Başbakan Tayyip Erdoğan siyasi parti liderleriyle görüşme turlarına başladı. Yarın CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'yla sürecek görüşme turu, SP, DSP ve BBP liderlerini kapsıyor.
Yeterli değil bu.
Liderleriyle görüşülecek partiler listesinde özellikle iki partinin eksikliği hissediliyor: MHP ve BDP'nin...
Parti liderleriyle görüşmeyi başlangıçta 'terörle mücadele' ve 'açılım' konularıyla sınırladığından Başbakan Erdoğan ve bu iki parti değişik sebeplerle Ak Parti'nin politikalarını kökten reddettikleri için, MHP ile BDP'nin kapılarını çalmaması belki normaldi. Görüşme konuları arasına artık 'halkoylaması' da girdiğine göre, görüşülecek partiler skalasının genişletilmesinde yarar var.
Ak Parti için olmasa da ülke için yarar var...
Rekabetçi bir hava içerisinde yapılır siyaset; gönlümüz ne kadar tersini arzu etse de, partiler, hemen her konuda birbirlerinden farklılıklarını vurgulayan tavırlar alma ihtiyacı hissederler. İktidara geldiklerinde rakiplerinden farklı davranmayacaklarını bilseler de bu kural değişmez; iktidar-muhalefet çelişkisi en belirleyici özelliğidir siyasetin...
Halkoylamasına sunulacak anayasa değişikliği paketi üzerinde Meclis'te mutabakat sağlanamamasının da ana sebebi budur. CHP ve MHP bütün dikkatlerini paketin içeriği yerine 'Ak Parti'nin niyeti' üzerinde yoğunlaştırdılar ve değişikliklere karşı direndiler; paketin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edileceği beklentisiyle...
Oysa 12 Eylül günü halkın oyuna sunulacak paket Anayasa Mahkemesi'nin onayına da sahip artık ve bu da CHP ile MHP'nin açmaya hazırlandıkları "Halkoylamasında 'hayır oyu' kullanın" kampanyasını yürütmeyi zorlaştırıyor.
12 Eylül anayasasına ve 12 Eylül (1980) askeri darbesi sonrasında ülkeye yaşatılanlara sahip çıkılması görüntüsü bile, CHP ile MHP'yi, kendi tabanları gözünde küçük düşürebilir. Anayasa Mahkemesi onayı yüzünden, Ak Parti'nin 'niyeti' öne çıkartılarak yürütülecek bir kampanyayı başarıyla sürdürebilmek imkânsız değilse de çok zordur.
Halkoylamasını 'boykot' etmeye hazırlanan BDP açısından da durum pek farklı değil. Kendilerine daha fazla özgürlük getirecek, eşitsizlikleri kısmen de olsa giderecek, daha geniş bir demokratikleşme paketi için iktidarı heveslendirecek bir halkoylamasına aktif katılım gerekirken, neyi 'boykot' ettirmiş olacak BDP; daha fazla özgürlük, eşitlik ve demokrasi taleplerini mi?
Fâili meçhullerin üzerine giderken tıkanılan noktaları açmada gerekli 'hukuk devleti uygulamaları'na erişme yolundaki değişiklikleri engelleyen BDP'nin bunların hesabını sorma mecali olabilir mi?
Değişiklik paketine ortak çıkmalarını isteyerek, MHP ve BDP'yi de CHP'yle birlikte yanına çekmek için bütün ikna gücünü kullanmalıdır Başbakan Erdoğan...
Partileri sayısal güçlerine göre tasnif etmek veya seslerinin fazla duyulması sebebiyle siyaset adamlarını önemli saymak bir yöntem elbette; ancak sayıya ve vuvuzela türü ses gücüne iltifat etmeyen partiler de var ülkemizde. Bunun bilinen bir örneği Sezai Karakoç'un Yüce Diriliş Partisi... Çok uzun yıllardan beri yazıları ve kitaplarıyla toplumu diri ve uyanık tutmak için olağanüstü çaba göstermiş olan Sezai Karakoç, mesajlarını topluma mal edebilmek için kurdu partisini...