Barış kelimesi, herşeyi tüketen günümüz toplumlarının, tüketim alışkanlıklarına uygun olarak, içi boşaltılmış ve bayağılaştırılmış ve hatta eğretileştirilerek neredeyse itici bir hale sokulmuştur.
Halbuki, bizim gibi Müslüman bir toplumun en önemli sermayesidir barış. Kişisel ve toplumsal boyutlarıyla barışın egemen olmadığı bir ruh dünyasının, üretebileceği bir medeniyet yoktur. Üretse üretse şiddet ve şiddeti güzelleyici bir nefret dili üretir.
Halbuki, Rabbimizin bizlere gönderdiği dine uygun gördüğü isim Selam/Barıştır. Birisine ‘Selamun aleyküm’ diyerek selam verdiğimizde, aslında Allahtan o kişinin barış içinde kalmasını istemiş oluruz.
Ve bizlere ‘Selamı aranızda yayınız’ emri verilmiştir Hz. Peygamberimiz tarafından.
Selam vermek sünnet iken, verilen selamı almak selam verilen kişinin boynuna kati olarak borç kılınmıştır.
Ve biz, barış dininin müntesipleri olarak, bilirizki en kötü barış en iyi savaştan daha iyidir.
Ve bizler bilirizki, barış yetim büyümez.
Bizler, Hudeybiye’de Kureyş’in tehditlerine ve yol arkadaşlarının taraftar olmamasına rağmen vede gönderdiği barış elçileri Mekke’liler tarafından darp edilmelerine rağmen, Hudeybiye Barış Sözleşmesini imzalayarak barış inşa eden Hz. Peygamberin muasır olmayan arkadaşlarıyız.
Bu iddiadayız en azından...
Hudeybiye barışı, daha yazılırken Hz. Ali’nin itirazlarıyla karşılaşmış ve bu itirazlar, barış ilan edilirken Hz Ömer’in, ‘Ya Resulallah: Sen Allahın elçisi değil misin?’ çıkışıyla son raddesinde varmıştır.
Ama, barış dininin peygamberi, önceliğini hep barışa vermiştir.
Ve herşeyiyle aleyhte şartlar içerdiği düşünülen bu anlaşma, çok kısa sürede meyvelerini vermiş, iki yıl içerisinde Müslüman olanların sayısı ,ozamana kadar olanları kat bekat geçmiştir.
Bu ülkeyi, otuz yıldır içine alan terör fitnesini söndürmek için yürütülen çabalara, dikenli bir dille, içi boş hamaset kokan nutuklarla saldıranların ellerinde, bu ülkenin insanlarının geleceğine dair herhangi bir argüman var mı?
Bir proje, bir vizyon varda biz mi görmüyoruz..?
Varsa bir projeleri çıksın bunu millete anlatsınlar.
Önünde seçimin yakın olduğu bir dönemde, tüm siyasal riskleri üstlenerek görüşmeleri başlatan Başbakan Erdoğan’ı ve partisini, seçim sandığına gömsünler..!
Toplumu, vurup kırmakla tehdit edenlerin, bizi korkutmak yerine ikna etme yolunu seçmeleri gerekmez mi?
Sahi parmağını sallayarak milleti apaçık tehdit eden eski güç sahipleri şimdi neredeler?
Daha şimdiden, çatışmaların durması nedeniyle 4 aydır şehit verilmemesi bile bu görüşmelerin meyvelerini vermeye başladığının kanıtıdır.
Bırakın barış büyüsün...
Ve şundan emin olunki kötü barış yoktur.
E mail: akpinartahsin@hotmail.com
Twitter: @akpinartahsin