Darbe ve kaoslar ile yok edilen dirilişler. Her darbenin ardından Batı’ya mecbur ediliş.
Hep böyle yazılmış tarihler...
İşte Türkiye… 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından ülkeyi yöneten askerler ile Türkiye’nin IMF ile tanışması. İlk anlaşmayı IMF ile askerlerin yaparak, borç alması. İsmet İnönü ile maceranın derinleşmesi, Demirel ile tavan yapması… 12 Eylül ve 28 Şubat darbesinin ardından ise IMF ile işin içinden çıkılamaz hale gelen ilişki. Ve tüm bu süreçlerde dışa bağımlılığın tavan yapması, siyasilerin ilkesizliği, yerli sermayenin erimesi ama içimizdeki Batı destekli Baronların güçlerine güç katması…
Hikâye hep aynı. Hiç değişmedi. Değişim için direnenler karşısında tankları gördü. Son direnen Başbakan Erdoğan ise baronların kurguladığı Gezi kalkışması ile yıpratıldı.
Esed’in içerideki en sadık destekçilerine bakın yine baronları görürsünüz karşınızda… On yıllardır Esed ile birlikte ülkeyi yağmalayan zenginler tayfası bugün yaşanan zulümlere rağmen her türlü desteklerini Baas ordusunun emrine sunmuş durumdalar. Söz konusu baronlar, günü birlik Rusya, İngiltere, ABD hatta İsrail bankalarında bulunan hesaplarından Esed’in ordusuna havale çıkartmakla meşguller. Durum Türkiye’deki baronların darbe süreçlerinde yaptıklarından farksız değil yani. Türkiye’deki darbeci generallerin hesapları incelenmeye alınsın bu gerçekle yüzleşilir. Aynı şekilde baronların darbe süreçlerinde ve sonrasında aldıkları ihalelere mercek tutulsun ne dediğimiz daha iyi anlaşılır. Söz konusu baronların her fırsatta ellerinde tuttukları medya organlarının nasıl cuntanın emrine girdiği de analiz edilirse olay daha net anlaşılır. Ya da söz konusu çeteci baronların Gezi kalkışmasındaki tavrı, gerçekleştirdikleri gizli toplantılar ve finans desteği düşünülürse yağmacıların ilişkileri ortaya çıkar.
Gelelim Mısır’a… Durum hiç farklı değil. Mısır’ı cehenneme çeviren Sisi’nin baş destekçileri liberaller oldu. Mısır'da Mübarek rejimini yeniden canlandırmak isteyen, yıllardır sömürüyle, şovenizmle güçlerine güç katan liberaller… Mısır’da ilkeden yoksun liberallerin baskısıyla meydanları dağıtmak için çoluk çocuk demeden katliam yapan cunta ise şuanda onların esiri. Liberallerin son istedikleri ise; Müslüman Kardeşlerin terörizm listesine alınması ve liderlerinin tamamıyla siyasetten men edilmesi…
Mısır ve Suriye’de hal böyle iken defalarca darbeler sonrası küresel emperyalizme diz çökmek zorunda bırakılan Türkiye örneği karşımızdayken, Batı’dan medet ummak ne kadar doğru? Küresel emperyalizmin ve baronların tetikçisi durumunda olan ana akım medyadan katliamlara tepki göstermesini beklemek ne kadar mantıklı? Bu onlarla mücadele etmeyelim, çifte standartlarını hatırlatmayalım, maskelerini düşürmeyelim demek değil. Aksine kapitalizmin kölesi haline gelenleri daha net ve dik durarak eleştirelim. Ama biz artık topyekun kendimizi sorguya çekelim. Referanslarımızı yeniden gözden geçirerek, özümüze dönelim. Batı’yı içine düştüğü bataklıkta bırakıp, topyekun kuşatıcı ve özgürleştirici gerçeklere sarılalım. Meydanlardan yükselen sese kulak verelim…
Bir de AK Parti teşkilatlarına bir eleştirim var. İl, ilçe ve belde teşkilatlarına… Başbakan Erdoğan darbe direnişçilerinin sembolü haline gelen 'Rabia' işareti ile halkı selamlarken, Mısır'da katledilen Esma kardeşimiz için gözyaşlarını tutamazken, küresel güçlerle her alanda mücadele ederken siz görevinizi tam anlamıyla yerine getiriyor musunuz? Örneğin ülkenin dört bir yanında günlerdir Adeviyye nöbeti var. Binlerce duyarlı vatandaş ve STK orada. Siz neredesiniz? Ortadoğu’yu ceset tarlasına çevirenleri telin edenlerle neden beraber değilsiniz? İslam coğrafyasında yaşanan zulümleri topyekun kınamak için günü birlik düzenlenen etkinliklere katılamayacak kadar meşgul müsünüz? Meşguliyetiniz küresel kuşatmayı kırmaya yönelik projeler geliştirmek ise sözüm yok. Ama direnişten dirilişin çıkacağını bir yere not ederek, sizleri; yeniden inşa sürecine alanlarda destek verenleri yalnız bırakmamaya davet ediyorum. Zalimlere beddua, mazlumlara dua sesleri yükselirken harekete geçmemek kabul edilir bir durum değil. O alanlara gelen Milletvekili ve MKYK üyelerine sorun; alanın nabzını sizlere anlatsınlar… Baronların oyunları alanlarda bozulur biline…