Başörtüsü konusunun bu ülkenin gündemini uzun yıllardan beri işgal ediyor olması, bir çözüm bulunamaması bir insanlık sorunudur. Bir temel insan hakkının toplumunun bir bölümüne çok görülmesi ve toplumun bir bölümünün ötekileştirilmesi demektir.
İşin bir diğer boyutu ise azınlık bir zihniyetin çoğunluğa dayatması, çoğunluğu kendisi gibi düşünmeye ve inanmaya zorlamasıdır. Azınlığın çoğunluğa dayatması derken bunu laf olsun diye gündeme getiriyor değilim. Çünkü, ülkemizde sorun olarak görülen hangi mesele halka soruluyor, onun oyuna başvuruluyorsa halkımız yıllardan beri süren dayatma uygulamanın aleyhinde oy kullanıyor. Bu bakımdan diyebiliriz ki bir takım yollarla halkın devre dışı bırakılmış olması sorun olarak gündemimizde duran meselelerin hallini imkansız kılıyor. Cumhuriyeti kurduklarını ileri sürenlerin toplandığı CHP ise bu tür konuların çözümsüzlüğünden yarar umuyor. CHP toplumun çoğunluğunun oyuna talip olmadığı ve bu yönde ciddi adımlar atmadığı, söylemler geliştirmediği ve bu yönde uygulamalarda yer almadığı sürece bu parti çözümsüzlüğün sebeplerinden bir olmaya devam edecektir. Bu bakımdan diyorum ki son aylarda yeniden siyaset gündemine taşınan başörtüsü sorununun çözümü konusunda CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun miting meydanlarında ve çeşitli vesilelerle yaptığı açıklamalarda başörtüsü sorununu kendilerinin çözebileceğini söylemesine rağmen bu yönde kolay adım atamayacak, hatta atmayacaklardır. Olsa olsa sorunun çözümünü istiyormuş gibi bir görüntü vermekle yetineceklerdir.
CHP'nin başörtüsü sorununun çözümü yönünde ciddi gayret göstermesi ve katkıda bulunması samimi dileğimdir. Çünkü önemli olan sorunun çözülmesi, yıllardan beri sürdürülen temel insan hakkı ihlalinin son bulmasıdır... Hemen belirtelim ki Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP yıllardan beri sürdürdüğü tavrından vazgeçerek kendisine yeni bir yol belirlemeye çalışması kısa vadede oylarında patlamaya yol açmaz. Daha doğrusu kendilerini hapsettikleri bir zihniyetin mensuplarının dışında oy almaları kolay olmaz. Ancak imkansız değildir. Yeter ki CHP kendindeki değişikliğe toplumu inandırabilsin. Elbette bunu sağlamak çok kolay değildir. Öncelikli olarak kendi içinde böyle bir değişimi gerçekleştirmek durumundadır. Bu ise çok zordur. Kemikleşmiş bir anlayışın mensuplarının bu anlayışlarından vazgeçmeleri zaman ister. Hatta bazılarının başörtüsü sorununu çözme yönünde böyle bir değişime uğramaları imkansızdır. Yani CHP'nin toplumla barışması, kucaklaşması ve kitleselleşmesi sanıldığı kadar kolay değildir.
AK Parti'nin başörtüsü sorununu çözmek için CHP ile görüşme talep etmesinden sonra görüşme gerçekleşse bile bir sonuç alabileceğini sanmıyorum. Çünkü CHP'de demokratikleşme ve toplumun tüm kesimlerine temel insan haklarının temini konusunda net bir kararın olduğunu söylemek zordur. Bu bakımdan başörtüsü sorununun çözümü konusunda uzlaşma arayışları içinde CHP'nin desteğini almak niyeti havada kalmaya mahkumdur. Lafı uzatmaya gerek yok CHP milleti tehlike olarak görme huyundan vazgeçemediği, 'Cumhuriyeti bir kurduk biz koruruz' saplantısından kurtulamadığı sürece bir klik partisi olmaya devam edecektir. Çünkü bu anlayış CHP dışındaki partileri cumhuriyet düşmanı ilan etmek demektir. Görünen o ki CHP'yi Kılıçdaroğlu da bu klik hegemonyasından kurtaramayacaktır. Eğer daha fazla direnirse safdışı ediliverir. Bu işin nasıl olduğunun da farkına varamaz. Bunun için diyorum ki AK Parti başörtüsü sorununu gerçekten çözmek istiyorsa CHP dışındaki partilerden destek almalıdır, onlarla yola çıkmalıdır. CHP sadece meselenin çözümünü sürüncemede bırakır hepsi bu. Sadece bu konuda değil yarın yeni bir anayasanın yapılması gündeme geldiğinde de CHP aynı tavrı sergileyecektir. Destekliyor gibi yapacak ama tekere takoz koyacaktır.