BALIK YA DA OLTA VE KIVA
Bir arkadaşımla yemekteyim. Bana işinden ayrılacağını söylüyor. Aklını mı kaçırdın? Bildiğim kadarıyla çok iyi kazanıyordun ve çok seviyordun işini. Neden bırakıyorsun? Diyorum. Kiva adlı kar amacı gütmeyen bir organizasyonda gönüllü olarak çalışmak için Orta Amerika ülkelerine gideceğini ve saha ortağı (field partner) olarak anılan yapı içinde çalışarak ordaki yoksulların projelerine yardım etmek istediğini söylüyor. Kiva da nerden çıktı? Saha ortağı da neymiş? Diyecek oluyorum aklıma gelen daha bir yığın soruyu dillendiremeden o açıklamaya başlıyor. Kiva adlı hayır kuruluşunu internette okuduğu bir makaleyle tanıdığını çok etkilendiğini ve fon veren (lender) olarak organizasyona katıldığını ve iki yıl içerisinde yoksulluk sınırı altında yaşayan pek çok küçük işletmenin ve kişinin projesine destek olarak onların yaşamlarına nasıl ortak olduğunu deneme mahiyetinde verdiği küçük fonunun her seferinde döndüğünde mali gücü ölçüsünde zaman içerisinde sağladığı fon miktarını nasıl artırdığını ve insanların hayatlarına dokunmanın verdiği hazzı tadarak ne kadar mutlu olduğunu anlatıyor. Artık ikinci aşamaya geçmek ve daha aktif olarak bu mikro kredilendirme sisteminin içinde yer almak istiyorum diyor. Sanki tek ödülü manevi olmayacakmış gibi böylece ispanyolcamı geliştirme imkanım da olacak diye ekliyor. Yüzündeki heyecan ve istek yüreğindeki maneviyatı yansıtıyor adeta. Bence bu tür insanların varlığı her seferinde Dünyanın geleceği ile ilgili pozitif bakış açımı da perçinliyor.
O akşam yemek esnasında dinlediklerimi internette okuduklarım ve araştırdıklarım takip ediyor. O kadar zevk alıyorumki öğrendiklerimden siz okurlarımla paylaşma ihtiyacı hissediyorum.
Kiva nispeten yeni bir kuruluş. Her şey mikro finansın fikir babası Muhammed Yunus adlı Bangladeşli bir İktisat profesörünün 1976 de cebindeki 27$"ı iki tabure imalatçısına vermesiyle başlıyor. Bununla hammadde alarak imalata başalayan insanlar bir kaç yıl içerisinde kendi fonlarıyla döner hale geliyorlar. Bu durum onun mikro kredi sisteminin Bangledeşdeki milyonlarca yoksulun hayatını nasıl değiştirebileceğini farketmesini sağlıyor. Bunun ardından gelen çabaları 1983 Gramleen Bank"ı kurmasına kadar uzuyor. Bugün itibariyle bu sistem Bangladeş kırsal kesimindeki 2.5 milyon aileye 4 milyar$ civarında sağladığı krediyle hala hayatları değiştirmeye devam ediyor. Muhammed Yunus kurduğu sistemle o kadar yoksulun hayatını değiştiriyorki Fakirlerin Bankacısı olarak anılıyor. Nitekim bu ona 2006 yılı barış ödülünü de getiriyor.
Bugün Dünya çapında 39 mikro-finans kuruluşu mevcut ve yukarıda sözünü ettiğim Kiva bunlardan sadece birisi. Fonladığı kitleler arasında inanılmaz bir çeşitlilik var. Karabağlı evlerinden edilmiş Azerbaycanlı kerdeşlerimizden, Bolivyali yoksul köylülere, Vietnamdan Gazzeli Filistinlilere varıncaya kadar ilginç bir görünüm sergiliyorlar.
Halihazırda 315.000 kişi fonlandırılmış. Ortalama fon 483$ Evet şaşırdınız biliyorum ama zaten hayat değiştiren de bu küçük rakamlar. Bu insanlar mesela balıkçı iseler iyi bir dondurucuya, çiftçi iseler tohum alacak paraya gereksinim duyuyorlar. Aldıkları fonları da zamanı gelince ödüyorlar. Zira yardım edilebilecek yoksul sayısının artması fon tutarı artmadıkça ancak dönecek fonlarla mümkün olabiliyor. Kivadaki fonları sağlayanlar ise Dünyanın her yerinden 3.5 milyon sorumluluk duygusu yüksek insan. Aslında yürekleri büyük bu insanların çok büyük katkılar sağlaması gerekmiyor. Çünkü asgari fon verme tutarı 25$. Eğer siz Kiva fonuna 100$ katmışsanız bunu dört ayrı kişiye fonluyorsunuz. Üstelik kimlere gideceğini de siz belirliyorsunuz. Vadede ödemesi gelincede paranız size ödeniyor ama isterseniz tekrar fonlayabiliyorsunuz. En ilginci de fonların geri dönme oranının %99.7 olması. Yani default oranı oldukça düşük. Fon aktarımını internet üzerinden saha ortağı (fıeld partner) adı verilen ülke temsilciliklerine aktarıyorsunuz. Bunlar aynı zamanda yerel ihtiyaç sahiplerinin proje değerlendirmesini de yapan organlar. Çalışanları da büyük ölçüde dünyanın her yerinden gelen gönüllülerinden oluşuyor. Zaten bu konuya aşinalığımı sağlayan arkadaşım da böyle bir yerde çalışmak niyetinde.
Dünya Bankası verilerine göre Dünya yüzünde günlük geliri 1$"ın altında olan 1.1 milyar, 2$"ın altında olan ise 2.7 milyar insan bulunmaktadır. Bu insanların yaşam koşullarını tanımlamak için İngilizcede yoksulluk anlamına gelen "poverty" kelimesi yeterli gelmemiş olacakki açlık sınırında olan fakirliği anlatan "penury" kelimesi kullanılmaktadır. Hal böyle vahim boyutta olunca ortaya konulacak çözümlerin etkili olmasi gerekmektedir. Afrikadaki açlara yardım yapılıp yiyecek gönderildiğini hep basın yayın organlarında okuyup dururuz ama yinede sorun devam edip durur. Çünkü onlara yapılan yardım, tutulup verilen balık örneğindeki gibidir. Sorun kökten çözülmemiştir. İşte Kiva adlı organizayon ve benzeri kar gütmeyen organizasyonlar insanlara olta verdirme çabasında olan ve fark yaratan yanlarıyla ortaya çıkmaktalar. İşin en şaşırtıcı yanı da milyonlarca insanın maddi imkanlarıyla ve gönüllü çalışarak bu tür kurumlara katılmaları ve yine milyonlarca insanın hayatında bir fark yaratıyor olmaları. Zaten insanların hayatlarında pozitif bir fark yaratmak ve onların yaşantılarını kolaylaştırmak da hayır ve hasenatın özü değil midir?
İnsanlara her gün balık tutup vermektense onlara olta vermenin erdeminden hep bahsedilir. Kanadalı arkadaşımın aldığı hayati kararı dinlerken aklıma ilk gelen bu atasözü oldu doğrusu. Kanada standartlarında oldukça iyi ve çok karlı bir işi olan arkadaşım işini bırakmak uğruna yollara düşüren sadece macera arayışı olmasa gerek. Çünkü öyle veya böyle dünyada olan bitenlerden sorumluyuz ve eski bir kızılderili atasözünün dediği gibi ırmaklar kirlendiğinde ormanlar yokolduğunda altının ve paranın yenmeyeceğini anlayacağız. Zira modern hayat koşulları insanları sadece çok kazan ve çok tüket sarmalına aldığından beri makro boyutu ve manevi bakışı ihmal ettik gibi sanki....
Kiva'ya www.kiva.org adresinden ulaşabilirsiniz
Huzurla ve sevgiyle kalın,
.