Sadece Anneler Gününde hatırlanan, önemsenen annelerimizin kıymetinin geçtiğimiz günlerde
Sayın Başbakanımızın kıymetli anneleri Tenzile hanımın vefatı ile bir kez daha farkına vardık.
Gördük ki; insanın makamı ve yaşı ne olursa olsun “anne” acısı yüreğe düşünce evlat çocuklaşıyor,gözyaşlarına boğuluyor. Sayın Başbakan yanında milyonlarca insanın desteği olmasına rağmen annesinin gidişi ile insanın yapayalnız kalışını hissettirdi hepimize. Rahmetli Tenzile Hanımın cenaze töreninde Başbakanın yüreğindeki acıyı yüzünden anlamak hiçte zor değildi. Hıçkırarak ağlamamak için dudaklarını ısırıp kendini frenlemeye çalışması benim gibi sizlerinde gözlerinizden kaçmamıştır. Başbakanın akıttığı her gözyaşı bir kor gibi düştü yüreğime...
Çünkü bir evlat ağlıyordu annesini ebediyete yolcu eden, gözlerinden sessizce gözyaşları süzülen bir evlat … Annesine olan sevgisi, düşkünlüğü herkes tarafından bilinen “annemin
sadece ellerini değil ayaklarını da öpmek istiyorum da müsaade etmiyor” diyen bir anne sevdalısı…
Evet bir Başbakan ağlıyordu. Fakat bir kez daha anneye dökülen gözyaşları tüm dünyevi
kostümleri çıkarıp atmıştı bir kenara. Çünkü yitirilen bir anne idi. Bizi dünyaya getiren, doğumumuzdan ölümümüze kadar her zaman varlığını hissetmek istediğimiz anne! Canımız her yandığında ağzımızdanilk çıkan kelime,derdimize çare olacağını düşündüğümüz “anne”. Acı büyüktü, gösterilmesi gereken sabırda… Bir an kendimi Başbakanın yerine koydum, sanki dünyam yıkıldı o an! Annemle birliktecenaze törenini izliyorken uzun uzun annemin yüzüne baktım ve düşündüm “onsuz biz ne yaparız?”diye. Yanmakta olan yüreğimin milyonlarca kat daha fazla yandığını acıdığını hissettim ve dua ettim.
“Rabbim sevdiklerimin ve annemin yokluğunu gösterme” . Yaşım kaç olursa olsun annem hep
benimle olsun ve ben hep onun küçük kızı kalayım”