Dünya televizyonları Bush'a fırlatılan ayakkabı haberini tekrarlayıp duruyor: Gizlice gittiği Bağdat'ta medyanın karşısına çıkan ABD Başkanı George W. Bush'a, 'El-Bagdadiye' televizyonu muhabiri Muntazır el-Zeydi, Demek vedaya geldin ha köpek, al sana veda hediyesi diye ayakkabısını fırlatmış...
Bütün gün bu görüntülü haber döndü durdu dünya medyasında...
Keşke sözünü dinleseydim düşüncesini içinden geçirerek beni hiç hatırlamamış olsa bile, kendisine doğru uçan ayakkabıyı gördüğünde, benden işittikleri zihninden herhalde geçmiştir George Bush'un... Başbakan Tayyip Erdoğan'a, Daha önce beni desteklediği halde savaş sürecinde sert eleştiriler yazdığını söyleyen bir yazarınızla tanıştım biçiminde aktardığı karşılaşmamızda işittikleri...
Bush'la yüz yüze gelişimiz 2003 yılı haziran ayının son günlerinde Türkiye'ye yaptığı resmi ziyaretin bir bölümü olarak Topkapı Sarayı'nda verilen ziyafet sırasında gerçekleşmişti. Medyanın büyütmesi üzerine, olayın üzerinden birkaç gün geçtikten sonra, yaşananı buraya taşımıştım.
Okuyalım:
Topkapı Sarayı'ndaki 'Lirik Tarih' gösterisinde aynı masayı paylaştığım meslektaşlar, ABD başkanı George W. Bush ve Başbakan Tayyip Erdoğan'la hatıra fotoğrafı çektirmek istediler. Ana yemekle tatlı arasında masalarına çağrıldık... Meraklı dostlar derhal Bush'un yanında sıralanarak poz verdiler... Yer değiştirmek üzere öndekiler arkaya arkadakiler öne geçerken, poz verme işleminin bittiğini sanan Bush herkesle tokalaşmaya başladı. Elini uzatanlar, 'Merhaba sayın başkan' veya 'Nasılsınız?' türü sözcüklerin İngilizcesiyle konuğu selâmladılar. Bush elini uzattığında, ben, yalnızca adımı söyleyip sustum...
Hiç bilmediği bir dilden iki sözcükle karşılaşan ABD başkanının bir an tereddüt ettiğini gören Akif Beki, 'Bu ismi daha önce duymuş muydunuz?' sorusunu yöneltti. Bush daha da şaşırdı. Akif Beki orada da durmadı ve 'Kendisi tanınmış bir yazardır' diye devam etti. İşte ne olduysa ondan sonra oldu. Bush, bana dönüp, 'Hakkımda iyi şeyler mi, kötü şeyler mi yazıyorsunuz?' diye sorunca şu cevabı verdim: 'Hep olumsuz şeyler yazıyorum. Savaş öncesi size bakışımla savaş süreciyle birlikte oluşan bakışım arasında muazzam bir fark var.'
O sohbeti sorularıyla başlatmasa ağzımı açmayacağım Akif Beki, daha kışkırtıcı bir taktik geliştirip, ABD başkanına beni gösterdi ve 'Amerikan aleyhtarı' deyiverdi. Şu sözler o zaman ağzımdan döküldü: 'Yoo, Amerikan aleyhtarı değilim; tam tersine, Amerikan vatandaşı olan bir yakınıma önceki seçimde size oy vermesi için baskı bile yapmıştım; ancak sizin sebep olduğunuz gelişmeler beni pişman etti.' Bir an o yakınımın önümüzdeki seçimde de kendisine oy vereceği umuduna kapılır gibi oldu Bush; bu yüzden, 'Bir daha size oy yok' demem gerekti. Son ikna çabası, Bush'tan, 'Irak'ta henüz herşey bitmedi, sonu iyi gelecek...' cümlesiyle geldi. Umarım, 'Hiç sanmıyorum' dediğimi de duymuştur ABD başkanı...
Bush'un emriyle 2003 yılında başlatılan savaşın açtığı yıkıma tanıklık eden Iraklı gazeteci ayakkabısını fırlatırken, Bush, Irak macerasının daha en başlarındayken ve galibiyeti avucunun içinde görürken aramızda geçen Topkapı Sarayı mükâlemesini hatırlamıştır sanıyorum.
Ayakkabı fırlatma sahnesiyle içinde 'köpek' sözcüğü de geçen haykırışı bizim gazeteler ve televizyonlar da 'günün olayı' olarak manşetlerine ve anahaberlerine taşıdılar... Oysa, Iraklı gazeteci, ayakkabısını sadece Bush'a değil onun yayılmacı politikalarını alkışlayanlara da fırlatmıştı...
Amerika bölgeye demokrasi getirecek propagandasını yapan, dünyanın en eski uygarlıklarından biri üzerinde oturan Iraklılar'ın uygarlaştırılmaya ihtiyaçları olduğunu ileri süren, Bush'un ekibinin kitle imha silâhları ve 11 Eylül'e Saddam desteği yalanlarını papağan gibi tekrarlayıp duran bizdeki Neo-Çılgınlar'a da atıldı o ayakkabı...
Bağdat yönetimi ayakkabının sahibini derhal göz altına almış... Bush'un, Baktım, 42 numaraydı sözleriyle suratına fırlatılmasını hafife almaya çalıştığı ayakkabı açık artırmaya konsa bir Van Gogh tablosu değerinde alıcı bulabilir gibime geliyor.
Kimse ayakkabı fırlatmayı tasvip ettiğimi sanmasın, konuğa elden geldiğince nâzik davranmak gerekir; hele basın toplantılarını protesto mitingine çevirmek büsbütün yanlıştır... Amerikan halkının Barack Obama'yı seçmesi, bana göre, surata fırlatılan ayakkabıdan daha büyük bir soğuk duş etkisi yapmıştır Bush ve hempaları üzerinde...
Benim de yıllar önce sözlerimle amaçladığım, ama fazla başarılı olamadığım bir biçimde...