Medya âleminde uyduran, sallayan, çamur atan çok.
Bunlardan biri de, kronik yalancı (' mitoman' denir böylelerine psikolojide), eski çalışma arkadaşlarının taktığı lakapla,
Borat !
Borat'ın yalancılığına bir örnek vereyim:
Benim Fethullah Gülen'in yurtdışındaki okullarını ziyaret ettiğimi defalarca iddia etti. Büyük bir ciddiyetle!
Evet, davetler aldım. Ama bir kere dahi gitmedim. İşin komiği Türkiye'dekileri de görmedim!
Borat yazılarımı içkili olarak kaleme aldığımı da iddia etmişti. Bak şu yalancıya! Böyle olmadığını etrafımdaki herkes bilir; içki içerken mümkün değil çalışamam.
Okumalarımı yaparım, yazımı yazarım, içkiyi sadece iş güç bittikten sonra içerim.
Borat, geçen gün kuyruğundan bir yalan daha uydurdu: Malum yemeğe zaten içkili gitmişim, orada da içmeye devam etmişim, sonra da Başbakan'a parmak sallayarak laflar etmişim.
Yemeğe tabii ki içkili gitmedim. Davette de uzun süre nar suyu içtim. Neden sonra, gecenin ilerleyen saatlerinde, iki tek Talisker ( bol buzlu, bol sulu ) içtim.
Efendim Başbakan ile konuşurken, içkinin etkisiyle parmak sallamışım.
Benim mimikli/jestli konuşma tarzımı bilenler, o parmak hareketinin, bir
'tehdit/talimat' işareti olmadığını gayet iyi kavrar.
Başbakan Erdoğan'ın, tepkisini anında gösteren biri olduğunu biliyoruz. Sinirlendi mi gizlemez, tavır koyar.
Peki, böyle bir durum oldu mu? Hayır! Başbakan rahatsızlığını belirten en ufak imada bulundu mu? Asla!
Eğer bir hoşnutsuzluk olsaydı, gecenin sonunda hiç mutlu mesut vedalaşır mıydık? Ne mümkün!
Hani Hürriyet'in Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Başbakan'ın içkili masalarda da oturmasını hayal ediyordu ya. İşte o gece olan buydu.
Başbakan meyve suyu içti, ben viski. Şarap da içen vardı, su da. Herkes kendi hayat tarzını sürdürdü. Bu kadar basit!
Ama Borat orada bulunmadığı için bunları bilmiyor; "Bir arkadaşımdan duydum" diye uyduruyor. Borat işte bu!
Bunlardan biri de, kronik yalancı (' mitoman' denir böylelerine psikolojide), eski çalışma arkadaşlarının taktığı lakapla,
Borat !
Borat'ın yalancılığına bir örnek vereyim:
Benim Fethullah Gülen'in yurtdışındaki okullarını ziyaret ettiğimi defalarca iddia etti. Büyük bir ciddiyetle!
Evet, davetler aldım. Ama bir kere dahi gitmedim. İşin komiği Türkiye'dekileri de görmedim!
Borat yazılarımı içkili olarak kaleme aldığımı da iddia etmişti. Bak şu yalancıya! Böyle olmadığını etrafımdaki herkes bilir; içki içerken mümkün değil çalışamam.
Okumalarımı yaparım, yazımı yazarım, içkiyi sadece iş güç bittikten sonra içerim.
Borat, geçen gün kuyruğundan bir yalan daha uydurdu: Malum yemeğe zaten içkili gitmişim, orada da içmeye devam etmişim, sonra da Başbakan'a parmak sallayarak laflar etmişim.
Yemeğe tabii ki içkili gitmedim. Davette de uzun süre nar suyu içtim. Neden sonra, gecenin ilerleyen saatlerinde, iki tek Talisker ( bol buzlu, bol sulu ) içtim.
Efendim Başbakan ile konuşurken, içkinin etkisiyle parmak sallamışım.
Benim mimikli/jestli konuşma tarzımı bilenler, o parmak hareketinin, bir
'tehdit/talimat' işareti olmadığını gayet iyi kavrar.
Başbakan Erdoğan'ın, tepkisini anında gösteren biri olduğunu biliyoruz. Sinirlendi mi gizlemez, tavır koyar.
Peki, böyle bir durum oldu mu? Hayır! Başbakan rahatsızlığını belirten en ufak imada bulundu mu? Asla!
Eğer bir hoşnutsuzluk olsaydı, gecenin sonunda hiç mutlu mesut vedalaşır mıydık? Ne mümkün!
Hani Hürriyet'in Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Başbakan'ın içkili masalarda da oturmasını hayal ediyordu ya. İşte o gece olan buydu.
Başbakan meyve suyu içti, ben viski. Şarap da içen vardı, su da. Herkes kendi hayat tarzını sürdürdü. Bu kadar basit!
Ama Borat orada bulunmadığı için bunları bilmiyor; "Bir arkadaşımdan duydum" diye uyduruyor. Borat işte bu!
Bir de yazılarını Ergenekoncuların kucağına oturarak yazmakla maruf Civelek var; Borat ne derse, ' kopyala/yapıştır' aynen tekrarlıyor.
Yahu bu Civelek'in, Borat'a etmediği hakaret kalmamıştı; ne oldu da döndü?
Sebebi belli: Turgay Ciner'in çıkarmaya hazırlandığı gazeteye kapağı atma hesaplarında. Bu yüzden yağ fazına geçti.
Yahu bu Civelek'in, Borat'a etmediği hakaret kalmamıştı; ne oldu da döndü?
Sebebi belli: Turgay Ciner'in çıkarmaya hazırlandığı gazeteye kapağı atma hesaplarında. Bu yüzden yağ fazına geçti.
Ya İbiş'e ne demeli?
Hürriyet'in İbiş'i, sallamada Borat ve Civelek ile yarışıyor. Davet edilmediği yemeği anlatıyor günlerdir.
Samimi olarak merak ediyorum: İmam hatip mezunu bir insan, nasıl olur da böyle pervasızca yalan söyler? Belli ki kişilik bozukluğu, Allah korkusunun önüne dahi geçebiliyor.
Bu arada bir müjde: Geçenlerde Recep İvedik ile konuştuk. Yeni filmdeki kamyoncular arası ' egzoz' yarışmasında İbiş'e de rol var.
Karpuz sandığının üstüne bir tane 50 cc.'lik bira şişesi koyacağız, yanına da ( 33'lük kategorisinden) İbiş'i dikeceğiz. Sonra atış serbest!
Not: Yukarıda ' bol buzlu, bol sulu' dedim. Aslında özellikle Talisker gibi
malt viskilere buz atılmaz. Sadece bir miktar soğuk su konur. Ama biz orada kafa çekmiyor, sosyalleşme babında içiyorduk. Yine de Talisker harikaydı!
Hürriyet'in İbiş'i, sallamada Borat ve Civelek ile yarışıyor. Davet edilmediği yemeği anlatıyor günlerdir.
Samimi olarak merak ediyorum: İmam hatip mezunu bir insan, nasıl olur da böyle pervasızca yalan söyler? Belli ki kişilik bozukluğu, Allah korkusunun önüne dahi geçebiliyor.
Bu arada bir müjde: Geçenlerde Recep İvedik ile konuştuk. Yeni filmdeki kamyoncular arası ' egzoz' yarışmasında İbiş'e de rol var.
Karpuz sandığının üstüne bir tane 50 cc.'lik bira şişesi koyacağız, yanına da ( 33'lük kategorisinden) İbiş'i dikeceğiz. Sonra atış serbest!
Not: Yukarıda ' bol buzlu, bol sulu' dedim. Aslında özellikle Talisker gibi
malt viskilere buz atılmaz. Sadece bir miktar soğuk su konur. Ama biz orada kafa çekmiyor, sosyalleşme babında içiyorduk. Yine de Talisker harikaydı!