Şöyle televizyonlara bir bakın akşamları bir kavga bir dövüşme, ben seni şöyle yenerim, böyle yenerim, sen komünist alçaksın, sen yobazsın, senin ağababaların siyonist, asıl senin ağababaların İngiliz kuklası, haydi git Arabistan'a, sen git ulan bilmem nereye....vs, vs
Gördüğünüz vechile kuru kuru horoz kavgaları...Üstüne üstlük buralara çıkan ya da çıkarılanların ekserisi cahil olduğu gibi küstah, sunucu ya da moderatörler de hakezâ...Daha önce yazmıştım muhatap kelimesine muhattap diyeni mi ararsın, rakama rakkam diyeni mi, dalâlete delâlet diyen vs vs...
Cehaleti geçtim de bu agresif, kinci, nefret kavgaları yüzünden halkımızda da korkunç bir kin ve nefret hâkim olmaya başladı. Bu edep bilmez, töre bilmez, küçük bilmez, büyük saymaz insanlar yüzünden...
Halbuki bir müzik ortamı öyle mi? Hangi görüşten olursa olsun herkes keyifle ve dingin bir vaziyette sanatçıyı ya da sanatçıları dinliyor...Kimse kimse kimseyle kavga etmiyor. Bazı zirzoplar da çıkıp müzik yasaktır filan diyebiliyor. Bre cahil insan mubah saydığınız şeyler yüzünden millet birbirini boğazlayacak hâle geldi, aksine müzik aramızda ülfet oluşturdu, bizi sükûnete gark etti. Bunu göremeyecek kadar yüreksiz misin?
Keşke şu televizyonlardaki lüzumsuzlar yerine san'atkârlar olsa da kimse gerilmese, kimse birbirine düşman olmasa...
Boşa dememişler başbakan olursun ama sanatçı olamazsın diye...
İşte size harika bir anekdot;
Bir zamanlar Polonya'nın en ünlü piyanisti ve bestecisiydi. Hem de Chopin'i en iyi yorumlayanlardan biri...Sonra diplomat oldu. Dahası siyasete girdi ve Polonya'nın başbakanlığına seçildi.
Bir gün başbakan olarak Fransa gezisi sırasında Paris Üniversitesi müzik bölümünde okuyan bir genç yanına gelip; "Siz o ünlü piyanist Jan Paderevsky değil misiniz? Diye sordu.
Paderevsky; "Evet o benim" diye yanıtladı. "Fakat şimdi?" "Şimdi Polonya'nın başbakanıyım işte" deyince genç; "Yaa öyle mi, ne büyük bir düşüş" diyerek, kinayeli bir cevap verir. Paderevsky gencin bu sözünü hayatı boyunca kendine dert eder. Bir gün halka konuşurken şunları söyler; "Piyanonun tuşlarına hükmetmek devlete hükmetmekten zormuş meğer...!
Başbakan iken ırmak geçmeyen yere köprü vadedersiniz herkes inanır. Halkı kandırarak devlete hükmedebilirsiniz, ama 7 oktavlı bir piyanoda, fa sesine basıp do diye yutturamazsınız. Notalar sizi gerçeğe, yalnızca gerçeğe, matematiksel ölçüye, tartıya, armoniye, melodiye doğru sesi vermek için doğru tuşa basmaya mecbur eder. Müzik sizi yalandan, sahtelikten kurtarır.
-----------
Allah'ın sevgisi üstünüzden eksik olmasın.