"Aydoğdu üzerimize Veda tepelerinden / Şükür gerekti bizlere Allah'a dâvetinden..."
Bu candan ve imandan gelen sözler kimin için söylenmiştir?
İki cihan serveri, Medine'ye teşrif etmek üzeredir.
Uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra, Ebubekir Sıddık Efendimizle birlikte Medine'ye yaklaşmışlardır.
Onları ensar ve muhacirin sabırsızlıkla beklemektedirler. Yüksek hurma ağaçlarında nöbet bekleyen gözcüler, ilk müjdeyi Medine halkına verince, büyük bir coşku ve heyecan tufanı şehri kaplamıştır.
Hep birden:
"Aydoğdu üzerimize Vedâ tepelerinden,
Şükür gerekti bizlere Allah'a dâvetinden..." Efendimiz nihayet şehre girmişlerdir. Heyecan doruğa çıkmıştır.
Bunun üzerine:
Ente şemsün ente Bedrün, ente Misbahı Süreyya
Ya nebiyyi Ya Resul, avazeleri ile karşılama devam etmiştir.
Bu büyük kavuşma anını, tekrar tekrar yaşayarak kim kendinden geçmez, kim sevincinden uçmaz?
Kim Sallalahu ala Muhammed, Kim Sallalahu Aleyhi ve sellem diye salavat getirerek Cenab-ı Hakk'ın bu kutlu gün için inananlara bahşettiği rûhanî ziyafete katılmaz?..
Zâten bize ayrıca bu hususta emir bile verilmiştir: Bir âyeti kerimede:
"İnnalahe ve melaiketehû yussallune alennebi
Yâ eyyühellezine âmenû sallü aleyhi ve sellimu teslima, buyrulmuştur.
"Meâli, Allah ve meleklerin tamamı, Peygamber'e salat ve selam ederler, ey iman edenler sizler de bu salât ve selâma iştirak ediniz..." denilmektedir.
Bu salavat emri, bizler için ne kadar büyük bir nimettir.
Allah ve Muhammed aşkıyla, gece gündüz hasretinden ağlayan sabırsızlık çeken, gözlerinden kanlı yaşlar akıtan, hak aşıkları için her an Allah'ın habibî ile buluşma ve onun yüzü suyu hürmetine, anında Allah'a yaklaşmada imkân ve fırsatı bizlere bahşediliyor.
Bu Habibullah'a buluşma niçin "Veda Tepeleri" üzerinden oluyor? Acaba bundan murad peygamberlik devresinin çok kısa süreceğine mi işarettir?
Her nedense bu "veda" kelimesi beni etkiliyor, derdime dert katıyor.
Bilmiyorum, hasrette kalmak bizler için yoksa bir nevi atıfet midir...
Ya da âşık Nevres'e "Gül yağını eller sürünü, çatlasa bülbül" dedirten kara sevdalara düşmek için bir davetiyemidir?
Şu günlerde kutlu doğum haftasını yaşıyoruz. Bu heyecan bizlere dünyanın derd ve ıztırablarını unutturuyor. Mana aleminde Peygamber Efendimiz'in nûrûyla nurlanıyor, ahlâkıyla ahlaklanmaya çalışıyoruz."
Bu münasebetle Kutlu Doğum Haftası'na naçizane bir katkıda bulunmak için sizlere iki şiirimi taktim ediyor hürmetlerimi sunuyor, Kutlu Doğum Haftanızı tebrik ediyorum.
NÛRU MUHAMMED
Mânâda bulur lütfunu, andıkça gönüller
Şeydâya döner aşkına yandıkça gönüller
Ruhlarda bahar mevsimidir nû'ru Muhammed
Gül gül açılır zevkine kandıkça gönüller
Mest oldu cihân nûru cemâlin açılınca
Gözler kamaşır nu'ru kuşandıkça gönüller
Alemlere rahmet dağıtır şâhı şefaat
Afve kavuşur şâha sığındıkça gönüller
Cânâna erer aşkın için yâreler alsa
Mansûr gibi alkâne boyandıkça gönüller
Gaflette kalır zatına bîgâne olanlar
Hayrânın olur çünkü uyandıkça gönüller
Âriflere irfan verilir, il'mü ledünden
Sırra erişir, sırra inandıkça gönüller...
NİYET
Halis olursa niyet
Makbûl olur ibâdet
Sen kendi niyetini
İhlas ile tamam et.
Hâlis niyetse kastın
Düş ardına o dostun
Hâlis niyette üstün
Hak elçisi Muhammed
Geç kendi niyetinden
Ol şah gibi niyetlen
Bulmak eğer istersen
En doğru istikâmet
Ermek için visâle
Teslim olup Resûle
Candan sarıl usûle
Etsin Hüda hidayet