Azim öylesine bir nimet ki, bunu bugün yanımda oturan sınıf arkadaşımdan öğrendim. Yanıma gelip oturan sınıf arkadaşım, diğerlerinden çok özeldi, çünkü o „engelliydi“. Onun engelli olması azminin karşına engel olmamıştı.
Belki bir benim gibi veya diğerleri gibi kalem, çanta, defter tutamıyordu. Ama tek farkı; onun azimli olmasıydı.
Öyle bir azim ki, onu zorluklardan sınayıp geçirmiş ve bu sıralara oturtmuş. Hayaliydi belki de, benim gibi birgün üniversite sıralarında oturmak. İleriye dönük nice kurulmuş hayaller. İşte bir tanesi. Üniversiteli olmak, engelli olmasına rağmen.
Oturduğu o tekerlekli sandalyenin üzerinde, binbir türlü kurulmuş nice hayaller. Hayatın temeli olan „ilim“ yolunda ki gösterilen çaba, azim. Ne kadar güçlüydü bu arkadaş. Yaşam sınavında insanlar binbir türlü sınavlara tabi tutulurlar ve bazı engellere yenik düşerler ki, bu arkadaş engelli olmasına rağmen, yenik düsmeden buralara ulaşmış.
Arkadaşım şunu gayet iyi biliyordu sanırım; her türlü karşılasacağımız zorluk,yeni bir çaba ve içinde bu çabaya dair güzel serzenişler uyandırır. Bunun çok iyi farkında olmalıydı. Onun burda olması bunun yegâne göstergesiydi.
Şimdi kendi vicdanımın sesine kulak veriyorum; acaba bende bir engelli olsaydım, aynı azmi gösterebilecek, bu sıralar da yer alacak mıydım?
Cevapsız!
Allah´a hamdolsun ki, beni engelsiz yaratmış. O´nun verdiği nimet deryasından bende faydalanmışım.
Şimdi bana azimli olmak yakışır diyorum…
Ya size?
NOT: Bu yazımı aylar öncesi yazmıştım. VE bu arkadaşımız Cuma günü öldü!