Ocak 2018 tarihli “Suriye’de Gerilimi Türk Askeri Dindirecek” başlıklı yazımızda bugün gelinen noktaya o zaman değinip olması gerekeni yazmıştık.
Elhamdülillah Başkanımızın ve Ordumuzun kararlı tavrı sonunda bugüne gelinmiş olması sevindiricidir. Sonun mükemmeldir. Kararlılık bunu gerektiriyordu.
Zeytin Dalı Harekatı’nda girilmeyen Tel Rıfat ve Münbiç’e de girilmeli ve bu kambur düzeltilmelidir. Barış Pınarı sahası 30 km. ile sınırlı kalmamalı Misak-ı Milli sınırlarına kadar inilmelidir. DAEŞ eli ile işgal edilen toprakların Misak-ı Milli sınırları ile örtüştüğü görülecektir. Bu savaş rast gele bir savaş değildir. Bu işgal tesadüfen aynı sahaya yayılmış olamaz, çok ezelden planlandı ve devam ettirilmek istendi.
Trump geri kalan 1000 askerini de güneye çekme kararı aldığını ve uygulamaya başladıklarını bildirdi.
Bu kararı vermekte neden bu kadar geç kaldı.
Afrin’de tahmin edemedikleri bir mağlubiyet aldılar. PKK, PYD, YPG’nin mağlubiyeti aslında ABD’nin mağlubiyetidir. 30.000 tır silah, teçhizat ve yıllar süren eğitim fos çıktı. 2 Kamyonetin üzerine 2 makineli top ile Suriye’yi işgal ettirdikleri ve sonrasında PKK, PYD, YPG’ye teslim ettikleri topraklardan geri çekmek zorunda kaldıkları DAEŞ teröristlerinin hiçbir numarasının olmadığı ortaya çıktı. DAEŞ eli ile işgal ettikleri toprakları sorgusuz sualsiz PKK, PYD, YPG’ye teslim etmelerinin sebebi Kuzey Suriye’de bir terör devleti oluşturmaktı. Bu terör devleti zamanı gelince bu toprakları sorgusuz sualsiz Siyonist İsrail Devleti’ne teslim edecekler ve Arz-ı Mevud’un bir adımı daha gerçekleşmiş olacaktı. Türk aklı ve siyaseti buna müsaade etmedi. Çünkü asıl hedef Türkiye Cumhuriyeti idi. Bizi bölmek istediler. Tüm Irak ve Suriye çatışmaları bunun içindi.
Barış Pınarı Harekatı’nda da ABD bu hızlı ilerlemeyi tahmin edemedi. Etekli teröristlerle Türk Kahramanlarını aynı kefeye koymak hatasını yaptı.
Trump Türkiye’nin gözetimine bırakacağım dediği DAEŞ teröristlerinin PKK, PYD, YPG tarafından ateşe verilmiş gibi gösterip kaçırdıkları gelen haberler artasında. Bunun böyle olacağı belli idi. DAEŞ ve PKK, PYD, YPG baştan beri zaten ortaktı.
ABD bize hiçbir zaman gerçek bir müttefik olmamıştır. ABD’nin hedefi Ortadoğu Enerji koridorunu bir şekilde ele geçirmek ve Siyonist İsrail’e teslim etmek olduğu biraz tarih karıştırıldığında görülecektir.
Tarihte tesadüflere yer yoktur. Uzun hedeflere ve planlı çalışmalara yer vardır.
Bu günler Lozan’da planlandı ve adım adım ele geçirme senaryoları uygulandı. İran- Irak savaşı, arkasından Körfez Harekatı, Irak’ın işgali, Arp Baharı aslında Lozan Planı’nın devamı idi.
Bu prangadan kurtulmanın çaresi bu harekatları her ne pahasına olursa olsun yapmamız gerekiyordu…
Artık sahneye çıkma zamanımız gelmişti. Çünkü bunları yapmaz isek Lozan baskısını devam ettireceklerdi.
Barış Pınarı Harekatı’nın Misak-ı Milli sınırına kadar ilerlemesi en büyük dileğimizdir ve kesinlikle gereklidir.
30 Km’den sonrasını teröristlere terk edip yılan çıyan sürüsünü serbest bırakamayız. Tehdit devam eder, başımız ağrıdan kurtulmaz. Güvenli bölge Misak-ı Milli sınırımızdır.
Sonra ne olur…?
Zamanı gelince Türk aklı bunun cevabını verecektir.
Ahmet TÜRKAN - HABERNAME