ADAM, sözüm ona “anketçi / araştırmacı / veri toplayıcı” falan...
Kendisine “Ne olur seçimin sonucu?” diye soruyorsun.
Başlıyor anlatmaya:
“AKP yüzde 40/50 bandında... CHP yüzde 25/30 bandında... MHP yüzde 9/15 bandında...”
Bu ne şimdi?
Tahmin mi? Veri mi? Yoksa uyanık anketçinin, kendi durumunu sağlama alma çabasının kurnazca bir tezahürü mü?
Bak, ey anketçi arkadaş!
- AKP için “Yüzde 40 / yüzde 50 bandında...” dediğin anda kaybetme ihtimalin sıfıra yakın olur. Ama “yüzde 40” ile “yüzde 50” arasında kocaman bir yüzde 10 vardır.
- CHP için “Yüzde 25 / yüzde 30 bandında...” dediğin anda da kaybetme ihtimalin azalır. Ama “yüzde 25” çıkarsa CHP için kıyamet olur, “yüzde 30” çıkarsa umut olur.
- MHP için “Yüzde 9 / 15 bandında...” dediğin anda da kaybetmezsin. Ama “yüzde 9” çıkarsa koca parti barajın altında kalır, “yüzde 15” çıkarsa Bahçeli kendisini kurtarır.
Yani? Yani öyle “bandında...” diyerek geçemezsin, geçiştiremezsin.
Ey anketçi arkadaş!
Verdiğin rakamlardan emin olamıyorsan... Doğru dürüst bir veri ortaya koyamıyorsan... Seçim sonrası rezil olmak gibi bir korkun varsa...
Kısacası gözün yemiyorsa...
Şu kahrolası “bandında...” kelimesinin arkasına saklanarak uyanıklık yapmaya kalkışmaktan vazgeç.
Yoksa seni “toplumun zekâsına hakaret etme” suçlamasıyla mahkemeye vereceğim, haberin olsun.
Liderlere şarkılar
TAYYİP ERDOĞAN: Abdullah Papur adlı türkücünün seslendirdiği “eline, diline sahip ol” adlı türkü... Türkünün şu dizelerine aman dikkat: “Gönül dediğin halkın binası / Yıkma halkın evini / Aman sahip ol”.
KEMAL KILIÇDAROĞLU: Sözcü gazetesine at üstünde verdiği pozdan ve “Başbakan gelsin, at yarışı yapalım” sözünden hareketle... Bir Yozgat türküsü: “Çamlığın başında tüter bir tütün”... Türkünün şu dizelerine dikkat: “At üstünde kuşlar gibi dönen yar / Kendi gidip ahbapları kalan yar.”
DEVLET BAHÇELİ: Eskinin “Küçük Ceylan”ından, şimdinin sadece “Ceylan”ından “şantaj / montaj” adlı şarkı... Şarkının şu dizelerine dikkat: “Yaptığına şantaj denir / Böyle aşka montaj denir...”
Bir tavırla engelliler için yapılanları çöpe attı
BAŞBAKAN Erdoğan’ın engellilere olan ilgisi, ta belediye başkanlığı döneminde başlamıştır. Bugün belediyelerin engelliler için yaptıkları çalışmalarda, o dönem uygulanan politikalar örnek alındı.
AK Parti hükümeti de iyi bir engelliler politikası izledi. Bir zamanlar görünmez olan, saklanan engelliler, hiç değilse bu politikalar sayesinde bir parça da olsa görünür oldular.
Ama durun bir dakika!
Ne diyordu Mansur Forutan’ın kıymetli babası?
“Bazen 20 yılda zor toparlanan itibar, üç saniyede yerle bir olabilir.”
Olay şudur:
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, sorunlarını anlatmak için yanına yaklaşan görme özürlü bir vatandaşa, “Görme özürlüsün ve biz sana iş vermişiz. Bir de şikâyet ediyorsun” dedi.
Bunu dediği andan itibaren de...
Şunca zamandır engelliler için yapılanları yer ile yeksan etti.
Kibir, gurur, tepeden bakma gibi saptamalara haklılık kazandırdı.
Partisinin ilk kez bir görme özürlüyü milletvekili yapmasını da anlamsızlaştırdı.
Yapılan hizmetleri bir “lütuf” gibi gördüğünü kanıtladı.
Kalp gözünün körelmesinin daha büyük bir engel olduğunu gösterdi.
Özür dilemek, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ı kurtarır mı, bilmiyorum.
Ama özür dilemesinin şart olduğunu biliyorum.
‘Ak Aydın’ tipinin 10 özelliği
BİR: Çok konuşuyorlar, az dinliyorlar. Konuşurken çok bağırıyorlar.
İKİ: Gücün ve güçlünün diliyle konuşuyorlar. Yani küstah, temkinsiz ve alabildiğine ukala...
ÜÇ: “Ergenekon’dan içeri attırırım ha...” tehdidini pek seviyorlar.
DÖRT: Haftanın en az üç akşamı, üç ayrı haber kanalında program yapıyorlar.
BEŞ: Bu kadar kini biriktirmeyi hangi ara başardılar bilmiyorum ama Kemal Kılıçdaroğlu’dan nefret ediyorlar.
ALTI: Denge gözetmek adına da olsa iktidara minicik bir fiske bile vurmaktan imtina ediyorlar.
YEDİ: AK Parti yönetimindeki etkili isimlerden bir kaçını mutlaka “kanka” ediniyorlar.
SEKİZ: Yıkılıp giden statüko, sanki bütün kurum ve kuruluşlarıyla dimdik ayaktaymış gibi analiz yapmaya bayılıyorlar.
DOKUZ: CHP’den biri “Cuma kazaya bırakılsın” dediğinde hemen üzerine atlıyorlar ama Başbakan’ın “bellerine hakim olamadılar” cümlesini duymamış gibi yapıyorlar.
ON: Racon keserken faşist, eski statükoya vururken liberal, CHP’yi ezerken muhafazakâr takılıyorlar.
Yolsuzluk yapan bakanlar meselesi
ESKİ bakanlardan Kürşad Tüzmen, Odalar Birliği Genel Kurulu’nda CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanına yaklaşıp, “Benimle ilgili yolsuzluk yaptı demişsiniz. İşte karşınızdayım. Hangi yolsuzluğu yaptıysam yüzüme söyleyin” demiş.
Kemal Kılıçdaroğlu da bu meydan okuma karşısında “Ben sizi kastetmedim” demiş.
Ve ortalık toz duman.
“Yandaş” cephe, “Kemal Kılıçdaroğlu bir kez daha çark etti” başlıkları için ellerini ovuşturuyor.
Bu hayhuy içinde kulak veren olur mu bilmem ama işin aslı şöyle:
Kemal Kılıçdaroğlu, “Yolsuzluk yapan bakanlar” iddiasını, Başbakan Erdoğan’ın bir açıklamasına dayandırdı.
Başbakan Erdoğan şöyle diyordu:
“Benim bir bakanım bunu (yolsuzluk) yapamaz. Bugüne kadar bazı bakanlarla alakalı atılmış adımlar varsa bunun gerekçeleri vardır, bugün birçoğu milletvekili adayı olamadıysa nedenleri vardı.”
Kemal Kılıçdaroğlu da bu açıklamadaki boşluğu yakaladı.
Ve şöyle dedi:
“Milletvekili adayı yapmadığınız bakanlardan hangileri ne tür yolsuzluklar yaptı da aday olamadı? İsimlerini açıklayın o bakanların?”
Yani Kürşad Tüzmen, Kemal Kılıçdaroğlu’na hesap soracağına Başbakan Erdoğan’a soru sormalıdır. Demelidir ki:
“Bizi töhmet altında bıraktınız. Lütfen hangi bakanların hangi gerekçelerle milletvekili adayı yapılmadığını açıklayın da töhmetten kurtulayım.”