde bir performansa imza atmış Eisenberg.
Filmin sonu ise seyretmeyenlerin keyfini kaçırmamak için söylemeyeyim ama aksiyon türü sinemaseverleri salonlara bir kere daha çekecek kadar enfes. Batman hayranlarının sabırsızlıkla beklediği film, bence oyunculuğu, yönetimi ve görsel şöleni ile kendisinden beklentileri karşılayacak güzel bir film olarak Batman filmografisindeki yerini almış.
Künye
Orijinal Adı: Batman versus Superman: Dawn of Justice
Senaryo: Chris Terrio, David S. Goyer
Orijinal Fikir ve Orijinal Karakterler: Jerry Sigel, Joe Shuster, Bob Kane, Bill Finger
Tür: Aksiyon, Fantastik
Süre: 153 dak.
Ülke: ABD
Vizyon Tarihi: 25 Mart 2016
Yapımcı: Charles Roven, Deborah Snyder
Ortak Yapımcı: Jim Rowe, Gregor Wilson, Curtis Kanemoto
İdari Yapımcı: Christopher Nolan, Emma Thomas, Benjamin Melkiner, Michael E. Uslan, Geoff Johns
Yardımcı Yapımcı: Bruce Moriarty
Türk Dağıtımcı: Warner Bros Turkey
Yapım: Warner Bros., DC Entertainment, Syncopy, Dune Entertainment
Besteci: Hans Zimmer, Junkie XL
Görüntü Yönetmeni: Larry Fong
Genel Yayın Yönetmeni: David Brenner
Sanat Yönetmeni: Patricio M. Farrell, Lorin Flemming, Beat Frutiger, Gregory S. Hooper, Kevin Ishioka, Troy Sizemore
Cast Direktörü: Kristy Carlson, Jo Edna Boldin, Lora Kennedy
Set Dekoratörü: Patrick Tatapoulos, Carolyn “Cal” Loucks
Basın Sorumlusu: Eugenie Pont
Oyuncular: Ben Affleck (Bruce Wayne/Batman), Henry Cavill (Clark Kent/Superman), Jesse Eisenberg (Lex Luthor), Amy Adams (Lois Lane), Diane Lane (Martha Kent), Laurence Fishburne (Perry White), Holly Hunter (Senatör Finch), Kevin Costner (Jonathan Kent), Scoot Mc Nairy (Wallace Keefe), Tao Okamoto (Mercy Graves), Brandon Spink (Young Bruce Wayne)
Türkçe Seslendirme/Dublaj Kadrosu: Murat Şen (Bruce Wayne / Batman), Umut Tabak (Clark Kent / Superman), Sercan Gidişoğlu (Lex Luthor), Canan Kılıç (Diana Prince / Wonder Woman), Aysun Topar (Lois Lane), Kerem Atabeyoğlu (Alfred), Gülen Karaman (Martha Kent)
Yönetmen: Zack Snyder