Ayrılığın Hüznü
Her zaman hüzünlü olur ayrılıklar.
Ana evladından ayrılır hüznün en yoğununu yaşar.
Yar, sevdiğinden ayrılır gönlünden sanki bir parça kopar.
Her ayrılığın arkasında hüzün dolu kalpler vardır.
Belki de birkaç damla gözyaşı.
Birisine tam alışırsınız ki ayrılık vakti gelir.
Ya da bir yerlere alışırsınız.
Sonuçta baki değilsiniz ya bu dünyada.
Ama ayrılırken önemli olan nedir bilir misiniz?
Güzel izler bırakabilmektir sevdiklerinizin gönlünde.
Bendeniz de dört yıla yakındır Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalıştım.
Kurulum aşamasından bu zamana kadar çok kişilerle tanıştım.
Hastanemiz büyük bir hastane.
Çalışanı olsun, hastaları olsun sayısız simalar gördüm.
Çok iyi hatırlıyorum 15 Ocak 2007 tarihinde göreve başladığımda sanki hastanede in cin top oynuyordu.
Sadece bazı poliklinikler çalışıyordu.
Hastanenin Kurucu Müdürü Vural Karakılıç ile birlikte gözümüzü açmıştık.
Kurucu Başhekimimiz (o zaman doçentti) Prof. Dr. Alper Cihan Hocamız da bize ağabey tavırlarıyla yaklaşmıştı.
Çok hocalarla tanıştık.
Hepsiyle iyi diyaloglarımız oldu.
Bu vesile ile hepsinden helâllik istiyorum.
En başta birbirimizin senelerce kahrını çektiğimiz Mecbure Ablama, Rafet Ağabeyime, kardeşlerim Sevinç ve Gözde Hanımla, kadim dostum olacak olan Mehmet kardeşime şükranlarımı sunuyorum. Hepsi birbirinden iyi insanlar. Haklarını helal etsinler.
Hastanemizde birbirinden iyi gönül insanı hocalarımız vardı.
En başta Hastanemiz Başhekimi Prof. Dr. Ahmet Yaser Müslümanoğlu Hocam ile bilhassa güleryüzünü hiç eksik etmeyen Plastik Cerrahi Klinik Şefi Prof. Dr. Ahmet Cemal Aygıt Hocam’a, değerli Başhekim Yardımcısı ve Ortopedi ve Travmatoloji Klinik Şefi Mehmet Akif Güleç Hocam’a, Osmanlı duruşunu her zaman sergileyen Üroloji Klinik Şefi Prof. Dr. Atilla Semerciöz Hocam’a, enerjisi hiç tükenmek bilmeyen Kalp ve Damar Cerrahisi Şefi Doç. Dr. Vedat Erentuğ Hocam’a, Babacan ve olgun tavırlarıyla gönülleri fetheden Genel Cerrahi Klinik Şefi Doç. Dr. Hakan Güven Hocam’a, bana her zaman yardımcı olan Anestezi Sorumlusu Doç. Dr. Ayşin Alagöl Hocam’a, yüzünden tebessümü eksik olmayan Kardiyoloji Şefi Doç. Dr. Mustafa Hakan Dinçkal Hocam’a, farklı kişiliğiyle Kulak Burun Boğaz Klinik Şefi Doç. Dr. Mehmet Faruk Oktay Hocam’a, Radyoloji Klinik Şefi Ramazan Albayrak Hocam’a sonsuz teşekkürlerimi sunarken, haklarını helâl etmelerini istirham ediyorum.
Ayrıca benim gönlümde ayrı yerleri olan Uzm. Dr. Sever Çağlar Bey’e, Uzm. Dr. Oktay Adanır Bey’e, Uzm. Dr. Mehmet Ali Baran Bey’e, Uzm. Dr. Veli Mavi Hocam’a, Uzm. Dr. Ramazan Kuşaslan Bey’e, Uzm. Dr. Ertuğrul Okuyan Bey’e, Uzm. Dr. İmran Onur Bey’e, Uzm. Dr. İrfan Şahin Bey’e, Uzm. Dr. Sezai Yıldız Bey’e, Doç. Dr. Bora Farsak Hocam’a, Uzm. Dr. Bilal Özer Bey’e, Uzm. Dr. Şeyma Yıldız Hanıma, Uzm. Dr. Kenan Çelik Beye, benim gözümde farklı bir yeri olan ve sempatik tavırlarıyla gönlümdeki yeri müstesna olan Asistan Dr. Hasan Araz Bey’e, dünya görüşü sadece uzmanlık alanı olan Asistan Dr. Melis Aydın Hanım’a, ağır abi tavırlarına bürünmek isteyen Asistan Dr. Hüseyin Yetiş Bey’e, Asistan Dr. Abdulrezzak Teken Bey’e, Asistan Dr. Gülen Temel Hanım’a, Asistan Dr. Tarık Sayın Bey’e, Asistan Doktor Fatma Tuğba İlal Hanım'a sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Hepsi de haklarını helâl etsinler.
Ayrıca hep beraber çalıştığımız, hüzünlerimizi, sevinçlerimizi paylaştığımız diğer tüm çalışanlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Onlar da ayrı ayrı haklarını helâl etsinler.
Bu dört yıl içerisinde Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çok şeyler yaşadım. Çok güzel dostlukları da hayatımın en acı tecrübelerini de yaşadım burada. Aslında hastaneler biz insanlar için ibret alınacak yerler.
Oraya gelen çaresiz insanları gördükçe şükrümüzü artırmamız gerektir.
Deriz ya, Allah kimseyi hastaneye düşürmesin, ama hastanesiz de bırakmasın. Hastaneler sevilmeyen ama çok muhtaç olunan yerler.
Oradayken tam bir sene önce belediye otobüsüne molotof kokteyli atılarak hayatına son verilen Serap kardeşimizin o haline tanıklık etmiştim. Yaşamı için çok dua etmiştik lakin ömrü o kadarmış.
Yine bu yılın Mart ayında tramvay kazası sonucu yoğun bakımda yatan Buket kardeşimizin hayata tutunma çabalarına şahid oldum. O tutunmak için çaba sarfederken ailesinin, okul arkadaşlarının ve öğretmenlerinin çaresizlikleri karşısında hüzne boğuldum.
O yoğun bakıma girince insan ziyadesiyle kendisine dersler çıkartmalı. Şu an sağlıklıyız ama ya bir gün onlar gibi olursak?
Onun için her daim halimize şükretmeliyiz.
İşte böyle bir ortamdan ayrılırken yine buna benzer bir ortama geçeceğiz.
Hastanemizin kurucu Başhekimi olan ve şu anda İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcılığı yapan Prof. Dr. Alper Cihan Hocamız’ın teklifiyle 1 Kasım 2010 tarihi itibariyle Haseki Kardiyoloji Enstitüsü’nde göreve başlayacağım.
Yeni ufuklarımız olacak.
Küçük bir yerden büyük bir yere geçmenin zorluğunu yaşarken tecrübelerimiz daha da artacak.
Yeni yüzler görürken yeni dostluklar edineceğiz.
Bizim tek temennimiz yeni tecrübeler edinirken Rabbimiz bizi utandırmasın. Doğru yoldan da ayırmasın.